2.4

458 86 118
                                    

Oy ve yorum🌪️
•••

Bir yazar olduğunuzda kitaplarla ilgili gerekli gereksiz herşeye dikkat eder ve kusursuzluğu amaçlarsınız. Yazım dilinizi geliştirmek için okuduğunuz her kitapta ilmek ilmek detay aklınıza kazınır. Şahsım adına ilahi bakış açısını yazmak için bir sürü kitap almış ama sadece bir kaçını kusursuz görüp devam etmiştim. Bazıları yazım dilinden ziyade imalat hatasıyla doluydu. Mürekkebi yayılmış sayfası katlanmış hatta internet siparişimde bir kere kullanılmış bir kitaba da denk gelmiştim.

Anlardım. Kitaplarla ilgili herşeyi inanın bana anlardım.

Aynı bu kitabın bu kısmının daha yeni yazılmış olduğunu anlıyor olduğum gibi.

Kim böyle bir bilgi yazardı ki? Ben bu devirde Seung'a eşlik edecek kahin oluşturmamıştım. Bilgi verecek biri yoktu yani. Deneyimlemiş biri veya soyundan gelen biri olmamalıydı. Tanışmış olanlarda yıllar önce ölmüş olmalıydılar.

Tek açıklaması vardı.

Nasıl bilmiyordum ama... biri. Biri buraya geleceğimi biliyordu. Biri bunu planlanmıştı.

Biri ölümümü planlamıştı.

Başımı kitaptan kaldırmadan etrafı algılamaya çalıştım. Buraya geldiğimde biri çocuk olmak üzere dört kişi vardı. Artık hiçbiri yoktu. Koskoca kütüphanede yalnızdım. Sanmıyorum. Hissetmesem de yalnız olduğumu hiç düşünmüyordum. Sadece benim feromonlarım vardı ama belliydi. Bunu yazan kişi o kadar uzaklaşmış olamazdı.

Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.

Arkamda.

"Kim olduğumu biliyor musun?" Hiçbir şey olmamış gibi önündeki kitabı yavaşça kapattım ve devam ettim. "Bence biliyorsun."

Hemen yana attım kendimi. Hayatımda verdiğim en iyi karar olduğunu parçalanan masadan anlamıştım. Yutkundum ve geri geri gittim. Siyah, sadece gözlerini görebildiğim biri vardı şu an karşımda. Üstündeki şey tamamen vücudunu sarıyordu. Üstündeki bazı işlemeler ise sanki... sanki tanıdıktı ama ben... hatırlayamıyordum.

Elindeki iki tarafı büyülü olduğu belli olan mavi taşlı mızrağı döndürdü ve tamamen bana baktı. Seslice nefesimi verdim. Kim veya neden böyle bir şeyi amaçlıyordu asla bilmiyordum ama kitaba ekleme yapacak kadar ileri gittiyse geri dönüşü olmazdı bu işin. Beni öldürüp cesedimi ortadan kaldıracak ve Minho'nun veya diğerlerinin sakinleşmesi için onların bunu görmesini sağlayacaktı.

Sikeyim. Normal biri olmasına imkan yok!

"Kahini öldürmen sana bir şey kazandırmaz. Benim varlığım bu dünyayı daha iyi hale getirmek amacına hizmet edi-"

"Bu dünyaya ait olmayan varlığın."

Tepki vermemek için dirensemde çok zordu. Alenen bunu dile getirmiş biri vardı karşımda. Benim kim olduğumu biliyordu. Blöf yapmak istese bunu ortaya atmazdı. Ya riskli bir kumar oynuyordu veya... hayır. İmkansız. Bunu bilmesi imkansızdı. Kesinlikle başka bir şeyi kastediyordu. Ben- "Kendi dünyana gitmek istemiyor musun? Yang. Jeongin?"

Dediği şeyler netti. Sesi boğuktu ama netti. Elim ayağım titrerken derin bir nefes aldım. Hayır. Hayır ben bunu kabul edecek değildim. "Ne dediğin hakkında bir bilgim yok-"

Üstüme koşmasıyla yine yana kaydım. Mızrağı ile vurmuştu olduğum yere. Tekrar atak yaptığında yere eğildim. Herşey bir yana hızlı olduğunu hissetsem de ayak uydurabiliyordum ona. Omega olmamdan gelen bir çevikliğim vardı istemsizce. Bacağıma vurmak istediğinde ise zıplayıp geri gittim. Yere düşeceğimi düşünürken ise düzelmiştim. Bence. Bence bende de bir tuaflık vardı

"Sana yardım ediyor. Sen... SEN HERŞEYİ ALAMAZSIN!"

Bu sefer o kadar hızlıydı sadece kendimi korumak için kolumu kaldırdım. Sert mızrağın yanı yüksek güçle vurduğunda sesi duydum ve hissettim. Bedenim yana doğru savrulup kitapların olduğu yere gitmişti. Kolum ise... net bir şekilde artık aramızda değildi. Tek vuruşuyla kolumu kırmıştı. Bu herif... öksürüp kendime gelmeye çalıştım. Kaburgam. Siktir.

