Goodnight darling

125 15 0
                                    

Ucu çoktan alev almış okların tek hedefiyken bir an bile kendimi sıkmamış ya da saklamamıştım. Bir hafta olmuştu. Ne Louis ne de ben herhangi bir iletişimde bulunmamıştık. Sadece Louis değil, Niall ve Liam'la da konuşmamıştım ve büyük ihtimalle burada olduğumdan haberleri bile yoktu.

Soluk tenime bakarken korkmuyordum, mısır gevreğine bağlı yaşamım daha ne kadar sürer bilmiyordum ama çok umrumda olduğu söylenemezdi. Son stoğum dün biterken yediklerimi düşünüyordum. Ağzına kadar doldurduğum kasenin yarısına bile gelemiyordum. Bunun üstüne dün açık unuttuğum arka bahçe kapısı sayesinde güçsüz düşen bedenim iyice savunmasız hale gelmişti ama bir an bile güvenli bölgemden çıkmayı ya da kimseyi almayı düşünmemiştim. Sabah kalktığımda parmak uçlarımı zorlukla hissetmeme neden olan soğukla kapıyı kapatmış ve kendimi koltuğa atmıştım. Tavanı izlerken düşünmüyordum, düşünebileceğim hiç birşey yoktu. Geride bıraktığım bir haftanın verdiği birşey olmadığından dün gece düşünmeyi bırakmıştım. Onunla ilgili birşey duymak istemiyordum ve aynadaki yansımamda bununla ilgili iç açıcı şeyler söylemiyordu. Yemek yemeye karar verdiğim nadir zamanların tek tesellisi bunun olacağından korktuğu veya bildiği için başından beri böyle davranması olsa da biraz daha düşününce sonuç bir öncekinden çok farklı ya da daha iç açıcı olmuyordu.

Hava kararmış, koltuğun üstünde yatarken kapı çaldı. Başta gerçek olmadığını düşünsem de hemen sonra gelen kilit sesi ve görüş açıma giren Zayn ile bunun gerçek olmadığına emin oldum. Zayn'in korku dolu bakışları histerik bir şekilde gülmeme neden olmuştu. Kafamın altından hızla çekilen yastıkla kaşlarımı çattım. Zayn kafamı kaldırdı ve olduğum yerde dikleştirip yanıma oturdu. "Bu halin ne?" olduğunca sakin kalmak için kendini zorladığı belliydi ve bu hali birkaç saniye sağlıklı düşünmeme sebep olmuştu. "Seni ilgilendirmiyor, hayatımda sayabileceğim kadar az gördüğüm en yakın arkadaşımın sevgilisi." Zayn oturup sinirle gözlerini kapattı ve odadaki tüm oksijene muhtaçmış gibi derin bir soluk aldı. "Louis'nin evine saldırdılar, hemde kim biliyor musun?!" Yana düşmüş kafama doğru eğildi ve gözlerime baktı. "seni korumaya çalıştığı, Aiden." Adını duyduğum ilk anda dolan gözlerimi umursamadan Zayn'in göğsüne vurdum. "Benim yüzümden işte! Bunu yüzüme vurmak için mi geldin!?" Zayn'in bakışları yumuşadı. "Ona söylemiştim! bunu yapmak zorunda olmadığını söylemiştim!" saçlarımı geriye doğru çekiştirirken tekrar bağırdım. "Ve yalancı arkadaşın bana beni bırakmayacağını söylemişti!" Zayn ayağa kalkmış sakinleşmeye çalışıyordu. "Haline bak! Haline bak, Harry!" Sesi yumuşarken hala hangi cesaretle gözlerine bakarak konuşabildiğimi düşünmeden edemedim. "Louis'ye bağlanmış olabilirsin, onu seviyor ya da ona aşık olmuş olabilirsin." sonunu duymak istediğimi sanmıyordum. Neyse ki tahmin ettiğim gibi ilerlemedi. "Ama bunu yapamazsın, bilerek bunu kendine yapamazsın." Hıçkırıklarım arasında zorlukla konuştum. "Sandığın gibi bi-"

"Louis ya da diğerleri," ikna etmek ister gibi gözlerimin içine bakıyordu. "burada olanları bilmeyecekler, söz veriyorum." Eğdiğim kafamla aynı hizaya geldi. "Üstünü giy, hastaneye gidelim." Karşı çıkacakken gördüğüm bakışlarla zorlukla ayağa kalktım. Eşofman ve hoodienin üstüne kabanımı giyerek tekrar Zayn'in yanına döndüm.

Evine saldırmışlardı. Acaba altında bacaklarımızın temas ettiği ve bu yüzden neredeyse kriz geçirmeme sebep olan, ne kadar sessiz geçsede peşimde bir sapık varken bile endişe etmeden yemek yediğim ve beraber kahvaltı yaptığımız o masada, doğum günümün gecesinde kahve içtiğimiz o salonda ne yaşamıştı.

Zayn'in rahat hali bile şu an onun yanına gitmediğim için hissettiğim pişmanlığı bastıramıyordu.

Serum iğnesini çıkaranın bir doktor olmasının garipliğini sorgulamadan benimle değil Zayn'le konuşan adama döndüm. "Yeterli ve dengeli beslensin tek başına kalmasını önermem, Zayn." Zayn kafasını sallayarak onu onaylarken aynı zamanda sırtımdan destek vererek gerek olmamasına rağmen kalkmama yardım ediyordu. "Teşekkürler, Collin." Birkaç saat öncesine göre artık en derinde hissettiğim o hissizlik yoktu ama endişeden kafayı yemek üzereydim. Bay Collin odadan çıktığında diğerlerinden farklı olduğu çok belli olan odadaki L koltuğa oturdum. "Louis iyi mi?" dediğimde, kaşlarını kaldırıp imalı bakışlarını gönderdi. "Gidince görürsün," dedi, derin bir nefes alıp kendini karşımdaki koltuğa bırakırken. Elleriyle yüzünü kapattığında kaşlarımı çattım. Bir saat önce, "Hayatımda sayabileceğim kadar az gördüğüm en yakın arkadaşımın sevgilisi" olan Zayn'i böyle gördüğümde uyku düzenim ya da boş midemi düşünmeyi bıraktım. "Zayn, iyi misin?" Kafasını kaldırdığında sorduğum sorunun cevabını aldım. Söyleyip söylememek arasında gidip gelirken arkasına yaslandı. "Ayrıldık." Duyduğum şeyi anlamaya çalışırken güçlü duruşundan ödün vermeyen, ama canının ne kadar yandığını belli eden tanıdık ifadesiyle bana döndüğünde, bulunduğumuz durumdan dolayı empati yapmama gerek kalmıyordu. "Ne?!" Sesimde nedenini bilmediğim bir sinir vardı ama Zayn'e mi yoksa Liam'a mı bilmiyordum. "Eski sevgilimle birlikte olduğumu düşünüyor." Liam'ın, sevgisinden şüphe etmediğim Zayn'in hangi hareketinden ya da davranışından bu sonuca vardığını merak ediyordum. Liam hiçbir zaman kıskanç biri olmamıştı. Her zaman Niall ve bana göre daha mantıklı kararlar almış, ebeveynimiz gibi davranmıştı. Belki ilk defa bu kadar mutlu gördüğümüz Liam'ın bunun sebebi olan Zayn'i kıskançlık yüzünden kaybetmeyi göze almasına anlam veremiyordum.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now