21

1.5K 103 5
                                    

Gamze'den

"Emre, doğru yolda olduğumuzdan emin misin?" Endişeli bir şekilde ıssız yola bakarken nedense içimde huzursuz bir his vardı. Tekrar topraklı bir yola çıktığımızda Emre'ye döndüm.

"Navigasyonu açsana bir bakalım," dedi kararsız bir şekilde. Çantamdan telefonu çıkarıp ekran kilidini açtım.

"İnternet çekmiyor, hatta daha kötüsü telefon çekmiyor." Telaşla ona doğru döndüğümde ani bir sarsıntıyla arabadan büyük bir ses geldi.

Sesle birlikte araba aniden durdu. Emre ile birbirimize baktık ve kaşlarını çatıp arabadan indi. Birkaç dakika sonra ses gelmeyince ben de indim ve çamura gömülü şekilde olan tekerleklere baktım.

"Çamura batmış tekerler, buradan çıkmaz bu araba." Sözlerinden sonra bittiğimizi anladım.

"Emre, bizim dönmemiz lazım, abim mahveder bizi." Her ne kadar Seda yüzünden burada olsam da o bir şekilde sıyrılırdı ve olay bende patlardı.

"Sakin ol Gamzeli'm." Emre bana doğru geldiğinde ellerimi tuttu.

"Olamıyorum! Abime bizden önce biri söylerse sabah askeriyeye gittiğinde? Seda kim bilir neler uydurur?" Aklıma geldikçe daha da telaş yapıyordum, elim ayağım buz kesiyordu.

"Gamze, bana bak."

Emre ciddi bir şekilde konuşunca, başımı yerden kaldırdım. Gözlerimi ona çevirdiğimde, beni göğsüne çektiğinde başımı ona yasladım. Elleri belimdeyken ben de ona sarıldım. Kalp atışlarıyla sakinleşmeye başladım.

"Şimdi sakin oluyorsun ve beni dinliyorsun. Söz veriyorum sana, ben halledeceğim. Güveniyorsun bana değil mi Gamzeli'm?" Emre'nin yatıştırıcı sesiyle biraz daha iyiydim.

"Tamam, sakinim," dedim başımı omzundan kaldırıp. Emre geri çekilip lastiklere bir kez daha baktı. İç çektikten sonra arabanın bagajını açtı.

"Burada bekleyemeyiz. Yakınlarda köy ya da ana yol vardır, orayı bulursak işimiz kolay. Tahminime göre soldan dönmemiz gerekiyordu ama biz sağdan döndük. Yürüyebilir misin güzelim?" Emre bagajdan aldığı el fenerini çıkartıp ışığını yaktı. Arabanın ışıklarını da kapatmıştı, aküsünün bitmemesi için.

"Topuklularla ormanda tur atmış biriyim ben, yürürüm tabii ki." Gülümseyerek ona doğru döndüm. O gece baskına uğradığımızda ikimizin arasındaki ilk kırılma noktasıydı duygularımız konusunda.

"Hatırlatma, hâlâ aklıma geldikçe nefesim kesiliyor. Kollarımda kanlar içinde yatıyordun ve ben çok çaresizdim." Emre, gecenin karanlığında bile belli olan gözlerindeki bulutlarla gözlerini çekti benden. Bagajı kapattı ve bana doğru geldi.

"Yanındayım ve bence önemli olan tek şey bu benim için." Uzanıp elini tuttum. Benim buz gibi ellerime karşı onun elleri sıcacıktı.

"Kesinlikle önemli olan yanımda olman." Emre'nin sözleriyle başımı öne eğip dudağımı ısırdım.

Bu adamın en sevdiğim huylarından biri de asla sevgisini benden esirgememesiydi. Bugün de anlamıştım ki, başkalarının yanında da asla bunu göstermekten de çekinmiyordu.

"Arkadaşların çağırıyor." Kurt ulumalarını duyunca tedirgin bir şekilde gülümsedim.

"Yemeğe çağırıyorlar, uğrayalım istiyorsan," dedi Emre bana göz kırparak.

"Sağ ol canım, yemeğe davetli olup yemeğin kendisi olmaya niyetim yok." Ben de ona takılarak omuz silktim.

"Seni biri yiyecekse bunun hangi kurt olduğunu ikimiz de biliyoruz," dedi yüzünde el fenerinin aydınlattığı yarım bir sırıtışla.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now