Bölüm 24

8.1K 722 164
                                    

*Geçmiş*

"Poyraz."

"Poyraz."  Mine Karaman kucağındaki kızını odanın içerisinde bir sağa bir sola götürüp susturmaya çalışırken Büyük oğluna seslendi.

İkizleri emzirmesi gerekiyordu. Egemen'i güç bela emzirmişti ama Defne'yi emziremiyordu.

"Poyraz!" Ağlamaları dinmeyen ikizler Mine'nin yüksek sesiyle daha da fazla ağlamaya başladığında Mine de ağlamak üzereydi.

Hızla açılan kapıyla ateş saçan gözlerle Poyraz'a baktı.

"Kaç kere seslendim sana!" Poyraz annesine göz ucuyla bile bakmadı. Beşikte yatan ve ağlamaktan kızarmış kardeşini kucakladı hızla.

İkizler doğalı yedi ay olmuştu. Yedi aydır gün aşırı yaşıyordu zaten bunu.

Bir eliyle Egemen'in boynuna bir eliyle beline destek verip kardeşini kucağına aldı. beşiğin yanındaki raftan Egemen'e ait olan su biberonunu alıp annesinin laflarına kulak yıkayıp odadan çıktı.

Yine yapmıştı işte. Defne onun kızı olmadığı halde Defne'yle ilgilenirken Egemen'i göz ardı etmişti.

"Egemen. Egemen bak." Poyraz odasının kapısını açarken kapıya tıklatıp ses çıkararak Egemen'in dikkatini çekmeye çalıştı. Biraz daha ağlarsa bir şey olacak diye korkuyordu. Ağlamaktan yüzü, boynu kızarmıştı.

Odaya girdiği gibi masasının üzerinde duran çıngırağı alıp sallamaya başladı. Çok geçmeden sesi kesilen kardeşiyle rahat bir nefes aldı.

🎬

*Geçmiş*

"Anneeee bununla yap bununla." Defne eline aldığı kurabiye kalıbını Mine'ye uzattı.

Mine gülümseyerek küçük kızının elindeki kurdele şeklindeki kurabiye kalıbını alıp açtığı kurabiye hamurunun üzerine bastırdı. Oysa zaten önceki tepside Defne'nin seçtiği kalıpla kurabiye yapmıştı. Bu tepside Egemen'in istediği ayıcık kalıbıyla kurabiyeler yapacaktı.

Egemen dudaklarını büzüp sesizce oturmaya başladı. İstedi ki annesi ona küstüğünü görsün. İstedi ki Defne'ye yaptığı gibi ona da kurabiye yapsın.

Küçücük aklıyla sabırla oturup beklese de annesi onu fark etmedi. Ta ki kurabiyeleri tepsiye koyup fırına verene dek.

"Egemen." Mine şaşkınlıkla bar sandalyesinde oturan küçük oğluna baktı. Onun da burada olduğunu unutmuştu. Sahi ya kurabiye yaparken sende gel demişti değil mi.

Tezgahın üzerinde duran ayıcıklı kurabiye kalıbına baktı. Sonra da fırına attığı ikinci tepsiye. Unutmuştu. Başını çevirip tekrar oğluna baktı. Küçük ellerini kucağında birleştirmiş hatırlanmayı bekliyordu.

"Annecim" demesiyle Egemen'in sandalyeden inmeye çalışması bir olmuştu.

Küçük çocuk annesinin ne diyeceğini biliyordu çünkü.

'Bir dahakine senin istediklerinden yapalım olur mu?' diyecekti. Hep öyle derdi ama hiç yapmazdı.

Egemen küçük boyuyla annesi ona yetişemeden sandalyeden aşağı indi. Yaptığı tehlikeliydi düşse başını vursa ne olurdu!? Hızla koşa koşa mutfaktan çıkıp merdivenleri çıkmaya başladı. Üçüncü kata çıkıp abisinin odasına girdi. Yatakta yüz aşağı uyuyan abisinin yanına yatağa çıktı.

Poyraz hissettiği sarsılmayla başını kaldırdığında yatağa çıkmaya çalışan kardeşini gördü. Büzülmüş dudaklarına bakıp iç çekti. Yine bir şey olmuş annesi kardeşinin kalbini kırmıştı.

