1.8

579 96 187
                                    

Oy ve yorum🌪️
-hatırlatma: Jeongin ve diğerleri Seungmin diye bahsetse de aslında sky diyorlar. Diğer karakterler içinde geçerli bu. Bazı durumlar dışında hikaye normal isimleriyle devam edecek.-
•••

Lunatic taşı. Seungmin. Chan. Aşk. Kitap. Mutlu son.

Kafamda son bir saattir sadece bunlar dönüyordu. Minho beni yatağa bırakıp ayağımı bağladıktan sonra, evet ayağımı bağlamıştı mahkum gibi belli yerde hareket edebiliyordum sadece, gitmiş ve kocaman odadan beni yalnız bırakmıştı. Ofladım ve kollarımı önümde bağladım. Bu adam dengesizin dibiydi. Ciddiyim. Bir yandan güzel sözler söyleyen elit bir prens bazen ergen bazense psikopata dönüşüyordu.

Ortası yoktu.

Tekrar oflayıp başımı iki yana salladım. Seungmin'nin durumunu öğrenmeliydim. Herşeyden önce amacım buydu ancak hiç yardımcı- ah.

Acaba veliaht prensimize mi sorsam~

Yüzünün alacağı ifadeyi merak ediyordum. Acaba böyle sorsam ne tepki verirdi? Bence bocalar sonraysa kendini toparlayıp bir şeyler geveleyerek bana anlatırdı. Çok. Çok sevimli. Kızaradabilir. Seungmin'nin yanına onunla gitsem neler olurdu peki? Seungmin mi ilk tökezlerdi yoksa o mu? Acaba-

"Şey bölmek istemem ama... Durumunu merak ettiğim için gelmiştim." Karşımdan gelen sesle gülümsemem dondu. Yanaklarıma koyduğum ellerimde şok etkisiyle oynamıyordu sanki. Yutkundum. J-jisung'un ne işi vardı burada ve ne zaman gelmişti?!

"Pfft gözlerin açık diye gördün sanmıştım ama anlıyorum ki fark etmemişsin. Ne düşünüyordun böyle mutlu mutlu?"

Bana fark ettirmeden gelen gri suikastçı gülerek yatağıma oturmuş kendini hafifçe geri atmıştı. Kollarından destek alarak bana bakıyordu şu an. Koyu mavi gözleri giydiği rahat ama resmi görünen kıyafetle birkaç ton açılmış, örgülerinden kurtulduğunu belli eden kıvırcık saç ise öylece serbest bırakılmıştı. Cidden. Aşırı aşırı iyi gözüküyordu şu an.

"Rhino ile olacak olan düğünümüzü~ sen de en önden davetlisin Jis merak etme."

Aptalı oynayıp güldüğümde o da güldü ve bakışlarını tavana doğru yönlendirdi. Bence yalan söylediğimi anlamıştı. Onun gözünden kaçmazdı böyle şeyler ancak yalanımı yakalasa bile empoze etmek istediğim şeyi anlayacağını düşünmüyordum.

-Ben zararsızım. Yalanlarım bile çok açık. Tatlı, kurnaz ama bir o kadar da aptalım.-

"İmparatorluk düğünlerinde çift hariç herkes aynı renk giyer. Böylelikle asıl olan göz önüne çıkar. Diğer herkes önemsizdir. Yaptıkları herşey göz ardı edilip eğlenceye bakılır." Kafası bana döndü yavaşça. "Aşk gibi. İnsan çifte, sevdiğine bakınca diğer şeyleri gözardı etmeye açıktır. Sence de sinir bozucu değil mi?"

"Ah evet." Gözlerimi kısarak ona baktım. "Size de çok iş düşüyordur bu süreçte. Ne yazık."

"Normal değilsin."

Açık açık konuşması beklediğim bir şey değildi. Yazdığım Jisung sadece kendini yakın hissettiği kişilere açık konuşurdu. Hmm o zaman bunun anlamı beni kabul ettiği ama yine de denemek istediğiydi. Anlıyorum. Tamda onluk hareketti cidden.

Derin bir nefes aldım ve parmağımı kaldırıp az önce izlediği tavanı gösterdim. Bütün gök cisimleri vardı. Hepsi mavi beyaz renkte yavaşça hareket ediyorlardı. Rhino'nun gücüydü bu. Cisimleştirme. Yetenek kullanıcılığının en yüksek seviyesiydi. "Normal değilim. Gökyüzü temsilcisinin gülümsememi sağlamak için cisimleştiriciyi kullandığı kişiyim.  Özel biriyim. Kabul ettiği kişiyim." Gülümsedim ve elimi kalbime koydum. "Onun için şu an en büyük tehdit benim, değil mi?"

Cruel author •Jeongho•Where stories live. Discover now