Bölüm 28

1K 143 40
                                    

"Kraliçe, şehre girmiş majesteleri," diye mırıldandı yaveri kulağına. Alastair'in elindeki kalem donakaldı. Çevresinde habire konuşan, tartışan insanların uğultusu tüm odayı kaplamıştı. Şehrin ileri gelenleriyle, çiftçiler arasındaki sular durulmuyordu. Çiftçiler toprak kiralarının çok olduğundan yakınıyor, asilzadeler ise az hasat verilmesinden şikayet ediyordu. Durum şuydu ki, uzun süren savaş yüzünden devlet vergileri arttırmıştı. Asilzadeler de vergileri karşılamak için toprak kiralarını iki katına çıkarmış, zavallı çiftçiler hem kiralarla hem de vergilerle boğuşmak zorunda kalmışlardı. Üzerine tarlalarda çalışacak işçi eksikliği de yaşanıyordu.

Lord Theron'un büyük malikanesinin geniş toplantı odasında bir hengamedir kopuyordu. Alastair, haberi almadan önce hesap defterlerini kontrol ediyor ve soracağı bazı kısımları not alıyordu. Fakat Amara'nın malikaneden ayrılıp kente indiğini duyunca şaşkınlıkla donakalmıştı.

"Onu buraya getirin," diye emretti daha fazla düşünmeden. Ardından yanında oturan malikane sahibine dönerek, "Size müsaitliğinizi sormadım ama..." diye lafa başlamıştı ki Lord hızla, "Kraliçeyi ağırlamak büyük bir onurdur, majesteleri. Hazırlıklar için hemen hizmetçilere haber veriyorum. İzninizle." diyerek ayağa kalktı. Kralın önünde saygıyla eğildiği anda onun çıktığını görenlerin uğultusu biraz azalmıştı.

Alastair dalgın dalgın kalemini dudaklarına vurdu. Neden gelmişti? Onu orada yalnız bıraktığını biliyordu. Güya balayı için gelmişlerdi ama onun İlluya'ya geldiğini duyan çiftçilerin, ki aslında böyle bir bilgiyi edinmemeleri gerekiyordu, yoğun ısrarları sebebiyle şehre inmek zorunda kalmıştı. Lord Theon ona evinin kapılarını severek açmıştı. Zaria'nın amcasıydı ve yıllardır en güvendiği, sadık lordlarından birisiydi. İşlerinin bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemişti. Hesaplar çok karışık, çiftçiler sabırsız, soylular ise anlaşmaya yanaşmayacak kadar inatçıydı.

Bir de Zaria vardı... Normalde burada olmaması gerekiyordu ama Alastair'den birkaç gün önce amcasını ziyarete gelmişti. Onun geldiğini duyunca gitmek istemiş ancak ilerleyen hamileliğinden ötürü yolculuk onu çok yorduğu için henüz toparlanamadan bir daha yolculuk yapmamasını ikaz eden doktorların ısrarından dolayı kalmıştı. İlginç bir akşam yemeği olacaktı.

Aslında onları yan yana getirmek acımasızca bir davranıştı. Fakat Amara şehirde dolaşırken onun gelişinden habersizmiş gibi davranamaz, hiç bilmediği bir kentte tek başına dolaşmasına ve malikaneye yapayalnız dönmesine izin veremezdi. En başında buraya gelmemesi gerekiyordu.

Eliyle masaya vurdu ve gürültünün azalıp bitmesini bekledi. "Pekala beyler," dedi notlarını göstererek. "Önce buradan başlayalım. Birkaç sorum var." Çiftçilerin huysuzlandığını görünce, "Toprak vergilerini düşüreceğim, en kısa zamanda mecliste duyurup, onaylayacağım," diye ekledi.

Bu haber her iki taraf için de yatıştırıcı etki etmişti. Tabii toprak vergisinin düşürülmesi haberi bu sefer mecliste yeni bir tartışma çıkaracaktı, orası kesin. Bundan kaçış yoktu.

"Bugün bu işi halletmek istiyorum," dedi ters bir sesle. Kahrolası balayındayım çünkü diye geçirdi içinden.

Bu sırada kraliçenin geleceği haberi malikaneye yayıldığı anda bir koşturma başladı. Aynı saatlerde Zaria'nın annesi Leydi Naseria onaylamayan bir ifadeyle kocası ve kayınbiraderine bakıyordu.

"Bu yaptığınızla Zaria'yı ne kadar üzdüğünüzün farkında mısınız?" diye söylendi.

Lord Theon huysuz bir şekilde, "Onu ve piçini koruduğumuz için mi?" diye söylendi.

Bu tabirle Leydi Naseria'nın rengi soldu. Zaria'nın, kralın gayrimeşru çocuğunu doğurmasının sonucu bu olacaktı, elbette. Çocuğu kralın piçi, kendisi ise kralın eski aşığı olarak nitelendirilecekti. Kızının bu hallere düşmesi onun geleceği için düşündüğü şeyler değildi tabii ki. Ama elden gelen bir şey yoktu. Zaria da bunun bilincinde olmalıydı ki gün geçtikçe daha da sessizleşiyor, içine kapanıyor ve gözlerinin önünde sararıp soluyordu. Kayınbiraderi Theon bir hafta önce onları İlluya'ya davet etmiş ve şehrin havasının yeğenine iyi geleceğini umduğunu yazmıştı. Leydi Naseria'da kendisini şatosuna kapatmış kızının biraz temiz hava alması ve dış dünyayla bağlantı kurması için bu teklifi seve seve kabul etmişti. Fakat geldiklerinden üç gün sonra kralın şehre geldiği haberi yayılmış, haberi yayan da Lord Theon'un kuşlarıydı elbette, bunu fırsat bilen köylüler ve asilzadeler de kralla görüşmek için tabiri caizse lordun tepesine çökmüşlerdi. Kralın geldiğini haber alan Zaria hemen şatosuna dönmek istemişti ama kente gelmek için yaptığı yolculuk onu iyice bitap düşürdüğü için yeniden yollara düşmesinin sağlığına zarar vereceği söylendiğinde mecbur kalmıştı.

Arzovalı AmaraOù les histoires vivent. Découvrez maintenant