0.4

779 116 251
                                    

Oy ve yorum🧡
•••

Bir omeganın feromonu en çok alfayı etkilerdi. Bunun nedeni ise piramidin en üstünde yer alan deltaların sadece kendisinden bile ender bulunan vitasına karşı ilgi duymasıydı. Demem o ki...

Baskın bir alfanın omegayı hissetmemesi imkansız gibi bir şeydi.

Karşımda sakince, sanki az önce samanların içinde yolculuk yapan o değilmiş gibi elit bir şekilde kahvaltısını yapan Minho'ya baktım. Bütün zarafetiyle ekmeğine bal sürüyordu şu an. Cidden. Ne karıştırıyorsun sen?

"Al." Elinde ki ekmeği bana uzattığında boş gözlerle ona baktım. Açıkçası çok kötü hissediyordum. Yaklaşık bir gün boyunca varlığı için şükür ettiğim kişi benden bir şeyler saklıyordu. Doğru yolda olduğumuzdan bir varsayımda da bulunamıyordum. Cidden off.

"İstemiyorum. Teşekkür ederim."

"Kahvaltı için indik ancak hiçbir şey yemedin. Sorun ne?"

Sorun sensin. Ne demeliyim senin söylemeni mi beklemeliyim yoksa olayları mı abartıyorum bilmiyorum ben sadece. Kırgın hissediyorum. Ve de korku dolu.

"Bilmem ben-"

Sesim bağırışmalarla kesildi. Öyle yüksek bir sesti ki zaten dalgın olduğumdan resmen yerimden sıçramıştım. Yutkundum ve yanımda ki sudan içtim. Manyaklar.

"Diyorum sana! İmparator ölecek ve taht savaşı başlayacak!"

"Veliaht prensimiz varken taht savaşı imkansız-"

"İmparatoriçe izin verir mi sanıyorsun?! O kadın iki oğlundan birini getirmek için herşeyi yapar. Pekte haksız sayılmaz aslında. Sonuçta devir onun devri."

Tartışma büyürken daraldığımı hissediyordum. İnsanlar... Garip bir şekilde imparotorun ölmesini sorun etmiyor ve hemen kendilerine pay biçiyorlardı. Veliaht prens gelirse çiftçiler zenginleşir, kızıl prens gelirse zanaatkarlar, son prens gelirse de askeri alan diyorlardı. İyi de neden bahis oynar gibi ülke durumundan bahsediyorlardı şu an? Sonuçta halkın karşı çıkma hakkı vardı. Hiç mi kendilerini savunmayacaklardı?

"Kızıl prensi savunan kişi hangi dünyada yaşıyor?" Cüsseli adam masadan kalktığımda yutkundum. "O çocuk her an ölebilir. Mal mısınız lan ipinizi ölü balığa mı bağlayacaksınız?" Yüksek sesle gülmeye başladığında gözlerimin dolmasına engel olamadım. Kızıl prens... Cidden. Cidden böyle bir şeyi onun hakkında nasıl düşünebilirlerdi?

"Daha imparotor ölmedi." Dedim fısıltıyla. "insanlar çok zalim. Nasıl bu kadar rahat ve acımasız olabilirler."

"Hey ne dedin lan sen?"

Derin bir nefes alarak çatalımı elime aldım. Birşeyler yemem gerekiyordu aksi taktirde üzüntüden ve endişeden bayılacak-

Bir anda saçımın çekilmesiyle ayağa kalktım. Az önce pis kahkahalar atan adam saçımdan tutmuş ve beni kendine döndürmüştü. "Şuna bak bak. Bir gökyüzü omegası. Senin şu an yataktan yatağa gitmen gerekmiyor mu ya? Off sen ağır..." Elini bel boşluğuma koyduğunda midenin bulandığını hissettim. "beceri-"

"Bana. Dokunmayı. Kes!"

Feromon kalkanımı öne doğru savurduğumda bunu beklemeyen adam geriye savrulmuş hatta bir kaç masa da onunla birlikte gitmişti. Keşke kafasını bir yere vursaydı da ölseydi.

"Sen. Seni küçük oruspu!"

Tekrar harekete geçtiğinde geriledim bu sefer onu püskürtmez-

O an herşey sadece bir göz kırpma saliyesinde gerçekleşti. Bana doğru öfkeyle gelen adam bir anda yerde, kafası da minho'nun ayağının altında kalmıştı. Herkes benim gibi şokla Minho'ya bakıyordu. Cidden bu kadar iyi yarı bir adamı saliselik zaman diliminde ayağının altına almıştı. Hemde mecazen değil!

Cruel author •Jeongho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin