"Love"

82 12 61
                                    

Louis ile ayrıldığımız haberleri her yanda yayılmış, başlıklar en büyüğünden atılmıştı. Tomlinson ailesinin önemini ancak şimdi tam olarak kavrayabiliyordum.

Aile üyelerinin tamamı sessiz kalırken bu olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim çünkü Louis'nin daha önce medya önünde açıkça yaşadığı ilişkileri de olmuştu ama sorun parmağımdaki yüzükteydi. Tüm Birleşik Krallık'ın gözü yüzüğümde gibi, herkes ona bağlı gibiydi ve bu beni ürkütmüyor da değildi.

Mark ve Bayan Tomlinson bundan kaçabilmek için bir yerlere gitmiş, bundan etkilenen sadece onlar olmamakla birlikte Vincent de kaçmıştı. Lottie de bir süre arkadaşıyla kalıyordu.

Birlikte olduğumuzu kanıtlamak için dünden beri çokça kafa yorsak da ikimiz de bunu istemediğimiz için ne ortaya koysak isteksizce kabul edip, bunu isteyerek yapmadığımız için vazgeçiyorduk. Kanıtlamak ya da kaçmak zorunda değildik çünkü biz zaten hiç ayrılmamıştık. Tüm bunların tek bir yüzükten ortaya çıkan sorunlar olması hiçbir zaman olmadığı gibi komik değil ürkünç geliyordu.

"Çok sıkıldım!" dedim, kendimi Louis'nin kucağına atarken. Yeterince gündeme gelmiştik ve artık bir süre sessiz kalıp görünmememiz gerekiyordu.

"Demek benimle evde yanlız olmaktan sıkıldın."

Kafamı kaldırıp söylediği şeyle ona bakarken hızla kafamı salladım ve kendimi gerçekten artık minik bir bebek sandığım için kucağında döndüm ve göğsüne tırmanarak kafamı boynuna yerleştirdim.

"Hayır, Lou." Dilimle boynuna ıslak bir çizgi çektim. "Hatta bunu lehimize kullanabiliriz."

Louis'nin ne kadar etkilendiğini bilerek yaladığım geri öptükten sonra hızla kucağından kendimi koltuğa bıraktım. Sadece biraz oyun oynamak istiyordum.

Louis yanımda, koltukta kaymış olan bana mecburen hafif aşağı doğru bakarken üstüme gelmeden kalktım. Louis yaptığım şeye kaşlarını hafif çatmış dudaklarında minik bir, 'ne bok yiyorsun?' gülümsemesiyle bakıyordu.

Ayağa kalktığında üstüme doğru geldi, geldi ve yaklaştığında geriledim. Geri geri gitmek zorken o ise aramızdaki mesafeyi rahatlıkla kapatıyordu. Beni diğer bir koltuğa sıkıştırdığında mecburen oturdum ve Louis de ellerini iki yanıma koyarak üstüme doğru eğildi.

Dudaklarıma ulaştığında öpmesini istiyordum ama o sadece dudaklarını yaklaştırıyor, geri çekiliyordu.

Sonunda dudaklarını dudaklarıma bastırdığında hafifçe öpmeye başladı ve ben de ellerimi sırtına götürerek tişörtünü çekiştirdim.

Amacımı Louis'nin etkisiyle unuturken dudaklarımızı hafifçe ayırdım ve koltukta sessiz ve sakin bir şekilde dururken beklemediği bir anda hızla kolu altından kaçarak merdivenlerden çıkıp misafir odalarından birine girdim.

Biraz bekledikten sonra beklediğim gibi ses ya da Louis'nin gelmemesiyle kapıyı açtığımda önümdeki geniş alana baktım ve temkinli bir şekilde dışarı çıktım. Üst kat oldukça genişti ve kapıdan çıktığınızda karşınıza yarım daire büyükçe bir alan çıkıyor, sonunda da korkulukların ardında alt katı görebiliyordunuz. Odalar sırayla dizilmiş, ardından iki yana giden koridorlar vardı.

Ilerleyip aşağı baktığımda Louis'nin orada olduğunu sanıyor olsam da yoktu. Hızla arkamı döndüğümde onu görmem ile tekrar koşarak iki yandaki koridorlardan soldakini seçerek başka bir odaya girdim. Louis öyle profesyoneldi ki asla ses çıkarmıyor ve nerede olduğunu anlayamıyordum.

Biraz bekledikten sonra kapıyı araladığımda koridorda tereddütle ilerlemeye başladım. O sırada aniden kapılardan birinin kapanmasıyla hızla kendimi arkamdaki odaya attığımda kalbim hızlı hızlı atarken yüzümdeki heyecanlı gülüşle kapıya yaslanarak bekledim.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now