Bölüm 14

13.8K 1.1K 251
                                    

🌸🌸 Bölüm tamamen sıfırdan yazıldı. Satır arası yorum yapmayı unutmayın:) 🌸🌸

ღKeyifli okumalarღ

"Bak koltuğun en ucunda oturan Ataman. Benim en büyük oğlum." Kader hanım omuzlarının az altıda duran saçlarını arkaya doğru savurup bana baktı gülerek. "30 yaşına geldi ama hala bekar."

Kendi oğlunu bana mı şikayet ediyordu? 

Neydim ben? Esra Erol falan mı?

"Poyraz abinle beraber şirketlerin başındalar. Hem yakışıklı." Duraksayıp maşallah çektikten sonra oğluna doğru tükürmüştü?

Tamammmmm. Buradaki kimse normal değildi. 

sanırım?

"Hem yakışıklı, hem boylu poslu ama beyefendi bir evlenemedi gitti. Bak onun yanındaki çocuk benim damadım." dedi büyük bir gururla. "Bakma çocuk dediğime. Ataman ile aynı yaşta o da 30 yaşında. Onun yanındaki de benim kızım." sesindeki şefkat duygusu yüzümde tebessüme sebep olmuştu. Babaanneme benzetmiştim bu yönünü. 

"Buket 27 yaşında ikizi de var." avluda gözlerini birkaç saniye gezdirmişti bunun üzerine. Sonra aradığı kişiyi bulmuş olacak ki yüzünde tekrar bir gülümseme oluşmuştu. "Bak şurada telefonla konuşanda Berkay. Buketin ikizi. O da bekar." Son cümleyi onaylamaz gözlerle oğluna bakarken hafif bir sitemle söylemişti. Lakin sitemi bile sesindeki sevgiyi bastıramamıştı. 

"Birde Can var en küçük oğlum. Az önce buralardaydı da yok şimdi. Büyük ihtimalle yukarıya Sarp'ın yanına çıktı." Yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana döndüğünde yüzümdeki hafif tebessüm onu mutlu etmişti. 

"Sarp Buket ile Caner'in oğlu. Benimde Torunum." Dünya üzerindeki en ulaşılamaz mertebeye sahip gibi göğsünü gere gere söylemişti bunu. hafif güler gibi nefeslenip başımı salladım. 

"Allah bağışlasın." dediğimde yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti. 

Biraz daha fazla gülemezdi bence. Maksimum bu kadar gülebilir bir insan.

"Sağ ol güzelim. Sana şimdi ailenin kalanını da anlatayım diyeceğim ama-" kısa bir es verdi. "Tch yok olmaz. Avluya ilk girdiğinde şuncağız kişi seni korkuttu gerisini öğrenme. Şimdilik bu kadarını sindir." Eliyle omzumu sıvazlarken sanki acı gerçekleri benden saklar gibi bir hali vardı.

Bir aile ne kadar kalabalık olabilirdi ki?

Abartıyordu???

Kesinlikle abartı bir tepkiydi. 

Başımı sorgulamadan sallayıp etrafta gözlerimi gezdirdim. 

Romeo neredeydi?

Geleli yaklaşık 10 dakika hatta belki daha fazla olmuştu ama benim oğlum ortalarda yoktu. Oturduğum yerde ayaklanıp konağın girişine doğru birkaç adım atmıştım ki Miraç beyin sesiyle durmak zorunda kaldım. 

"Amber nereye kızım?" Vücudumu yarım bir şekilde Miraç beye çevirdim. Miraç beyin yada Mine hanımın bana kızım demesi gerçekten beni rahatsız ediyor muydu? Evet. Kesinlikle durumdan rahatsızdım. Ancak onlara da bana kızım demeyin demek istemiyordum. 

"Romeo ortalarda yok." dedim tek düze bir sesle. Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Elini omzuma koyduğunda bakışlarım omzumdaki eline kaydı. Rahatsız olduğumu anlamış olacak ki kolunu usulca indirdi ve bana bahçeyi işaret etti. 

"Buralardadır gel beraber arayalım." Hayır demedim. Bilmediğim bir yerdeydim ve buraya aşina birinin yardımına hayır demezdim. 

"Pişman mısın?" Miraç beyin sorusuna cevap vermedim. Pişman olup olmadığımı bilmiyordum. Buna zaman ve yaşananlar karar verecekti. Ancak kesindi ki ne zaman olursa olsun aileme-Karahanlara- geri dönebilirdim.  

Amber Tomris - Gerçek aileWhere stories live. Discover now