Bölüm 46/ 👨‍✈️👩‍💼

117K 7.1K 4.1K
                                    


&

Kapıdan çıkmadan önce ikisine tekrar baktım, montumu ve ayakkabılarımı giyip kapıdan çıktım. Evden uzaklaşıp Gediz'in ağacın altında beni beklediği yere doğru ilerledim. İçimde öyle bir his vardı ki o an anladım.

Bu gece kan dökülmeden gün ağarmayacaktı.

"Telefonunu ver" dedi yanına gittiğim de elini uzatarak. Cebimden çıkartıp, telefonumu ona uzattım.

Telefonu aldıktan sonra yere attı ve botuyla üstüne basıp kırdı. Bataryayı çıkartıp atmasını bekliyordum, kırılan telefonuma acıyla baktım. Emre ile olan fotoğrafımız vardı o telefonda. Bakışlarım kararırken Gediz'e sinirle baktım.

"Gidiyoruz" dedi kolumdan tutup.

"Nereye?" dedim beni peşinden sürüklerken.

"Gidince görürsün. Bu arada tek kelime ettiğin zaman yardım istemek gibi gözümü kırpmadan ateş ederim. Yanlış anlama sakın sana değil konuştuğun kişiye. Bunun yükünü taşımak istersen, senin seçimin" diyen Gediz ile anladım ki bu yolun dönüşü yoktu artık.

Evin arka tarafında kalan ormanlık alana baktım. Lojmanın çıkış kapısı yerine ters yöne ilerliyorduk. Tutuşu kolumu acıtmasada sıkıydı.

"Öleceksin biliyorsun değil mi? Bizi bulduklarında Emre ya da abim fark etmez yaşatmayacak seni" dedim sakin bir şekilde. Panik yaparsam kaybederdim ve benim kaybetmemem gerekiyordu.

"Tabi bizi bulurlarsa" dedi sesinden anladığım kadar bu sözler onu güldürmüştü.

"Her şeyi anlattım onlara. Seni arıyorlardır şimdi" dedim ayağımın taşa takılmasıyla sendeleyerek. Gediz ben düşmeden kolumu çekiştirdi. Yüzünü bana döndüğün de gözlerinde ki karanlık ürkütücüydü ama dik durmaya devam ettim.

"Şimdi üstümde ki alıcıyı verdiğim kişiyi takip ediyorlar. Biliyor musun bu kadar aptal olduklarını ben bile tahmin etmemiştim. Üstüme izleme cihazı takmışlar beni suç üstü yakalamak için. İçerideki haini ben sanıyorlar" dedi Gediz gülümseyerek.

"Senin olmadığını biliyorum" dedim gülümsemesi midemi bulundurırken.

Lojmanın ormanı ayıran duvarına geldiğimiz de Gediz hiç beklemeden kolumdan tutup ilerlemeye başladı. Biraz ilerledikten sonra küçük bir kapı gördüm. Nöbetçiler için ormanlık alana geçiş sağlayan bir kapıydı büyük ihtimalle. Gediz cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı açtı ve kolumu bırakmadığı için birlikte çıktık.

"Nasıl anladın?" dedi Gediz bana dönerek.

"Uzun süredir aklıma takılan bir soru vardı. Köstebek her şeyi biliyordu ama Emre bana onun daha kıdemli olduğunu söylemişti tayfadan. Sızdırılan bilgiler çok üst düzeydeydi. Denemek için Haşim Albay ile bir plan yaptık. Tabi senin dahil kimsenin haberi yoktu bu durumdan. Bilgiler üst düzeyde ise bu bilgiye ulaşan kişinin de rütbesi üst düzey olmalıydı" dedim Haşim Albay'ın hastahanede beni ziyarete geldiği zamanı hatırlayarak.

"Gamze ne kadar arasakta bulamıyoruz onu" demişti Haşim Albay ellerini önünde birleştirerek, vurulduğum gün hastane odasında.

"Bende yardımcı olamayacağım bu halde" dedim sıkıntıyla. Dersler bir süre daha aksayacaktı.

"Aslında bir planım daha var ama yardımın gerekiyor" dediğinde Haşim Albay hiç tereddüt etmeden kabul ettim.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now