4.0

289 62 52
                                    

Oy ve yorum lütfen 🌪️
•••

Aslında taşın hiçbir gücü yoktu.

Önceden de dediğim gibi taşı kendim işlemiş ve parlatarak Seungmin'in seveceği şekilde tasarlanmıştım. Tek bir amacı vardı. O da inandırmak.

İnanmak bütün güçlerden ve yeteneklerden önemli olan, herşeyi güçlü kılan bir şeydi aslında. Bu yüzden inanmalıydı o. Mutlu olacağına, özgür olacağına ve güçlü olduğuna. Evet burası bir kitap değildi evet aslında ben yazmamıştım Sky karakterini ama tanıyordum. Hemde çok iyi tanıyordum onu.

Bu yüzden sadece bağırdım.

O ise yaptı.

Gücün etkisiyle savrulan bedenimi zar zor ayağa kaldırdım ve mor ışığa doğru gözlerimi kısarak baktım. Yavaş yavaş etkisi azalıyordu. Kimliği tamamlanıyordu yani. Gülümsedim. Başarmıştım. Sonunda bir iş- has siktir yılan mı o?

Bana dönen keskin bakışlarla yutkundum. Naneyi yemiş gibi hissediyordum şu an. Yavaşça geri geri gittim. Minho'dan uzaktaydım ve Chris vitasına bakarak büyülenmiş gibi duruyordu. Kısacası şu an aşırı savunmasız tatlı bir omegaydım. Mükemmel!

Derisi kalın gözüküyordu yani buz kristalim de işe yaramazdı sanırım. Huh. Tamam. Şey. Bütün belalardan bir şekilde sıyrıldım. Bundan da şey edebilirdim bence. Ya da boşverin en iyisi yardım istemek. "İMDAAT!"

Bağırmamla yılan tısladı ve hızlı bir şekilde bana doğru kıvrılmaya başladı. Arkama dönüp koştum ama ensemde hissettiğim ses yakalandığımı belirtmişti bana. Tam o sırada ise bir anda yere çöktü yılan. Hayır. Yere yapıştı. Yer sanki onu çekiyor yavaş yavaş betonunun içine gömüyordu.

Bu... Seungmin'in gücüydü.

Derin nefesler alarak arkadaşıma baktım. Mor gözleriyle yılana bakıyordu. Gerçekten de o yapıyordu yani.

Yeryüzünün elçisi olan delta, yerçekimi gücüyle kutsanmış bir vitaya sahipti.

Yutkundum. Kitapta ki gibi çok havalı bir sahneydi. Gerçekten de yer çekimini kontrol edebiliyordu. Üstelik isterse tersi yönde de yapabilir, kendini ve nesneleri uçurabilirdi. Çok hemde çok havalı bir yetenekti yani. Gururla gülümsedim. Kitap karakteri değildi ama benim dünyamdaki benim arkadaşımdı. Bu yüzden iyi hissediyordum.

"Burası çok tehlikeli Jeongin." Seungmin gözleri normale dönerken ilerledi ve yanıma gelip kollarını bana sardı. Hemen karşılık verip menekşe kokusunu içime çektim. Özlemişim yemin ederim. "Gitmelisin. Ben... Kullanabiliyorum. Hala nasıl yaptığımı anlamadım ama... Gücümü kullanabiliyorum."

"Zihnini boşaltmalı ve odaklanmalısın. Nereden biliyorsun diye sorma biliyorum işte. Ayrıca gücünü kullandın diye şimdi bütün canavarlar sana yönelmeye başlayacak. Chan'la gücünüzü birleştirip bir şekilde halletmelisiniz. Size destek olacağım." Ellerini tuttum ve seslice nefesimi verdim. Hızlı konuşmuştum ama olaylarda hızlı akıyordu zaten. "Bana güven. Bu evreni mutlu son yapacağım."

Başını salladı sadece. Biricik arkadaşım bana aksi bir soru sormadı ve güvenerek sadece beni onayladı. Gülümsedim. Şu an yanında olduğum için kendimi çok iyi hissediyordum. Bir de Minho'yu yanıma alsam... Durun. Öncelik Fel'di. İyi olup olmadığını kont-

"DİKKAT EDİN!"

Chris'in bağırışı ile beton kalkanı görmem bir oldu. Her ne kadar bizi korumak için toprağı kullansa da maalesef bir noktada yetersiz kalıyordu bu. Seungmin'le ellerimiz ayrıldı, ikimizde farklı yerlere savrulduk. Başım zonklarken kaburgalarımdan bir tanesinin artık olmadığını hissedebiliyordum. "Demek buradasın."

Cruel author •Jeongho•Where stories live. Discover now