Fear in the dark

100 10 33
                                    

"Hiç konuştunuz mu?"

Bir yandan telefonda Louis ile konuşurken, diğer yandan da Vincent'in evinde oturmuş onunla aynı siyah gökyüzünü izlediğimi bilerek mutlu olmaya uğraşıyordum.

"Sadece herşeyi bildiğini söyledi."

Yemekte onunla gelmemi istemiş, kabul etmediysem de Louis de beni ikna etmişti. Onun da bunu istemediğini biliyordum ama yine de Vincent'in babam olduğunu hatırlatarak gitmemi istemişti.

Geldiğimizde ise Vincent ile tüm bu olanlar için konuşmak istesem de bana onun için Zack ile yaptığım herşeyden haberi olduğunu söylemiş ve daha fazla birşey söylememişti. Beklediğim elbette bir teşekkür değildi ama ben olmasam şimdi Zack'in avucu arasında sıkışıp kalmış bir şekilde şimdi kalbi atmıyor olacaktı.

"Buna öylece alışmasını ya da kabullenmesini bekleme. Sadece biraz zaman ver ona, bebeğim."

Bebeğim demesiyle tüm sinir bedenimi terk etmişti ve bir anda susarak gülümsemeye başlamıştım. Geceye onun kollarında devam etmek istesem de şimdi yine ondan uzaktaydım. Ne kokusu, ne sıcaklığı, ne teni ne de dokunuşları vardı.

Louis'nin araba kullandığını bilmediğimden arkadan gelen sesle kaşlarımı çattım.

"Harry, şimdi kapatmam gerek."

"Hayır, sen neredesin?"

Ardından gelen asfaltta kayan arabanın tekerlek sesleri ile kafamı yastıktan ayırarak saçlarımı tek elimle geriye attım. Yüksek bir ses ile birlikte aklımı yitireceğimi sanarken, "Louis!" diye bağırdım korkuyla.

"Sarhoşun teki, Harry. Birşey yok."

Böyle olmadığını bilerek korkuyla seslerin kesilmesini beklediysem de hiç durmadan yüksek sesler geliyor ve tekerlekler kayıyordu. "Seni eve gidince arayacağım."

Arama sonlandığında hızla kalkarak korkuyla odadan çıktım ve bahçedeki Vincent'in yanına koştum. "Birşey yap!"

"Ne oldu?"

Ağlamaya başladığımda önceki peşimize düşen arabayı hatırladım. Aynı kişi olduğuna emindim ama kim olduğunu lanet olsun ki bilmiyordum ve şimdi bu defa benim değil Louis'nin peşindeydi.

"Birileri peşimizde!" Gözlerimi sildiğimde bir yandan Louis'yi aramaya devam ediyordum ama açmıyordu. Vincent halimi görerek beni oturtmaya uğraşırken kolumu ondan çektim ve kapıya doğru koşmaya başladım. Ama izin vermedi.

"Bir yere gidemezsin, Harry. Ne olduğunu anlat."

"Louis- arabadaydı biz konuşuyorduk... Sonra birden arkadan sesler gelmeye başladı."

Gözlerindeki sinsi bakışı farkettirmediğini sanıyor olsa da onu görmüştüm. Ona inanamazca bakarken sinirle ondan kurtuldum. Rahatlıkla arkasını döndü ve sandalyesine doğru yürümeye başladı.

"Tomlinson kendini bile koruyamıyor ve sen onun seni herşeye karşı koruyacağını düşünüyorsun, çok yazık."

Onu umursamadan hızla kapıdan çıkacakken telefonumun çalması ile Louis'nin adını görünce kulağıma koydum ve gözlerimi sıkıca kapattım.

"Bebeğim..." dediğinde, aynı şekilde fısıldar gibi, "Lou." dedim, boğuk ve korkulu sesimle. "Seni görmek istiyorum."

Az önce beni umursamayan Vincent anında bana döndüğünde kafasını sallayarak kaşlarını çattı. "Bu olmayacak."

Louis onu duysa da ne kadar korktuğumun farkında olarak, "Geliyorum bebeğim." dedi ve telefonu kapattı. Vincent ya da Louis ne söylerse söylesin buradan gidecek gece onun göğsünde uyuyacaktım.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now