8'🩸

1.2K 44 13
                                    

"Bahar ne olsun istiyorsun?"

Bir adım geri çıkarak bıkkın bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Ben bir şey olsun istemiyorum. Asıl siz ne olsun istiyorsunuz Çağan bey? İkimiz de bir seçim yaptık ve hayatlarımıza bakıyoruz öyle değil mi? Siz evlilik yolundasınız ben ise iş hayatıma atıldım. Kendi yollarımıza ayrılmamıza rağmen siz yolunuzdan sapıp benim yoluma taşmaya çalışıyorsunuz."

"Ne?" dedi şaşkın bir ifadeyle.

"Hiç şaşırmış gibi yapmayın. İstanbul'a döneli iki gün oldu ve ablamların amacını ikimiz de biliyoruz. Onları engellemek için birbirimizden elimizden geldiği kadar uzak durmamız gerekirken dibinizde olmamı bekliyorsunuz. Bu şekilde hiçbir şey elde edemeyiz."

"Ciddi misin? Gerçekten seni sürekli görmek istediğimi mi sanıyorsun Bahar? Bütün konuşmalardan bunu mu çıkardın?"

"Evet-"

Eliyle durmamı işaret ettiğinde sözüm kesilmişti. Benden biraz daha uzaklaşarak ellerini ceplerine yerleştirmiş ve gözlerimin içine çatık kaşlarıyla bakmaya devam etmişti.

"Dünya senin etrafında mı dönüyor sanıyorsun? Eğer öyle sanıyorsan hayal dünyandan uyanmanı söylemek isterim. Sen sadece yeni mühendis değilsin, acemisin ve en önemlisi de yengemin kardeşisin. Eğer sana bir zarar gelirse sorumlusu ben olurum. Sen burada sadece kendin için çalışmıyorsun. Benim sorumluluğum altında da çalışıyorsun."

Sessizce konuşmasının bitmesini beklerken bedenimi bir kez daha baştan aşağıya süzmüştü.

"Eğer bu şekilde giyinip gelmeye devam edersen burada çalışan adamlar sana sulanırlar ve ben hepsini tek tek kendi ellerimle öldürürüm. Bunun olmasını istiyorsan buyur giyin."

İşaret parmağını üzerime doğru yönlendirmiş ve sözlerine devam etmişti.

"Sen herhangi bir şirket sekreteri değilsin Bahar. Ayrıca nedir bu havalar? Hala seni sevdiğimi ya da senden vazgeçemediğimi mi düşünüyorsun? Sana bunu düşündüren nedir?"

Elini göğsünün üzerinde tutarak parmağında ki yüzüğü işaret etmişti.

"Ben nişanlıyım ve nişanlımı seviyorum. Geçmiş geride kaldı ve geçmişi düşünerek hayal dünyasında yaşamaya devam etme. Senin bu şımarık kız tavırlarını çekemem."

"Şımarık mı?" dedim kısık sesle.

Şımarık olduğumu mu düşünüyordu? Bu çok ağırdı fazla ağırdı kaldıramazdım.

"Evet şımarık, belli ki ailen tarafından fazla şımartılmışsın ve kendini vazgeçilmez sanıyorsun-"

"Ben babamın öldüğü gün çok güzel büyüdüm Çağan. O yüzden ne kendimi şımarık sanıyorum ne de dünyanın etrafımda döndüğünü düşünüyorum merak etme."

Gözlerimin hafif dolduğunu hissetsem de göz temasımı kesmemiştim. Çağan ne kadar kırıldığımı fark ettiğinde çatık kaşlarını hafif düzeltmişti. O sırada kapı açılmış ve elinde tepsi ile Çisem odaya girmişti.

Bizi karşı karşıya gördüğünde sinirle kaşlarını çatmıştı.

"Sen şu kahveyi üç yap."

Arkasından Aras girmiş ve bizi gördüğünde olduğu yerde durmuştu. Nefes alış verişim hızlanmıştı ve daha fazla Çağan'a bakmayı bırakıp Aras'a dönmüştüm.

"Aras gidebilir miyiz?"

Çaresiz ses tonumu duyduğu anda bakışlarını Çağan'a çevirmişti.

"Hayır gidemezsiniz, hepiniz çıkın odadan."

GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)Where stories live. Discover now