"Aptalca. Kahinlik? Yeni yalanın bu mu? Sen sadece insanlara kendini kabul ettirmeye çalışan yalancının tekisin. Rhino? Hah." Konuşarak bana yaklaştığında dahi bir şey yapamıyordum. Kaburgam ve kolum çok ağrıyordu. Öyle ki kaburgam akciğerime baskı yaptığı için tam nefes bile alamıyordum. Zorlukla bedenimi dağılmış rafa yaslayıp ona baktım. Siyah giysi. Mavi taşlı uzun mızrak. Yüksek güç. Mavi gözler. Omega. İşlemeli özel bir kemer.

Hayır. Hayır hayır. Kitapta böyle bir karakter yoktu. Ne sesini ne görünümünü tanıyabiliyordum. Ben yapmamıştım ama benim yapmam gerekirdi. Böyle bir karakterin gözardı edilmemesi gerekirdi. Yan karakter olmak için fazla güçlüydü. Hayır. Hayır bir şey ters. Bu çok saçma. Bu- "Sadece şanslıydın."

"Bana bak seni kahpe. Yalancı olduğumu kabul ediyorum."

Ayağa kalktım tutunarak. Sikeyim acıyor yağ! Sakin ol Jeongin. Duruşunu bozamazsın. Güçlü dur. Ne olduğu belli olmayan bu adama karşı yenilemezsin. "Ama sakın. Sakın Rhino'ya olan aşkımı hafife alma. Ne onunkini ne benimkini. Ayrıca. Kemerine baş harf kazımak... bence sandığın kadar zeki değilsin."

Kısık gözler dediğim şeyle açılırken bu kısa anı kullandım ve tüm omega gücümü önünde bariyer yapıp patlattım. Mızrak yana savrulurken o da duvara çarpmıştı. Kabul onun kadar etkili değildi ama en azından onu sersemletirdi. Bütün gücümle koşmaya başladım. Bir yandan da bağırıyordum. Ancak kimse yoktu. Yemin ederim ki kimse yoktu. Çıkışa bakarken pencerelere bakıyordum ama dışarıda da biri yoktu. Öksürerek duvara tutundum. Az kalmıştı ama kaburgalarım akciğerime ve kalbime baskı yapıyordu sanki. Ona kalmadan kendim ölecektim burada.

Minho. Hayır. Hayır ölemem daha balo. Seungmin. Bir yolunu bulmam lazım. Ayağa kalktı buraya doğru geliyor ben hissediyorum. Geliyor ama nasıl kaçabilirim? Neyin nesi bu kişi neden beni hedef alıyor? Nasıl biliyor? Amacı ne? Başka biri olsa ne yapardı? Minho zor durumda kalsa ne yapar-

"Fel."

Aklıma gelen ismi söylememle saçımdan tutulup kaldırılmam bir oldu. Daha onun acısına alışamadan duvara hızla yasladı beni. Artık emindim. İç kanamam vardı. Ağzımdaki kan tadı da bunu onaylıyordu. Aaah Rhino'ya söz vermiştim. Olamazdı. Herşey böyle bitemezdi. Aniden çıkıp bana sardıran birinin elinde ölemezdim!

"Herşeye karıştın. Herşeyi bozdun. Öl. Kendi dünyana mı gidersin nereye gidersin bilmiyorum ama git artık!"

"Gitmeyeceğim! Ne olursa olsun herşey herkes mutlu olana dek burada olacağım! Herşeyi düzelteceğim?"

"Sana ihtiyacım var mı sanıyor-"

Beni duvara yaslayan psikopat bir anda yandaki duvara hayır duvardan geçip diğer duvara vurulunca şok içinde baktım öylece. Yavaş yavaş yere inerken acıdan ağlıyordum artık. Kim geldi bilmiyordum ama umrumda da değildi pek. Hayatta olduğum sürece önemli değildi. Evet değildi. Hiç değildi. Minho'ya tekrar sarılabileceksem asla önemli değildi.

Duvara çarpmasına rağmen kalkınca tam seslice küfür edecektim ki yanımdan biri geçti. Siyah. Ah. İlk defa bir siyahlık beni mutlu etmişti. Yandan gördüğüm kehribarlar ile ilk defa ona karşı tam bir yakınlık hissetmiştim.

Felix buradaydı. Fel. İmparatorluğun komutanı buradaydı. O. O beni...

Bilincim yavaş yavaş kapanırken kılıç sesine şahit oldum. Savaşıyorlardı. Ah. Doğru ya. Gördüğüm ipucunu söylemeliydim.

S ve K

Bu iki harf. Onun için önemliydi. Gözlerinden halinden bu çok belliydi.

Evet. S ve... K.

Evet.

•••
Ne yani balo yapacağız herşey bitecek diye düşünmediniz umarım jxnxnsnzjs

Cruel author •Jeongho•Where stories live. Discover now