2.6

466 77 173
                                    

Oy ve yorum🌪️
•••

"Kraliçe ve onun sadık hizmetkârı arkadaşımın duyguları ile oynayacak, veliahtı yerinden edecek ve bunun karşılığında da kızıl prensi tahta geçirip güya ortaya çıkan güçle onun yaşamasını sağlayacaklar ama aslında o güçte ona geçince prens acı bir şekilde ölecek Rhino zaten çoktan ölmüştü ama şimdi bu durumda önüne çıkan herkesi öldürecek moda girecek her şey herkes ölecek Taekru kralı da İleltra'ya hakim olacak."

Ellerim kollarım açık yerde yatıyordum şu an. Zemin kirliydi. Taştan oluşan bu yeraltı hapishanesi kim bilir ne zaman temizlenmişti ancak üzgünüm temizliğe takıntılı Handong noona. Burada bir oturma yeri yok.

Ya bari tahta parçası düşünseymişim!

Sinirlerim yine tepeme çıkarken dişimi sıktım. Hapishanedeydim. Burayı aydınlatan sadece koridorda yanan ateş meşaleleriydi çünkü malum yerin bilmem kaç kilometre altındaydık. Yan taraflarda kafayı sıyırmış mahkumlar vardı ve ben, bendeniz kendi yazdığı kitabın içine giren Yang Jeongin tırlatmak için onlar kadar burada kalmama gerek yoktu. Çoktan kafayı yemiştim!

"Acaba Rhino ne yapıyor?"

Kısık sesim sessizlikle karşılandı her zaman ki gibi. Gözlerimi kapadım ve dizlerimi kendime çekerek soluma döndüm. Yaklaşık iki saattir bu hapishanedeydim. Kendimi savunma hakkım bulunmadan bayıltılmış ve gözlerimi de burada açmıştım. Rhino neredeydi bilmiyordum. Nasıldı veya durumumdan haberdar mıydı onu da bilmiyordum. Bana fırtınam diyen o, bunlara... inanmazdı değil mi? Ben değildim. Benim prensim beni tanırdı değil mi?

Yanaklarım gözyaşlarımla ıslanmaya başlamıştı ufaktan. Bir saattir buradaydım ve düşünmekten kafayı yiyecektim. Her şey bir yana Rhino'ya bu süreçte ne kadar zorluk çıkarıp onu yorduğumu anlamıştım. Bana her şekilde güvenen ona ben defalarca yalan söylemiş ve asla geri adım atmamıştım.

Bana güvenmek için yalvarmıştı o. Bense yalan söylemiştim. Yine... ama yine de tezat olan herşeye rağmen bana inanmıştı o. Şimdiyse durum farklıydı. Benim gibi hayır tamamen ben olan biriyle karşı karşıyaydım. Minho. Ne yapardı bilmiyordum ama ilk defa bana bu durumda inanmasın istiyordum.

Özür dilerim. Deliler gibi özür dilerim sevgilim. Seni hiç haketmiyorum ama yine de... yine de çok seviyorum seni.

"ONUN ELİNİ TUTARSAN SENİ ÖLDÜRÜRÜM RHİNO İELTRA! DUYDUN MU BENİ!"

Bağırışım yankı yaptığında hırsla dizlerimin üstüne oturdum. Tamam çok güzel kafa bozma, düşünme, sevgilerin kıymetini bilme yeriydi ancak bu kadarı yeterliydi. Çok da iyi bilmişti sevgilimin kıymetini. Bundan emin olabilirlerdi. Şimdi vakit çıkma vaktiydi.

Etrafa bakındım. Taş duvarın üstüne yazmak için bir taşa ihtiyacım vardı. Kafamda planı oturtturmam gerekiyordu ve bunu her zaman yazarak yapmış biriydim. Bu yüzden beyaz taşı bulunca gülümsedim ve hemen ayağa kalktım. Sarı duvarda tahmin ettiğim gibi çiziyordu.

Şimdi...

"Orjinal çok değişti. Bunu ben ve başkaları yaptı. Bu başkalarından biri de diğer ben tabi ki."

J harfini yazıp yuvarlak içine aldım. Bu dünyadaki ben bir hırsızlık olayına karışmıştı ve niyesse günlerden de bugünü bulmuştu. Üstelik halktan biri olmalıydı ki bu da onu ortalama biri yapardı. Öylece korunaklı bir tapınağa girip kraliyetin yadigarını çalamazdı herkes. Her şey bir yana diyelim ki aç gözlüydü ve çaldı. Evine getirdi. Eee? Devamı yok. O kadar zahmet ettikten sonra öylece çekmeyeceye koyup gitti. Baygın kalma sürem boyunca da geri gelmedi. Eşyaları hatırlayacak olursam da hepsi evet kullanılmış duruyordu ama sanki hepsi farklı yerde kullanılmıştı.

Cruel author •Jeongho•Where stories live. Discover now