10

1.9K 97 1
                                    

Hızla yatağa geri dönüp, gözlerini kapattım. Emre odaya girdiğinde arkam dönük olduğu için karanlıkta beni görmüyordu. Çekmeceyi açıp kapatma sesini duyduğumda silahını aldığını biliyordum. Uyurken hep çekmeceye bırakıyordu. Beni uyandırmamak içindi sanırım her zamanki gibi sessizce saçlarımdan öpüp odadan çıktı.

Emre kapıyı kapattığı anda yataktan kalktım. Sessizce gece çıkarttığım kıyafetlerimi geri giydim, bavulumun içindeki silahımı belime taktım. Ortada bir intikam varsa bu sadece Emre'nin değildi. O pisliği ben öldürecektim!

Sessizce aşağıya inerken, kapının kapanma sesini duydum. Adımlarımı çok da hızlı atmayarak, kapıya doğru ilerledim. Pencerenin önünde durduğumda perdeyi kenara çekerek, minibüse binmelerini izledim. Hepsi beraber gideceği için diğer arabayı burada bırakmışlardı. Nereye gideceklerini bildiğim için peşlerine takılmak gibi bir hata yapmayacaktım bu sefer. Ankara'yı onlardan daha iyi biliyordum, ben daha önce giderdim.

"Nereye gidiyorsun?"

Duyduğum sesle yerimde sıçrarken, yavaşça arkamı döndüm. Mine merdivenlerden inerken bana bakıyordu. Olaylardan haberi yoksa sorun olmazdı, ben de şansımı denedim.

"Bahçeye çıkıyorum, hava alacaktım," dedim normal bir şekilde.

"Nereye gittiğini ikimiz de biliyoruz Gamze. Emre özellikle sana dikkat etmemi söyledi çıkarken. Şimdi ben bir kahve yapıyorum ikimiz de oturuyoruz çünkü onlar bir tuzağa gidiyor," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Anlamadım?"

"Sercan falan bulunmadı. Sercan'ın Uğur'a oynadığı bir oyun bu. Kendi yerini telefonda söylemiş siz yukarı çıktıktan sonra Sercan'ı arayıp. Emre'ye söyleyip söylemeyeceğini test etmek için. Onlar gelene kadar ikimiz de uyumayacağımız için gel hadi sorularını cevaplayayım," dedi Mine.

Beraber mutfağa geçtiğimizde ikimize de kahve yaptı. Emre ya uyanık olmadığımı anlamıştı ya da peşlerine takılacağımı tahmin etmişti. Derin bir nefes verip, Mine'nin bana uzattığı kahve kupasını aldım. Uykum yeterince açılmıştı ve Mine haklıydı. Kurt gelene kadar uyuyamazdım.

"Peki madem tuzak olduğunu biliyorlar, neden gittiler?" Kahvesini yudumlayan Mine tek kaşını kaldırdı.

"Sercan'ın yakınlarda olup, onların gelip gelmediğini izleyeceğini düşünüyorlar. Emre bana her şeyi sana anlatmam için açıkladı. Merak etme sadece o fabrikanın yakınlarında durup etrafa bakacaklar. Birkaç saate gelirler," dediğinde tebessüm etti.

Başımı sallayıp ben de kahvemi içtim. Emre'yi aramak, sesini duymak istesem de şu an ne durumda olduklarını bilmediğim için arayamıyordum. Kahvem bitince kupamı yıkayıp kenara koydum.

"Mine, çok özel olmazsa bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii sor," dediğinde karşısındaki sandalyeye geri oturdum.

"Hayatına birini almayı düşünüyor musun? Çok güzel bir kadınsın, iyi birisin, mesleğin de var kendi ayaklarının üstünde duracağın," dedim omzumu silkip.

"Aslında hayatıma birisini almayı düşündüm ama inan bunun için önce o birini bulmam gerek. Yaşadığım o olaydan sonra kapılarımı tamamen kapatmadım, beş parmağın beşi de bir değil ama henüz o kişiyle karşılaşmadığımı düşünüyorum." Mine bana açıklarken derin düşüncelere dalmış gibiydi. Daha çok aklı karışmış görünüyordu.

"Belki de bulmuşsundur ama farkında değilsindir. Mert'in sana ilgi duyduğunu senin gibi zeki bir kadın fark etmiştir," diyerek ilk adımını attım.

Mine içini çekerek geriye doğru yaslandı. Başıyla kısaca onaylandığında onun da bu durumdan haberinin olduğunu anladım. Bugün ikisi konuşurken oldukça yakın görünüyorlardı, Mert'i çok fazla tanımasam da ilgisini belli ediyordu.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now