Ring

83 12 118
                                    

"Louis." dedim, o beni beklemeden uçağa doğru ilerlerken. Çok fazla ses geliyordu uçaktan ve güçlü bir rüzgar vardı etrafta.

Onu kolundan yakaladığımda sinirli olduğu için benden uzaklaşmak istediğini biliyordum ama sadece bağırsa, gitse de konuşmak istiyordum.

Uçağın merdivenleri önümüzde açılmış, büyük pistin ortasında dururken yakaladığım koluyla arkasını döndü.

"Gerçekten unuttum, Louis. Lanet olsun ki unuttum, özür dilerim!"

Kolunu elimden kurtardığında parmağını bana doğrulttu. "Siktiğimin iki haftasıdır buradayız, Harry. Bana ne zaman söyleyecektin?!"

Louis geldikten sonra iki hafta daha Miami'de tatil yapmış, bu gece de dönüyorduk ama Louis iş teklifi olayını çok yanlış bir zamanda yanlış bir kişiden öğrenmiş olduğu için şimdi bu haldeydik. Ona geldiğinde zaten söyleyecektim, başta planım buydu ama bir anda evlilik teklifi aldığım için o karışıklıkta unutmuştum. Belki söylemek için iki haftam vardı ama ben bile unutmuşken ona nasıl söyleyecektim?

Saçlarım uçağın pervanesi yüzünden geriye doğru uçuşurken ikimiz de birbirimize yüksek sesle konuşuyorduk duyabilmek için.

"Bana sormadın bile, Harry! Ne düşündüğüm sikinde bile değil senin! Herkesin yanında kendimi öyle boktan hissettirdin ki, herkes biliyordu ama benim haberim bile yoktu!"

Omuzlarımı düşürerek ona bakarken, 'unuttum' dışında birşey söyleyemiyordum. O da bunu bilerek arkasını döndü ve merdivenleri çıkarak jetin içine girdi.

"Bay Styles?"

Arkamdaki adama döndüğümde kafamı sallayarak ben de üzüntüyle merdivenlerden çıktım ve içeri girdim. Niall, Liam ve Zayn bizi bekliyorlardı.

Uçuşa geçtiğimizde onlar Zayn ile arka kabinde, açık olan perdenin diğer tarafındalarken biz de diğer tarafında oturuyorduk.

Kafamı yaslayarak kollarımı önümde bağladığımda uzunca bir iç çektim. Şu sıralar çok sık kavga ediyorduk ve hoşuma gitmiyordu. Sadece Miami'de iki kere büyük bir kavga etmiştik ve ikisinde de yine olan aramızdaki bağa değil de bize olmuştu. Tek tesellim de buydu ya zaten, vazgeçemiyorduk ama kırılıyorduk işte.

Kulaklığımı takıp müzik dinleyeceğim sırada onu daireden çıkmadan önce koyması için Louis'ye verdiğimi hatırlayarak duyulur bir küfür savurdum ve koltukta aşağı kayarak lanet ettim.

Iki hafta önce evlilik teklifi almıştım ve şimdi halimiz içler acısıydı. Yanımda olması gereken yerde ikimiz de sessizce başka bir yana sinmiş oturuyorduk. Tabii tek farkla; Louis bana sinirliydi, ben ise son zamanlarda ettiğimiz kavgaları düşünerek endişeli.

Parmağımdaki yüzüğe baktığımda içimi büyük bir huzursuzluk, rahatsızlık kaplamıştı. Pişman olur muydu, erken davrandığını düşünür ya da buna hazır olmadığımız kanaatine varır mıydı sonunda?

Bunlar başka bir zaman saçma ve hatta komik gelebilecek olsa da korkmaktan alamıyordum kendimi çünkü tam şu an benim için değersiz olduğu saçmalığını sonuna kadar hissediyor olduğunu biliyordum.

En kötüsü ise ona hak veriyor olmamdı. Herkes beni bir anda kutlamaya başladığında o ne olduğunu anlayamadan bana bakmış ve öğrendiğinde ise beni insanların içinde ezmemek için haberi varmış gibi davranarak sarılıp tebrik etmişti.

Two hearts in one home | LarryWhere stories live. Discover now