Fine line

74 9 21
                                    

Dün gece kendimde olmamam ile herşeyden bir haber kendi dairemde uyanmış, günü kimseyi görmeden geçirdikten sonra herşeyden kaçmak için o herşeye sığındığım yata dönmüştüm.

Rüzgar sıcak sıcak eserken güvertede yatmış, kucağımda gitarım ile gökyüzüne karşı mırıldandıyordum saatlerdir.Yat burada daha iki gün önce iki aşık kasırgayı içine almış, yangınlar ve fırtınalar yaşamıştı ama şimdi sessizdi. Hafif hafif sallanıyordu sıcak rüzgarlar ile.

Put a price on emotion
(Duygularına fiyat koy)

I'm looking for something to buy
(Satın almak için birşeyler bakıyorum)

You've got my devotion
(Sen benim bağlılığıma sahipsin)

But man, I can hate you sometimes
(Ama adamım, bazen senden nefret edebiliyorum)

I don't want to fight you And I don't wanna sleep in the dirt.
(Kavga etmek istemiyorum. Ve pislik içinde uyumak)

You sunshine, you temptress
(Sen günışığısın, sen baştan çıkarıcısın)

My hand's at risk, I fold
(Elim risk altında, katlıyorum)

Crisp trepidation
(Ayaz endişesi)

I'll try to shake this soon
(Bunu yakında sallamaya çalışacağım)

Spreading you open
(Seni açıyorum)

Is the only way of knowing you...
(Seni bilmenin tek yolu bu)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be a fine line
(ince bir çizgi olacağız)

We'll be alright
(İyi olacağız)

O nasıl söylediği gibi gökyüzündeki en parlak yıldızın ortaya çıkmak için beklediği o geceyi sevdiği kadar çok seviyorsa beni, ben de onun gecesiydim. Varlığı olmadan, parıltısı olmadan gökyüzünde bir karanlıktan ibarettim sadece.

Herşeyin gerçekten de iyi olacağına inanacakken bir kez olsun bana gelmediği gerçeği ile yine karşı karşıyaydım şimdi.

Bir an sinirle konuşmuş, herşeyi mahvetmiştim ama pişman da değildim çünkü dünü, bugünü, geleceği, herşeyi olmak istiyordum ama buna izin vermemiş, gideceğimi bilerek tek kelime bile etmemişti ve şimdi yoktu. Sonsuz bir hiçliğin içinde oradan oraya savruluyor gibiydim.

Yatın aniden hareket etmesi ile kalkmadan uzandığım yerden arkaya baktığımda yerde yattığımdan dolayı Louis ters bir şekilde bana geliyordu.

Şaşkınlıkla onu izlerken kafamı uzattığım yerde eğildi ve ters bir şekilde dudaklarımı öptü. Bedenimde yeniden sıcak kanı damarlarım değil de bir hız treninde geziniyorlarmış gibi hissettiğimde kalbimden her geçtiğinde irkiliyordum sanki. Geri çekildiğinde, daha tadını bile alamamıştım istediğim kadar.

"Özür dilerim," dedi ve saçlarımı nazikçe parmakları arasından geçirdi. Bunun hissettirdiği o çok iyi tanıdığım hissin hasretinde kalmıştım.

"Kaç kişiyle birlikte olduğumu hatırlamıyorum bile, geçmişim bende yok ama bunun sebebi çok kişi ile birlikte olmam değil,"

Aramızdaki milim boşluğu kapatıp dudaklarıma ıslak bir öpücük daha bıraktı. Tek yaptığım, daha doğrusu yapabildiğim onu öylece izlemekti. Tepki bile veremiyordum. Ardımda bırakarak çekip gittiğim adam gelmiş beni öperken karşı bile çıkamıyordum. Bu belki de gitmediğimin bir kanıtıydı aslında. Gerçekten çekip gitmenin ne olduğunu biliyordum ama bunu sadece korksun istediğimden yapmıştım.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now