2. Kitap/1

3.1K 129 9
                                    

BÖLÜM 1

Emre'den

Gamze giderken sadece arkasından baktım. Canım yanıyordu öyle bir yanmaydı ki bu, dünyayı ateşe versem kimse sağ çıkamazdı. Gamze son kez bana bakıp gülümsedi. Arabanın kapısı kapandığı an hızla hareket etti. İki araç da saniyeler sonra anayoldan ayrıldı.

Hemen telefonumu çıkartıp Semih'i aradım. Ellerim titrerken kendime hâkim olmaya çalışıyordum. Telefon açıldığı anda beklemeden konuşmaya başladım.

"Gamze kaçırıldı. Plakalarını aldım iki arabanın da. Biri gri Sedan, diğeri siyah minibüs. Konum atıyorum, hemen beni almaya gel!"

"Hemen geliyorum," dedi ve telefonu kapattı.

Iğdır Merkez Karakolunu aradım. Araçların modelini ve bulunduğumuz yerin adresini verdim kameralarla takip edilmesi için. Adamlar araç bile değiştirse bulma şansımız azalırdı. Yakınlardaki ekipler giriş ve çıkışlara barikat kurmaya başlamışlardı.

Aklımın yerinde olması gerekiyordu. Gamze bana güveniyordu. Onu kurtarmak için kendimi bırakmamam, her şeye rağmen dik durmam lazımdı. Derin bir nefes aldım ve sıktığım yumruğumu arabanın kaputuna vurdum. Semih'in arabası yanımda durunca ilerleyip hemen bindim. Endişelenmişti ama benim gibi saklamak yerine korku gözlerine yansımıştı.

"Emre, iyi olacak değil mi?" dediğinde iki metre boyuyla dev cüsseli adamın sesi titriyordu. Şu kısa zamanda herkese kendini sevdirmişti Gamzeli.

"İyi olacak tabii. Gamzelim beni bekliyor," dedim kalbim ağzıma gelirken. Nefes alamadım bir an.

Korkmuş mudur şimdi? Beni düşünüyordur her şeye rağmen. İyi olup olmadığımı merak ediyordur. En çok da gelmemi bekliyordur Gamzelim. Onu korkutan herkesin ölmesi için her şeyi yapacağım. Söz Gamzeli, senin nefes alman için kimin nefesi kesilecekse keseceğim.

Karakolun önüne geldiğimizde Semih arabayı durdurur durdurmaz indim. Binaya girdiğimizde direkt emniyet müdürünün odasına ilerledim. Telefonda konuşmuştuk, bizi bekliyordu. İçeri Semih'le girip kapıyı kapattım.

"Oturun lütfen." Emniyet müdürü eliyle masasının önündeki koltukları gösterdi. Sakin kalmaya çalışıyordum hâlâ. Semih'le koltuklara geçip oturduk.

"Araçlardan bir şey çıktı mı?" diye sordum beklemeden.

"Şehir merkezine hiç girmemiş araçlar, kameralara takılmamışlar. İki seçenek var; ya araba değiştirdiler ya da şehir dışına çıktılar. Bulunduğunuz bölge anayola bağlanıyordu, biliyorsunuz," diye açıklama yaptı müdür.

Başımı ellerimin arasına aldım.

Eğer şehir dışına çıkmışlarsa bu çok kötü olurdu. Türkiye'nin her bir karışını dolaşmam gerekse bile bunu yapardım. Sınırdan kaçak yollarla geçme ihtimali ise en berbat olanıydı.

"Abisini aramanız gerekiyor. Arama bülteni çıkartmamız için Cahit'in onayı lazım," diyen müdür bana bakıyordu.

"Peki, ben haber vereceğim." Burada yapacak bir şey olmadığı için gitmek üzere ayağa kalktım.

Semih de benimle birlikte kalktı. Müdür, ellerinden gelen yardımı yapacaklarını söyledi. Şu an için onlara göre en doğrusu şehir sınırlarını kapatmak ve geniş çaplı bir arama yapmaktı. Terörist eylemi olarak kayıtlara geçecekti Gamze'nin kaçırılması. Abisi asker olduğundan daha geniş çaplı arama yapmamızı sağlayacaktı.

Emniyet Müdürlüğünden ayrılıp arabaya bindik. Semih arabayı askeriyeye sürerken kendimi sıkıyordum. O kızı bana emanet etmişti abisi. Şimdi nasıl karşısına çıkıp "Abi ben emanetine bakamadım, sahip çıkamadım, koruyamadım," derdim?

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now