Bölüm 20

9K 871 158
                                    

Millet ben kitapta Yorum göremiyorum. Tadımız kaçmasın. O güzel parmaklarınız klavyede dolaşsın azıcık ;)  oy vermeyi de unutmayınız. 

Amber Tomris Karahan

"Oğuz uyuma!" sağımda oturan Oğuz'u dirseğimle dürtüp ortayı işaret ettim. Gözlerini kısıp kötü kötü baktı. Elinde kalan iki karttan birini çekip atarken içten içe ya Papaz ya Sinek onlu diye düşünüyordum. Kartı çevirdiğinde Papaz olduğunu görünce gülümsedim. Elimde Papaz ve Maça sekizli kalmıştı. 

Papazı atıp iki turdur biriken kartları aldığımda Alparslan abim gür bir kahkaha atmıştı. Oğuz şaşkın şaşkın bakarken babam kaşlarını kaldırmış hayretler içerisindeydi. Eh tabi babam ile en son masaya oturduğumuzda tek oynayabildiğim blackjack'di oysa şimdi kart sayabilecek kadar iyi pişti oynuyordum. Şaşırmakta son derece haklıydı sonuçta geçen yıl gördüğü her karta bu kaç puan diye soran kızının yerinde şuan kumarbaz bir kraliçe oturuyordu. 

"Amber?" babamın hayret dolu sesine karşı elimde olmadan kıkırdadım. Sevimli olduğunu düşündüğüm bir tebessüm ile kaşlarımla babama ortayı işaret ettiğimde rastgele bir kart attı. "Babacım seni bu derece kumarbaz yapan kişinin adını vermek ister misin?" Halamı satamam baba Sorry! 

"El alışkanlığı babacım. Oynaya oynaya alıştım iyice." dedim yarı dürüst yarı yalancıydım. Dengeyi sevdiğimi söylemiş miydim? 

"El alışkanlığı?" dedi sorar gibi sonrada güldü "Düzenli emek sarf edilmiş resmen. Kırk yıllık kumarbaz gibisin oyunun başından beri pişti üzerine pişti yapıyorsun." bu dediğine de güldüm. Hafifçe omuz silkip elimdeki son kart olan Maça sekizliyi de attım. Babam ve Alparslan abim de elindeki kartları atınca son kez destede kalan kartları dağıttım. 

"Şuna bak ne kadar rahat dağıtıyor kağıtları." Bu seferki atak Oğuz'dandı. Güldüm.

"Abartmasanız mı? Dörder kart işte." Alparslan abim artık gülmekten nefes alamazken ellerini geriye atıp başını havaya kaldırdı. Nefes al abi kızardın bozardın patlıcan şimdi. 

"Alparslan nefes al oğlum." dedi babam ayağa kalkarken. Mutfağa gidip abime su katıp içirdi. Bende bu sırada kalkıp salonun balkon kapısını açmıştım. Az içeri hava girsin. 

"İyi misin?" Oğuz'un abime dikkatle bakıp sorduğu soru gülümsememi sağladı. Bu ikisinin daha önceden tanıştığına artık emindim. İlk defa karşı karşıya adam gibi geliyorlardı ama normalin dışında bir samimiyetleri vardı. 

"İyiyim iyi." dedi abim hala hafif gülerken. O sırada çalan telefonlar hepimiz birbirimize baktık. Herkes telefonunu yoklayınca çalan telefonun Oğuz'a ait olduğunu bulduk. Oğuz bir dakika işareti yapıp kalkıp az önce açtığım balkon kapısından bahçeye çıkıp telefonla konuşmaya başlarken elime pişti yaptığım kartları alıp hesaplamaya başladım. 

"Boşuna hesaplama babacım. Biz ne kazandık ki ne olsun elimizde." babama bakıp güldüm. 

"Baba acaba kumarhanede mi oynasam ben? Kazanırsam kısa yoldan köşeyi dönerim?" Babam delici şekilde bakmaya başlarken abim sehpanın altına koyduğumuz şekerlikten bir şekeri kafama fırlattı. 

"Bir yemediğimiz bok o kaldı zaten." dediğinde güldüm. Neyse bu hayalimi Pınar halamla paylaşsam daha iyiydi. Sonuç olarak benim kumar hocam oydu. 

"Benim gitmem gerekiyor." dedi yanımıza geri gelen Oğuz. "Her şey için çok teşekkür ederim. Gerçekten çok eğlendim." Bana dönüp gülümsedi "Teşekkür ederim." dedi elini çekingence saçıma uzattığında geri çekilmedim. O da bundan cesaret alıp elini saçlarıma uzattı. Aynı Mardin'deyken yaptığı gibi karıştırdı. Tam geri çekilecekken Abim onu durdurdu. 

Amber Tomris - Gerçek aileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin