My Sir

63 9 40
                                    

"Hey," Duyduğum sesle koridorda arkamı dönmemle minik kıza baktım ve gülümsedim. "Hey," dedim ben de ona yaklaşırken.

"Şimdi sana birşey söyleyeceğim. Ama Louis bunu bilmeyecek."

O sırada arkasındaki kapıdan bize bakıyor olan Louis'den haberi olmadığı için sırıttım ve kafamı salladım. Eliyle yaklaşmamı söylerken yavaşça eğildim ve kulağımı uzattım.

"Bizimle oyun oynamak ister misin?"

Louis duysa da sadece güldü sessizce ve bizi izlemeye devam etti.

"Ben de beni aranıza alır mısınız diye soracaktım."

Kız söylediğim şeye memnun olmuşsa da şaşırmıştı.

"Ama saçlarına dokunmamız gerekebilir."

Amaçları belli olduğunda Louis arkasından yaklaşıp onu kollarından havaya kaldırdı. Küçük kız çığlık atarken Louis ile gülüyorduk.

"Seni fırsatçı!"

"Phee!" diğer kız geldiğinde kardeşini Louis'nin yakaladığını görmesiyle bağırdı ve kaçacağı sırada Louis onu da yakaladı. Her ikisi de kahkaha atmaya başladıklarında seslere gelen Bayan Tomlinson onlara bakarak güldü.

Kızlar artık çırpınmaktan yorulmuş hale geldiklerinde Louis sonunda onları bıraktı ve saçlarıma son bir bakış atıp ikisi de afallmış halde odalarına kaçtılar. Bayan Tomlinson da arkalarından gitti.

"Onlara sakın saçlarını dokundurtma."

"Onlar daha bebek bile sayılabilirler, Louis."

Louis yanıma geldiğinde buklelerimden birini avucu içine alıp nazikçe omzuma dökülmesini sağladı.

"Düzenbaz bile sayılabilirler."

Güldüğümde uzanıp yanağımdan öptü büyükçe ve beraber yemek için içeriye gittik. Mark başta otururken biz de Louis ile yan yana oturduk.

"Harry hiç babanı ziyarete gittin mi?"

"Hayır efendim. Henüz gidemedim."

Louis kulağıma eğilip, "Efendini yesinler." dedi. "Göstereceğim ben sana efendiyi." Fısıldadığında öksürdüm hafifçe.

"Mark diyebilirsin, Harry. Ayrıca babanla henüz yeni görüştüm. Geleceğinizi duyduğunda sesinden anlaşılır bir üzüntü vardı."

Benim de ister istemez yüzüm düştüğünde ağzımdakini yuttum zorlukla. En son ne zaman görmüştüm onu?

"Onu da çağırmak istiyorum. Biz artık bir aileyiz ve bu aradaki şey her neyse son bulsun istiyorum."

Aile kelimesi şu sıralar hiç olmadığı kadar anlamlı gelirken düşen suratımda bir gün ışığı belirdi tam da Louis'nin söylediği gibi ve kafamı salladım.

"Teşekkür ederim."

"Hemen üstüne alınma. İş konusunda kendi çıkarlarım için tamamen."

Göz kırptığında gülümsedim ve yemeğimi yemeye devam ettim. O sırada masadaki kızlar bana bakarak fısıldaşıyor, ben onlara baktığımda da hemen yemeklerine dönüyorlardı. Bayan Tomlinson onları birkaç kez fısıldaştıkları için uyarmıştı.

"Daisy onlar evlenirken ne giyeceğine karar veremiyor."

Duyduğum ile ağzıma götüreceğim çatalı geri çektim ve önümdeki bardağı alıp biraz içtim. Sadece bunun hakkında konuşmak bile öyle heyecanlandırıyordu ki beni bunu belli ettiğimden korkarak gözlerimi ailemde gezdirdim.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now