20

1.7K 105 3
                                    

Adımlarımı benim için ortaya konmuş masaya çevirdim, elimdeki çalışma kâğıtlarını ve kitapları bıraktım. Kapının tıklatılmasıyla kapıya doğru baktım.

"Girin," dediğimde kapı açıldı ve Haşim Albay ile birlikte Gediz içeriye girdi.

Bütün askerler sanki içeriye okul müdürü girmiş gibi ayağa kalkıp hazır ola geçti.

"Oturun." Haşim Albay askerlere yönelik konuştuğunda bunun bir emir olduğunu biliyordum. Onlar geri yerlerine oturunca bana döndü.

"Hayırlı olsun Gamze ilk günün." Haşim Albay'ın sözleriyle, "Teşekkür ederim," dedim.

Gediz'i görmezden gelip hafifçe tebessüm ettim. Elinde tuttuğu dosyayı bana doğru uzattığında aldım.

"Her ders isimlerinin yanına imza atacaklar, burada olduklarına dair. Mesai saatleri içerisinde olduğu için maaşlarından kesinti olmayacak. Senin de iş sözleşmen en üstteki kâğıtta yazıyor. Oku, aklına takılan ya da değiştirmek istediğin bir yer olursa imzalamadan gel tekrar bakalım." Haşim Albay ciddi bir şekilde anlatırken kâğıtları masanın üstüne bıraktım.

"Peki efendim." Saygılı bir şekilde cevap verip beklenti içinde baktım.

Gediz'i de alıp gitmesini istiyordum çünkü Gediz başvuru yapmadığı için sınavlara girmeyecekti. Sınıfta olmasının bir nedeni de yoktu.

"Gediz, geç bir yere otur. Bu arada Gediz üniversite sınavına girecekmiş, zaten aynı konuları işlediğiniz için izin istedi benden. Derslere de katılacak." Haşim Albay'ın gözleri sınıfa kaydı. Emre'ye bakarak söylediğini biliyordum ama o tarafa bakmadım.

"Anladım Haşim Bey." Zorla çıkarttığım sesimle duraksamadım.

"İyi dersler," deyip çıktığında bana doğru bakan yirmi adama döndüm.

"Fotokopi çektirip gelebilir mi biriniz?" Biraz sesimi yükseltip sordum.

"Ben giderim hocam." Ercan'ın sesiyle derin bir nefes verdim.

"Teşekkür ederim Ercan. Önlü arkalı olacak şekilde yirmi tane çektirip gelir misin? Ders notlarını da yine aynı şekilde yirmi tane olacak şekilde çektirilsin ama uzun sürer, onu dersten sonra alırım ben." Masadaki kalın kâğıt yığınını Ercan'a verdim. Ercan çıktıktan sonra Haşim Albay'ın verdiği dosyadaki isim listesini çıkarıp en yakınımda olan Semih'e uzattım.

"İsminizin yanına imza atacaksınız." Kâğıt elden ele dolaşmaya başlayınca Haşim Albay'ın verdiği iş sözleşmesine göz attım. Her şey uygun görünüyordu.

"Buyurun," diyen sesle başımı kaldırdığımda Emre'nin bana bakan gözleriyle karşılaştım.

"Teşekkür ederim." Kâğıdı elinden alırken ellerimiz birbirine değdi ve bir elektrik akımı geçti tenimden.

Kapı açılıp Ercan gelince, Emre gözlerini benden çekip yerine geçti. Ercan'dan kâğıtları alınca derin bir daha nefes verdim. Bugün aldığım nefesler yetmiyordu sanırım.

"Şimdi herkese iki sayfalık bir test dağıtacağım. Tarih dokuzuncu sınıf konularıyla ilgili, kısaca seviyeniz ne durumda onu ölçeceğiz." Ayağa kalkarak sıranın önüne ilerledim.

"Ama hocam, ilk günden sınav falan ayıp oluyor." İlk itiraz Semih'ten gelmişti.

"Evet hocam, en azından bir tanışsaydık," diyen arkadaki sese döndüm. İlk defa gördüğüm bir askerdi.

"Ben seninle ders bitiminde tanışırım." Emre arkaya bir bakış atarak sert bir ses tonuyla konuştu. Asker büyük ihtimalle Emre'den rütbesi düşük olduğu için geriye yaslandı sessizce.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now