And I'm in love with Lou..

67 10 76
                                    

"Bana eskisi gibi bakmıyorsun." dedi, Liam. gözünden süzülen yaş ile ve Zayn kendini daha da sıktı. Nefret ediyordu onu böyle görmekten. Kalbi olduğu yerde sıkışıp kalıyordu sanki. Liam gözlerini onun gözlerine dikmişti inatla. Baktıkça öyle acıyla kasılıyordu ki bedeni.

Ona doğru bir adım attı. Gözleri ıslaktı.

"Artık senin değil miyim?" Kırpıştırdığı gözleri yeri buldu ve burnunu çekti. Artık sesi daha da kısık geliyordu.

"Sevmiyor musun artık beni?"

Zayn'in bunun ne kadar imkansız olduğunu Liam'a bağırmak istediğini biliyordum ama Zayn sanki gerçekten bu onun umrunda değilmiş gibiydi.

"Bana bir başkasıyla birlikte olduğumu söylediğin zaman aynısını düşünerek her gece kendime eziyet ettim, Liam."

Zayn ona kin beslemese, istese de besleyemeyecek olsa bile bilmesini istiyordu onun neyi böylesine yaraladığını.

"Bana söylediğin şey öyleydi ki beni artık sevmediğin için bunu bahane ettiğini düşündüm."

Liam gözlerini eliyle sertçe sildiğinde Zayn karşısındaki kızarmış gözlere bakarak yutkundu.

"Ama sadece bir an sürdü. Sadece bir an düşündüm bunu ve kendime lanet ettim, Liam. Beni sevdiğini görebiliyorum çünkü. Ama ben sana gösteremiyorum ki bunu düşündün."

Liam kafasını iki yana salladı.

"Sinirliydim. Beni istemediğini düşünüyordum, Zayn. Yemin ederim ki buna ihtimal bile vermedim."

Zayn karşısındaki ağlayan, bir yandan da kendini anlatmak için uğraşan sevgilisine baktı ve dayanamayıp onu kendisine çekti sonunda. Boynuna sokuldu ve uzunca çekti kokusunu içine.

"Seni hayatımda değil, seninleyken hayatı istemiyorum, Liam."

Zayn Liam'ın kendisinin onu hayatında istemediğini düşündüğünü ve hatta böyle olduğunu söylediği geceye ithafen konuştuğunda Liam bedenini saran sıcacık kollar arasında daha çok ağlarken arkamı dönüp gururlu bir ifade ile Louis'ye bakacağım sırada tam arkamda olmasıyla korkuyla geriye kaçtım ama Louis beni belimden yakaladı koluyla.

Bu ani hareketiyle sıkıca ona tutunurken bedenime birleşik bedeninden kokusu öyle güzel geliyordu ki düşersem beni tutacak kolların etrafımdaki varlığıyla uzunca soluklar alıyordum.

Uzanıp öptüm dudaklarını. Kırmızı dudaklar şimdi benim dudaklarım arasındaydı ki geri çekildim hafifçe. Dudaklarımız ben geri çekilmeme rağmen birbirinden tamamen biraz daha sonra koltuklarında bir kez daha öptüm.

Bu defa üst dudağını dudaklarım arasına aldığımda yavaşça geri çekildim ve dudaklarım arasından dilimi uzatarak dudaklarını yaladım.

Benim aksime beni öpmüyordu. Bunun yerine sadece benim onu öpüşümü hissetmekle meşguldü. Sonunda tam dudaklarımızı bir kez daha ayıracakken ensemdeki sıkı tutuş ile beni kendisine bastırdı ve yatağa kadar neredeyse çekiştirdi. O sırada buna sebep olan ben ise masumca sanki birşey yapmamış gibi kendimi aşık olduğum, beni her daim tutacak o kollara bıraktım ve kendimi yatakta buldum.

"Tenin." dedi, Louis. O sırada üstünden çıkardığı tişörtten açığa çıkan bedenimi gözleriyle sanki bedenime acıkmış gibi izlerken yaklaştı ve göğüs ucumu beni delirtecek şekilde yaladı. "Tüm bağımlılıklardan daha tehlikeli."

Dişlerini hissettiğimde kısıkça inledim.
"Ve bunu asla bırakmayacağım."

Ardından bu defa ısırdığında ellerim saçlarına gitti ve kafasını tuttum ama geri çekmek yerine daha da bastırdım. Aynı zamanda ellerim altındaki yumuşak tutamları çekiştirerek okşuyordum. Belim kıvrılarak üst bedenim havaya kalkıyordu o tenimde gezindikçe. Altımdaki sertliğin gittikçe büyüdüğünü her an hissederken bacaklarımı birbirine bastırdım herhangi bir sürtünme için ama olmayınca kalçamı kaldırıp kendimi Louis'ye sürttüm.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now