In love Tommo

89 11 48
                                    

Louis sabahtan beri ne zaman ona baksam dalgın bir şekilde beni izliyordu. Liam, Zayn ile son kavgalarını anlatırken kolları arasında oturduğu için bunu Louis'nin bakışları altında daha fazla umursamadan onun yanına kaydım ve kafamı omzuna koyarak burnumu boynunu sürttüm. Omzundan ona bakarken, gülümseyerek burnumun ucunu öptü.

"Güzelim benim, bebeğim."

Bir kolunu arkamdan bana sararak diğer taraftaki kolumu parmaklarıyla okşadı. Birşey olduğu belliydi. Gözlerindeki acı ya da üzgünlük değil de başka birşeydi. Hüznün de karıştığı acı bir tebessüm vardı yukarı kıvrılan dudaklarında.

"Ne oldu, Lou? Birşey olmuş."

Kaşlarım hafifçe aşağı sarkmış, onu böyle görmekten hoşlanmadığımı ele verir bir şekilde söylemiştim. Belki ilk defa gözlerinde gördüğüm kırık hisleri benden saklamaya uğraşmadı. Bakışlarını bozmadan bana bakarken eli aniden karnıma gitti ve onu yavaşça sevdi.

"Harry, Louis?"

Louis onu hiç duymamış gibi beni izlemeye devam ederken ben ise Liam'a baktım. Ne konuştuklarını bilmediğimiz için birşey sormasın isterken, "O zaman, görüşürüz." demesi ile ne olduğunu bilmeden kafamı salladım ve üçü de gittiler.

Louis'nin eli karnımda gezinmeye devam ederken ben de ona sarıldım. Gözlerindeki bu ifadeyi görmek istemiyordum. Ne olduğunu söylemeden fazlasını anlatır gibiydi bakışları.

"Rüyamda... karnında bizim bebeğimiz vardı."

Donup kalarak ona bakarken karnımda gezinen eline baktım. Bunu ne kadar çok istediğim hakkında birşey bilmediği için şu an ne hissettiğimi tahmin edemezdi. Biliyor olsaydı bunu zaten söylemezdi. Gözlerimi dolu olarak, karnımdan gözlerine çıkardığımda bakışları anında değişti.

"Ama benim karnımda bebeğimiz yok ki."

Gözümden düşen yaş ile karnımdaki eli de durdu ve söylediği şeyi kafasında tekrarlayarak yanlış birşey söyleyip söylemediğini kontrol etti. Yüzümdeki yaşın üstünü öperek onu dudaklarına bulaştırdığında karnımdaki eli çekilecekken onu tuttum ve karnım üstünde hareket ettirdim.

"Bebeğ- Harry ben özür dilerim."

Kafamı iki yana sallayarak dudaklarını ıslakça öptüğümde burnumu çekerek karnımdaki eline baktım. "Nasıl gördün?" dediğimde, anlatıp anlatmamak konusunda kararsızca bana baktı. Islak gözlerime bakarak arkamdan doladığı kolunu daha da sıkılaştırarak beni göğsüne bastırdı. Eli karnımda gezinmeye devam ediyordu.

"Senin- karnın şişti, çok güzeldin... Hayal etsene, Harold. Daha güzel olduğunun mümkün olduğunu hayal et."

Bir yandan gözümden akan yaşlar ile boğuşurken diğer yandan acıyla gülümsedim ve karnımdaki boşluğu birkez daha hissettim.

"Senin karnına öpücükler bırakıyordum, sen kahkahalar atıyordun ve ben, sen fark edene kadar senin gülüşünü izliyordum."

Hayali ile gözyaşlarım arasında gülümserken dudaklarına uzandığımda beni yolda yakalayarak dudaklarımı dudakları ile ısıttı. Kalbim benden bağımsız olarak bedenimde atıyordu. Louis çok güzeldi, her bir parçasının bana ait olduğunu bilmek bedenime acı veriyordu bazen. Onunla olmak, onun olmak, birbirimizin olmak herşeye değerdi.

Dudaklarımızı ayırarak gözlerimdeki ıslaklık ile ona baktım. Dudaklarımız hala birbirine değiyordu. Louis'nin sıcak soluğu yüzümü okşarken dudaklarına minik bir öpücük bıraktım.

"Kimseyi bu kadar sevmedim, Louis. Kimseyle hayaller kurmadım, kimseyi ailem olsun isteyecek kadar sevmedim. Senden bir parçayı karnımda taşımanın hayali benim sevdiğim. Bizim bebeğimizi taşımak. Belki de... bilmiyorum, bu yüzden karnımdaki boşluk bu kadar acıtıyor."

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now