Bölüm 19

2K 142 21
                                    

Alastair'in dudakları yumuşak bir şekilde genç kızın dudaklarına değdiğinde Amara nefesini tutmuştu. Fakat bir şey olmadı. Alastair'in dudakları çok yavaş ve hafif bir şekilde sürtündü dudaklarına. Aniden geri çekildi.

Onun hızlı geri çekilişi genç kızın başını döndürmüştü. Gözlerini kırpıştırdı. Öyle ki yaşadığı şaşkınlığın boyutundan yanakları kızarmamıştı bile. Normalde pancar gibi olmalıydı. Fakat o şaşkın ve içinde belirsiz bir kırgınlık hissiyle, sıkıntıyla bir elini saçlarına geçiren Alastair'e bakıyordu.

Daha çok erken diye düşündü. Onun için çok erkendi. Kendisi için erken değil miydi peki? Peki ya iki hafta sonra evlendikleri zaman ne olacaktı? Bakışları dalgınlaştı. Muhtemelen Zayden'le olduğu gibi olacaktı. Sadece Alastair, Zayden gibi zorlamayacak, yapamadığından değil istemediği için uzak duracaktı. Bununla yaşayabilir miydi? İçini çekti. Burgonya'da cehennem gibi aylar geçirmişti. Bununla da pekala yaşayabilirdi.

Alastair ise ne diyeceğini bilemiyordu. Bu aptal bir fikirdi. Hatta çirkindi. Genç kıza yalnızca abisi hakkında öğrenmek istediklerini söylesin diye yanaşmıştı. Amara bunu bilse ne hissederdi?

Ortamdaki gerilim dayanılacak gibi geldi. Amara bir an önce gitmek istiyordu. "Ben..." diye mırıldandı. "Sabah erkek uyanmam gerekiyor. Şey için..."

"Tabii," diye fırladı yerinden Alastair. Kafası hala karışıktı. Son zamanlarda Amara'nın yanında çok hissettiği bir şey olmuştu bu. "Ben sana eşlik edeyim."

"Hiç gerek yok majesteleri."

Alastair kaşlarını çattı. Sanki söz konusu bile olamaz der gibiydi. Odadan dışarı çıkıp sarmal merdivenleri sessizlik içerisinde indiler. Bahçeye çıktıklarında ikisi de serin havayla rahat bir nefes almışlardı. Bir odada tek başlarına olmaları ısıyı yükseltmişti sanki.

Astronomi kulesi sarayın arka taraflarında kalan en uzun ve en uzak kulelerden birisiydi. İçeriye büyük sarmal merdivenleri çıkarak giriliyordu. Dış kapıysa muhafızlar tarafından kilitleniyordu. Birlikte saraya doğru yürürlerken Alastair'in aklına unuttuğu bir ayrıntı geldi.

"Emrine bir şövalye vermemiz lazım. Korunman için."

Amara bir an duraksadı. "Buna gerek var mı?"

Genç adamın yüzünde çok hoş çarpık bir gülümseme oluşmuştu. "Barışı bozmak isteyen birileri çıkabilir."

Genç kız ürperdiğini hissetti. Nedense aklına abisi gelmişti. Rowan çok fazla durmamış, nişandan bir gece sonra geri dönmüştü. Düğün için babasıyla birlikte yeniden gelecekti. Burası biraz şaibeliydi gerçi. Düğüne gelecek miydi? Gelmezse bundan ne çıkarmaları gerekirdi?

"Aklımda bir isim yok," dedi Alastair'in ondan cevap beklediğini fark ederek. "Zaten tanıdığım çok kişi olduğu da söylenemez." İçini çekti. Aklında iki hafta sonra yapılacak düğün vardı hala. Halkın tepkisinden çekiniyordu içten içe. Malum sarayın ona karşı tepkisi pek de hoş değildi. Leydilerinin ayağını kaydırıp yerine geçen yabancı ve üstelik düşman bir prensesti onlar için.

Amara öyle bir dalgınlığın içine düşmüştü ki saraya girdiklerini, odalarına çıkan merdivenleri tırmandıklarını hayal meyal fark etmişti. Kapıya geldiklerinde ikisi de kararsız bir şekilde durdu. Saat geç olduğu için koridorlar boştu ama prenses köşelerde fısıldaşıp onları izleyen gölgelerden haberdardı. Gerçi bu kendi sarayından da alışkın olduğu bir şeydi.

Onun düşünceli hali Alastair'in de gözünden kaçmamıştı. Amara'nın her şeyi gereğinden fazla dert ettiğinin farkındaydı. Üstelik bugün yaptığı şey de kendisini kötü hissetmesine neden olmuştu muhtemelen. Onu üzmek istemese de üzüyor olduğu gerçeği canını sıkmıştı. Genç kızın bir elini tutup dudaklarına götürdü.

Arzovalı AmaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin