Bölüm 15

15.1K 1.2K 240
                                    

!Bölüm sıfırdan yazılmıştır! Oturdum gecenin şu saati size bölüm yazıyorum... Kıymetimi bilin lan

🌸🌸 Satır arası yorum yapmayı unutmayın :)🌸🌸

ღKeyifli okumalarღ

Odadan çıktığımda Romeo'nun da odadan çıkmasıyla kapıyı kapatmıştım. 2 katlı konağın birinci katındaydı kaldığım oda. Merdivenleri inerken bir yandan da avluya kurulmuş olan uzun masadaydı gözlerim. Dün akşamki masadan daha büyüktü bu seferki. 

Çok değil fazladan 4 sandalye daha vardı. Merdivenlerin sonuna yaklaştıkça merdivenlere ters kalan kısımda dün akşam gördüğüm oturma yerinden gelen sesleri duymuştum. Merdivenler bittiğinde birkaç saniye Romeo'nun da yanıma gelmesini beklemiştim. Yanıma geldikten sonra sesin geldiği yöne gitmek yerine bahçenin ağaçlık olan kısmına ilerlemişti. İşini bitirip yanıma geleceğini bildiğim için bende oturma alanına ilerledim. 

"Asil ne zaman dönecek abi?" Miraç beyin sesi ilk duyduğum net cümle olmuştu. 

"Birkaç haftaya dönücekmiş. Sergi biteli birkaç gün oldu zaten gezme fırsatını kaçırmaz bilmiyor musun yeğenini?" Duyduğum yabancı erkek sesiyle kaşlarım havalanmıştı. Demek ki masaya eklenen sandalyeler bu yüzdendi.

Miraç beyin ağabeyi gelmişti. 

Görüş açılarına girdiğimde yüzüm çoktan ifadesizliğe bürünmüştü. Karşılıklı duran üçlü koltuklardan birinde Miraç bey ve Ulu, diğerinde tanımadığım iki erkek oturuyordu. Miraç bey ve Ulu'ya hitaben 'Günaydın' dediğimde Miraç bey gülümseyip karşılık vermişti. Ulu gözlerini bana çevirmiş sadece başıyla selam vermekle yetinmişti. 

Kimsenin yanına oturmayıp doğrudan Miraç beyin ağabeyi olduğunu tahmin ettiğim adamın yanına ilerlemiştim. Yanına geldiğimi görmüş ayağa kalkmıştı. Büyük ihtimalle el sıkışmak için uzattığı elini öpüp alnıma koyduğumda babacan bir ifadeyle gülümseyip omzumu sıvazladı. 

"Hoş geldin yeğenim. Polat amcan ben." başımı ağırca salladım. 

"Amber Tomris Karahan. Tanıştığımıza memnun oldum." Kalktığı koltuğa geri otururken yanında oturan adamı hafif(!) itelemiş yanına pat pat yapmıştı. Yanına oturmakta sakınca görmemiş oturmuştum. 

"Aynı Poyraz." Polat beyin ağzından dökülen cümle artık o kadar klasikti ki garipseyesim gelmiyordu. Ama garipti işte!

Daha bir kere bile görmediğim, adı dışında hiçbir şey bilmediğim bir adamın klonu olduğumu iddia ediyordu herkes. 

En acilinden benim bu Poyraz denen en büyük biyolojik ağabey ile tanışmam gerekti. 

"Neden beni herkes ona benzetiyor? Dış görünüşlerimiz o kadar çok mu benziyor?" kendime engel olamayıp sorduğum soruyla Polat bey onaylamaz bir şekilde başını iki yana salladı. 

"Çok benzemiyorsunuz. Direkt Poyraz'ın aynısısın." dediği şeye güldü ve devam etti "Ayrıca kişilikleriniz de şimdiden anladığım kadarıyla aynı." dediğinde kaşlarım şekillenmişti. 

"Anlamadım?" İşaret parmağıyla yüzümü gösterdi. 

"O da sert duruşlu, ayrıca senin yerinde Poyraz olsa o da soy adını senin gibi özellikle vurgulardı." dedi kendimi tanıtırken soy adımı eklememi kastederek. Verecek cevabım yoktu. Beni garip andan kurtaran da Romeo'nun kapıdan girmesiydi. Odada direkt olarak yanıma geldiğinde bacaklarımı onun için biraz aralamıştım. Bacaklarım arasında yerini aldığında tüm asaleti ile dik bir şekilde oturmuştu. Elim başını bulurken hafif bir tebessüm vardı yüzümde. 

Amber Tomris - Gerçek aileWhere stories live. Discover now