Bölüm 9

2.3K 139 4
                                    

Alastair elinde tuttuğu kağıdı bırakıp düşünceli bir şekilde karşısındaki adama baktı. "Prensesin yazdıklarında herhangi bir sakınca görmüyorum."

Prenses Amara geldiği gibi hemen ailesine bir mektup yazmıştı. Gerçi buna mektup demek de fazla olurdu. Daha çok pusula gibiydi. Kendisinin iyi olduğunu, Karya 'ya geldiği söylemiş, abisinin durumunun ne olduğunu ve Arzova'nın halini sormuştu. Başka hiçbir şey yoktu. Yazdıkları net ve kısaydı.

Kralın karşısında oldukça yaşlı, eğri büğrü sırtına mor ipekten bir pelerin geçirmiş, ağarmış saçları beyaz kafa derisini zar zor kapatan, hiçbir şey kaçırmayan şahin gözleri koyu renkli bir adam oturuyordu. Yaşlı adam başını ağır ağır salladı.

"Haklısınız kralım," dedi. "Prenses yaşına göre oldukça aklı başında."

"Onunla Zaria ilgileniyor değil mi?"

"Sürekli yanında. Her şeyiyle ilgileniyor. Fakat leydimiz kendisini çok yormasa hem kendi hem de bebeğin sağlığı için daha iyi olur."

Alastair dalgın dalgın evet der gibi başını salladı. İçini sıkan bir şey vardı. Prensesi alıp getirmişti. Peki şimdi ne yapacaktı? Yaşlı adam sanki onun ne düşündüğünü anlamış gibi başını öne doğru eğdi.

"Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?"

Genç adam içini çekti. "Fenrys ile anlaşma yapmaya çalışacağım. Sonuçta bir tanecik kızını kaderine terk etmek istemez."

Yaşlı adam homurdadı. "Kızını düşünseydi en başta o herifle evlendirmezdi."

Bunu Alastair de düşünmüştü. İçini sıkan da buydu ya. "Başka çaresi yoktu," diye mırıldandı alçak sesle. Fakat bunun yeterli olmadığını biliyordu.

Geçen gece yatağında Zaria ile yatarlarken genç kadın ona prensesten bahsetmişti. Yattığı yerden doğrulmuş, altın sarısı bukleleri hamilelikle birlikte iyice dolgunlaşan göğüslerini kapatıyor ve onu her zamankinden daha çekici yapıyorken Zaria'nın yüzündeki ifade çok dokunaklıydı.

"Yolculuktan dolayı olsa gerek. Çok ateşlendi. Ateşi bir türlü düşmeyince hekim kadın ılık suya sokmak istedi. Ah Alastair..." Dehşetle içini çekti. "Onu soyup küvete soktuklarında yarı baygındı. Vücudunun her yerinde morluklar vardı. O alçak herif kızın her yerinde sopa kırmış olmalı. Ağladığımı görmesinler diye apar topar dışarı çıktım."

Alastair'in gözleri düşüncelerinin ağırlığıyla daha da koyulaştı. Dudaklarını sımsıkı kapatmıştı. Zayden'in zalim bir adam olduğunu biliyordu ama prensese neden işkence etmişti?

"Sence bunu neden yaptı?" diye sordu yaşlı adama. Önlerinde satranç takımı duruyordu ama ikisi de elini sürmemişti. Yaşlı adamın adı Octavian'dı. Alastair küçük bir çocukken bile saraydaydı. Babasının, ondan öncesinde de büyükbabasının baş danışmanıydı. Tahta geçtiğinden beridir de Alastair'e danışmanlık yapıyordu. Bu iş için çok yaşlıydı. Konsil üyeleri daha genç birisinin kral danışmanı olmasının daha sağlıklı olacağını söylüyorlardı ama Alastair bir tek Octavian'a ve onun sağduyusuna güveniyordu.

"Kimbilir? Sadist bir adam olduğunu biliyorduk zaten. Büyük ihtimalle aldığı kararların yaratacağı sonuçlardan korkuyordu ve bunun acısını da prensesten çıkarıyordu."

"Fenrys buna nasıl göz yumabildi?"

"Ah, Fenrys'in baş düşmanı konsil başkanı olacak o Vincent. Kızına olanlardan haberi var mıydı bilmiyorum elbette. Abisinin durumunu sorduğuna göre prenses uzun zamandır ailesiyle haberleşmiyordu. Fenrys bunu sorgulayacak olsa da o Vincent denen adam ona engel olmuştur."

Arzovalı AmaraOn viuen les histories. Descobreix ara