"Abim." Egemen abisinin sesini duyup duraksadı. Başını kaldırıp abisine baktı. Kollarını kaldırdı. İstedi ki onu yanına alsın.

Poyraz kardeşinin istediğini yapıp onu yanına çekti. Pikeyi kaldırıp Egemen'in de üzerine örttü. Sağına doğru yatıp sol koluyla Egemen'e sarıldı.

"Kim üzdü seni abim?" Sol eliyle Egemen'i kendine daha çok çekti. "Yağız mı üzdü? Arabalarıyla oynatmadı mı?" Yağız'ın böyle bir şey yapamayacağını bildiği halde sordu. Yine ve yine annesinin yaptığı bir şeyi duymak istemedi içten içe.

Egemen onaylamaz mırıltılar çıkardı. Yağız abisini daha görmemişti bile.

"İkizler salıncaktan inmedi mı?" Babalarının bahçeye kurduğu hamak bu aralar evin en çok kullanılan eşyasıydı. Büyük ikizler bütün günlerini onun üzerinde geçiriyordu. Ama biliyordu ki Egemen hamakta sallanmak istese ikizler Egemen'i yanlarına alırdı.

Egemen yine aynı cevabı verdiğinde Poyraz yutkundu. Oğuz iki üç gündür babaannelerinin yanında büyük konaktaydı. Acaba onu mu özlemişti.

Son çare "Oğuz'u mu özledin? Gideriz abim." dese de Egemen'in cevabı değişmedi. Abisini özlemişti ama ona üzülmemişti.

"Anneme mı küstün?" Kısık sesle sorduğu soruya Egemen cevap vermedi. Poyraz gözlerini kapatıp nefeslendi. Ne zaman son bulacaktı bu?

5 yıl.

5 koca yıldır annesi kardeşinin kalbini kırıyordu.

Poyraz ne olduğunu soramadan da Egemen ağlamaya başlamıştı zaten.

Egemen ağladı, Poyraz sarıldı.

Egemen ağladı Poyraz teselli etti.

En sonunda Egemen ne olduğunu anlattığında Poyraz boğazına oturan yumruya inat koca bir kahkaha attı.

"İstediğin kurabiye olsun be abim." Egemen'in ıslak yanaklarını sildi. Yüzünde eğreti duran sahte tebessümü silmedi. "Ben yaparım sana ayıcıklı kurabiye. Hem başka kalıplar da seçersin. Onları da yaparım."

Yaptı. O gün iki tepsi kurabiye için saatlerce mutfakta uğraşması gerekse de Egemen'in seçtiği kalıpların hepsiyle kurabiyeler yaptı.

Poyraz mutfakta kurabiye yaparken Defne onun odasına girip proje ödevi için yaptığı evi bebeklerine ev yaptı.

Saatler sonra Poyraz maketinin yerinde olmadığını fark ettiğinde herşey için çok geçti. Maketi çoktan parçalara ayrılmıştı.

Annesine gidip olanı biteni anlatsa da Mine'nin cevabı Poyraz'ı şaşırtmadı.

"Daha düzgün kaldırsaydın ödevini Poyraz. Ne var yani? Çocuk o. Merak etmiş bakayım derken kırılmış. Ne yapayım maketin kırıldıysa? Defneyi mı azarlayayım?"


Evet :) bu bölüm sizi ne kadar tatmin eder bilmiyorum. Lakin size geçmişten bir parça atmak istedim.

Poyraz'ın Mine'yi neden hayatından çıkardığını anlayın istedim.

O dönem en aklı başında, büyüdüğünde olanı biteni hatırlayacak olan Poyraz ve Oğuz vardı.

Neyse neyse siz üç aşağı beş yukarı anladınız mevzuyu.

Ben gidiyorum. Yarın MSÜ'ye girecek herkese başarılar. Bende giricem :) sırf kafam dağılsın diye attım bunu. Sizin de kafanız dağılsın.

Hadi öpüyorum.

Amber Tomris - Gerçek aileWhere stories live. Discover now