56'🩸

775 44 10
                                    

Sevdiğim adamın kollarında uyurken babamı görmeyi o kadar çok istemiştim ki, ama girmemişti. Çağan vurulduktan sonra görmüştüm ve bana çok kızgındı. Belki de hala kızgın olduğu için rüyalarıma girmiyordu. Ailemin gönlünü almak ve af dilemek için gittiğim zaman belki babamda beni affederdi.

Gözlerimi yavaşça aralayıp kolları arasında uyuduğum adama baktım. Eli hala saçlarımdaydı ama artık okşamıyordu. Çünkü uyuyakalmıştı, yavaşça başımı kaldırıp onu rahatsız etmeden yanında oturur pozisyona geldim.

Önce ailem demiştim, lakin o bunu bilmeden engel olmuştu. Önce aşkından kahrolduğum adamı iyileştirmem gerekiyordu.

Daha sonra aileme gidecek ve af dileyecektim. Uyurken bile kaşları çatık duran adama tebessüm ederek baktım. O kadar yorgun düşmüştü ki ufak bir çıta uyanırken yanından kalktığımı fark etmemişti.

Usulca yanından kalkıp ses çıkarmadan eve baktım. Bu evin her yerinde Kutlu ile anılarım vardı. En basit örneği şu an Çağan'ın yattığı yerde Kutlu uzanır televizyon izlerdi.

Evin içerisi karanlık olduğu için yavaş ve emin adımlar atarak merdivenlere doğru ilerledim. Usul usul merdivenleri çıkarak üst kata geldiğimde koridorun ışığını açıp önüme baktım.

Üst katta banyo ile birlikte dört tane oda vardı. Koridorun sonunda ki tam karşımda duran kapıya baktım.

En son oraya Kutlu ile birlikte girmiştim. Adımlarımı oraya doğru yöneltip kapının önünde durdum. Bu bir sene boyunca yalnızca Kutlu'nun krizleri ve emrivakileri yoktu. Eğlenceli zamanlarımız da geçmişti. Birbirimize aile olmuştuk.

Kapıyı yavaşça aralayıp odanın ışığını açtığımda spor aletleri karşımda dizilmişti.

"Ne kadar narinsin ya! En hafif ağırlığı bile kaldıramıyorsun."

Kaşlarımı çatarak Kutlu'ya baktım. Benimle alay ediyordu. Ben spor kızı değildim ve sırf onu kırmamak için şu an ağırlık kaldırmaya çalışıyordum.

"Çok gıcıksın! Ben spor yapamam Kutlu biliyorsun. Herkes kendi görevini yapsa ne olur? Mesela sen bu ağırlıkları kaldırsan bende resmimi çizmeye devam etsem."

İsyanım hoşuna gitmiş olmalı ki küçük bir kahkaha atarak başıyla beni onayladı.

"Barbie bebek seni."

Kendime engel olamayıp kaslı koluna vurdum.

"Sensin o!"

Hiç beklemediğim bir anda omzuna vurduğum elimi tutup bedenimi omzuna almıştı.

"Ne dedin tekrar et bakayım?"

"Ya Kutlu! Bırak! Ay!"

Sırtına vurmamdan zevk alıyormuş gibi odanın içerisinde kahkahalarla beni gezdiriyordu.

"Barbie bebek ha?"

"Ay! Ay dur! Düşeceğim!"

Yerde duran ağırlıklarda parmak uçlarımı gezdirirken gülümsedim. Anılarım gözlerimde canlanmıştı. Bakışlarımı köşede ki resim tabloma çevirdim.

Mutlu bir aile tablosu çiziyordum. Ama yarım kalmıştı. Tabloya doğru gidip yarım kalan resmimde parmaklarımı gezdirdim. Profesyonel değildim ama güzel çiziyordum.

O zamanlarımızdan bu zamanlara geldiğimizi düşündükçe kahroluyordum. Omzunda gezdirip beni kahkahalara boğan adam şimdi akıl hastanesinde bana düşman olmuş hatta yüzümü bile görmek istemiyordu.

GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon