3.3

344 67 77
                                    

Oy ve yorum 🌪️
•••

İsmimi duymamla yanımdaki duvara yapışmam bir oldu. Hemen kendime gelip etrafıma baktım. Kristal büyümüş ve-

"M-minho?"

Yerdeki kolunu görmemle içimdeki bir şeylerin kırıldığını hissettim. Önüme geçmişti. Beni uzaklaştırmış ve kendi hayatı önemli değilmişcesine hasarı kendisi almıştı. Muhtemelen hem kristal hemde duvar vurmuştu ona. Beynim kendine gelirken iyiden iyiye mantığımın yok olduğunu hissettim. Yerdeydi.

Kalkmıyordu.

"RHİNO!"

Acıyan bileğimi umursamadan düşe kalka yanına koştum. Yanına vardığımda kristalin arkasına hemen geçtim ve elimi yanağına yerleştirdim. Yüzünü buruşturmus göğsünü tutuyordu. Sert kristal canını çok yakmış olmalıydı. Diğer elimi tuttuğu yere koydum ve sanki acısını geçirebilecekmişim gibi okşamaya başladım. "Özür dilerim. Özür dilerim sevgilim. Minho. Minho gözünü açar mısın lütfen? Lüt-"

Arkasında olduğum kristal adeta buz gibi eriyip bizi görünür kıldı. Yutkundum. Oradaydı işte. Hala oradaydı ve tek bir adım atmadan bize zarar vermişti. Sebebini ben bile bilmiyorken benim yüzümden ona zarar vermesi... Affedilemez.

"Farkında mısın yanında olduğun herkes zarar görüyor."

Elindeki mızrağı oynattı oyun oynarcasına. İçim titrerken derin nefesler almaya başladım. Zarar görmek? Ciddi miydi şu an?

"Buraya geldiğimden beri zarar gören kişi benim." Dişlerimi sıkarak devam ettim. "Madem her şeyi biliyorsun neden bunu yapıyorsun bana?! Buraya geldiğimden beri tek yapmaya çalıştığım herkesi mutlu etmekti! Sen." Öylesine sinirli ve kırgındım ki kelimelerim arasında nefessiz kalıyordum artık. "Sen bozdun herşeyi. Senin yüzünden oldu!"

"Ne dedin sen?"

Omegalar pramitin altında yer alan sakince birbirleriyle yaşayan varlıklardı. Güç ve hız onlardan uzak olur daha çok feminen takılarak el üstünde tutulurlardı. Özellikle gökyüzü omegaları prenses gibiydiler. Demiştim romanımda. Böyle yazıyordu ama bir anda önümde belirip yakamdan beni havaya kaldıran o, pekte bu kurala uymuyordu. "Benden her şeyimi çalan sensin."

Ben daha ne olduğunu anlayamadan bir anda kendimi sertçe yerde buldum. Tek eliyle beni fırlatmıştı. Öksürüp doğrulmaya çalıştım. Sikeyim. Normal bir diyalog kurmaya izin vermiyordu şerefsiz.

"O kadar yüzsüzsün ki hala beni suçluyorsun. Sen. Sen benden her iki dünyamı da çaldın!"

Karnıma yediğim tekmeyle savrulup duvara çarparak durdum. Nefesim kesilmiş zorlukla öksürerek kendime gelebilmiştim. Yerde kan vardı ve bana aitti bu. Yan gözle Rhino'ya baktım. Hala oradaydı. Çok şükürbki ona değil bana odaklanıyordu şu an. Ağzımda metalik tat, yutkunarak ayağa kalktım. O da mızrağını düzeltmiş tamamen saldırı pozisyonuna geçmişti şimdi.

"Ne dediğin hakkında..." Öksürüp karnımı tuttum. Çok kötü vurmuştu oruspu çocuğu. "Hiçbir bilgim yok. Ben öyle bir şey yapmadım. Ben-"

Mızrağı salladığında refleks olarak eğildim. Arkamdaki duvar o kadar derin çizilmişti ki... Yana doğru kendimi atarak biraz daha uzaklaştım manyak heriften. Şu an tamamen beni öldürmeye oynuyordu.

"Sen yapmadın demek... O zaman kim yaptı ha? Her şey. Her şey senin içindi! Tanrım ben... Ben senin yüzünden hiçbir yere ait değilim!"

Mızrağı döndürüp bana doğru fırlatınca yine refleksle o hızlı saldırıdan da kurtuldum. Bir dakika. Göremeyeceğim kadar hızlı olan şeyden nasıl reflekslerle kaçabiliyordum ki? Geçenki görüşmemizde bana 'sana yardım ediyor' demişti.

Cruel author •Jeongho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin