Bölüm 25

5.3K 621 82
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♥️ 18 sayfa uzunluğunda bölüm yorum görmek istiyorum:)

"Ya şaka mısın!? üzerimde gücünü denemesene Abiiiiii!" Acı çeker gibi kendimi minderin üzerine bıraktım. Gibisi fazla direkt acılar içinde kıvranıyordum. Atlas abim kendini üzerimden attı. Hayvan bütün ağırlığını vermiş canımı çıkarmaya çalışmıştı resmen. Okuldan çıkmayı kabul eden aklıma sevgilerimi iletiyorum.

"Hadi hadi kalk. Sen iyice hamlamışsın. Eskiden böyle değildin sen." Eskiden dediğin 10 gün önce diye kudurmamak için zor tuttum kendimi. Öyle yorgundum ki başımı minderden kaldıracak veyahut çemkirecek gücü kendimde bulamadım. 

"Atlas abi girişe bakabilir misin?" salondaki genç hocalardan biri abime seslendiğinde başımı hafif kaldırıp baktım. İki saniye göz göze geldik. İkimizde anlaşmış gibi birbirimizden gözlerimizi çektik. Mindere başımı bıraktığımda gerçekten yorgunluktan uyuya kalacak gibiydim. Abim bir noktada haklıydı. Hamlamamıştım ama vücudum 10 günde bir nebzede olsa yorgunluğa alışmıştı.  Atlas abim salon hocasını -adını da üç beş gelişimize kalmaz öğrenirim- onaylayıp girişe doğru ilerlemeye başladı. Bir kaç dakika o halde kaldım uyumak üzereydim ki babamın adımı seslenmesiyle uyku halinden biraz sıyrıldım. 

"Hm?" mırıltı halinde çıkan sesime karşılık babamın sinirli sesi kulaklarıma doldu. 

"Babacım?" Kurtarıcımın sesini sizde duyuyor musunuz???

"Babacım, kurtar beni o geniş çaplı haritadan." salonun yüksek sesli müziği bile babamın kahkahasını bastıramamıştı. Gülmesini bastıramasa da bana doğru birkaç adım atıp pelte kıvamında yerde uzanan bedenimi kolları arasına almıştı. 

"Kıyamam güzelime." alnıma yapışan bebek saçlarımı eliyle geriye tarayıp alnımı öptü. "Atlas Amber'in ceketini ver oğlum sırtı terli dışarısı esiyor." 

꧁꧂

Atlas abimle birlikte kaldığımız evin bahçesindeki açık otoparka girdiğimizde bahçede Alparslan abim ile birlikte Oğuz ve onların yüzünü gördüğü ama benim sırtını gördüğüm bir adam bahçe takımlarında oturuyordu. 

"En büyük mü?" Benim kısık gözlerle baktığım kişiye babamda baktığında bir iki saniye adama bakmış sonra onaylamıştı. "Tanıştınız mı?" 

"Cıks." dilini damağına vurup olumsuzca başını iki yana salladı. "Ama tanıyorum. Meslektaşım sayılır, hukuk mevzunu. Staj yaptığı dönemde adını duymuştum oldukça başarılıydı adını çokça duyurdu ama bildiğim kadarıyla mevzun olduktan sonra şirketlerinde çalışmaya başladı."

"Stajında piyasa yapıp birde mesleği mi bıraktı?" hayret eder sesime karşı başını salladı. "Psikolojik sorunları olmalı." Kaşlarımı havaya kaldırıp onaylamazca başımı iki yana salladım. 

"Boksa devam etmeyeceksin, neden bu kadar başarılı olmaya çalışıyorsun?" babamın alayvari bir şekilde konuşmasıyla omuz silktim. 

"Ben yaptığım her şeyde en iyisi olmaya çalışıyorum. Okulda bölüm birincisiyim. Binicilik yaptığım dönem boyunca hep birinciydim. Yüzücülük hobim ama onu da spora çevirsem onda da birinci olmak için elimden geleni yaparım. Kazanmak benim hobim." Yok lan ne egoistliği... 

Babam cevap veremeden bize doğru gelen abim camımı tıklattığında gülüp camımı indirdim. 

"Buyrun?" 

"Amber hanım arabadan inmeyi düşünür müsünüz?" 

"Hayır." Gülerek verdiğim cevaba gözlerini devirdi. Arabanın kapısını açıp tek hamlede beni kucakladığında gülerek bacaklarımı beline doladım. 

Amber Tomris - Gerçek aileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin