Bölüm 26

5.3K 706 368
                                    

Sizi 4361 kelimeyle bölüme doyuruyorum. Sizde beni Oy ve Yorumlarınızla doyurun yoksa bölüme hasret bırakırım sizi. Öpüyorum 😘

Bölüm şarkısı: Sezan Aksu - Son bakış

Keyifli okumalar 🍀

Salonda kopan coşkunun arasında zar zor duyulan görevlinin sesiyle Amber keyifle güldü. Saniyeler önce nakavt olan ve şuan sağlık ekibi tarafından müdahale edilen rakibine baktı. Maç sonu her rakibiyle mutlaka sarılır öyle ayrılırdı ama şuan bu pek mümkün değildi anlaşılan. 

Rakibinin antrenörünün yanında gördüğü Atlas abisiyle gülümsemesi büyüdü. Amber gidemese de Atlas onun yerine gidip rakip takımla konuşuyordu. 

20.33

Amber gözlerini rakip takım kısmından çekip tribünün en önüne çevirdi. Yan yana durmuş ayakta onu alkışlayan üçlüyle kahkaha attı. Aslında attığı kahkaha Oğuz'un yüz ifadesineydi. Raunt aralarında ne zaman göz göze gelseler Amber kendini gülmekten alıkoyamamıştı. 

Hakemin hala bırakmadığı havadaki elini salladı Amber. Hakem elini bıraktığında rahat bir nefes alıp ringin kenarına doğru yürürken bir ses duyuldu. 

Hayır iki ses. İki el silah sesi. 

Fatih Karahan'ı can evinden vuran, Alparslan Karahan'ın nefesini kesen, Atlas Yıldırım'ın neşesini gülüşünü alan iki el silah sesi. 

Oğuz Karaman'ı belki de yeniden ve bu sefer kimsenin onu çekip çıkaramayacağı karanlığa mahkum edecekti o iki kurşunun biri Amber'in göğsüne, diğeri karnına isabet etti.

*12 saat önce 08.33*

"Geç kaldın Amber." Atlas gülerek yan koltuktaki kardeşine baktı. Amber kafeye uğrayıp kahve alma fikrini öne sürünce Atlas hayır diyememişti. Sonuç olarak Amber derse geç kalmıştı. Ders başlayalı 3 dakika olmuştu ve onlar kafeden yeni çıkıyordu. Okula hala 10 dakikalık bir mesafeleri vardı. 

"Olsun." dedi Amber rahatça koltuğa yayılırken. Kahvesine kavuşmuş olmanın mutluluğu içindeydi. Geç kalmış olması pekte umurunda değildi yani. "İyi yanından bak en azından kahvemiz var. Olmayadabilirdi." 

Atlas arabayı çalıştırırken yüksek sesli bir kahkaha attı. Amber'in bu sülalem rahat hallerine hayrandı. Nasıl bu kadar umursamaz olabilirdi ki? 

"Dayım sorarsa trafik vardı bizde boş yol diye yolu uzattık dersin." 

"O iş bende." Amber kahvesinden büyük bir yudum daha aldı. Hazır abisi öderken iki kahve birden almıştı. Hem küçük boy filtresi hem de büyük boy americanosu vardı. MUTLUYDU. Daha ne olsundu canım. 

"Öğle yemeğini ne yapayım?" 

Amber'in sorduğu soruyla Atlas nefesini sıkıntıyla verdi. "Sana bunu demek hiç hoşuma gitmiyor ama kilon tam sınırda. öğleyin bu sefer çorba ile geçiştir abim. Çok su da içmemeye çalış." 

"Okeyyyy." Amber'in gülen yüzüne garip garip baktı Atlas. 

"Hayırdır kızım? Yani Allah neşeni bozmasın da, sabah sabah nereden geliyor bu mutluluk?" Gülerek omuz silkti Amber. 

"Sebep yok hocam, sabah sağımdan kalktım." 

"Yatağını sol tarafa dayayayım bari." Atlas gülerek başını salladı. Kesinlikle Amber'in yatağının sol tarafını duvara dayamalıydı. Gülerek bir süre daha sohbet ettiler. Atlas arabayı durduğunda Amber ofladı. Az önce gülen kızın asılan yüzüne bu sefer anlam veremedi Atlas. 

Amber Tomris - Gerçek aileWhere stories live. Discover now