79'🩸

465 36 3
                                    

"Yanlış yola girdin." dedim ona dönerek.

Sohbet ederek eve doğru giderken Çağan yoldan sapmıştı. Sakindi ama ciddiydi de.

"Yarın ki kahvaltı için Alev'lere haber vermeyecek miyiz?"

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. Eniştem ile eskisi gibi sık sık görüşmüyorlardı. Ama şu an onlara gidiyorduk.

"Telefonla haber veririm sanıyordum."

Sırıtmıştı, ama keyfiye değil dalga geçer gibi.

"Yüz yüze konuşmak daha iyi, hem olanları ablanla konuşursunuz."

"O sırada sen ne yapacaksın?"

"Bilmem dışarda eskiden birlikte çalıştığım insanlarla sohbet ederim."

Cevap vermeden gülümseyerek önüme döndüm. Her ne kadar gururuna yediremese de eniştemle bu haberi paylaşmak istiyordu. Her şey yavaş yavaş yerine oturuyordu.

Ailemin bu kadar hızlı affedeceğini düşünmesem de olmuştu işte, hala işin şokundaydım. Annem ilk geldiğimde yüzüme bakmazken şimdi Çağan'ı benim için dövmüştü. Yarın asıl ait olduğum eve dönecek ve bir hafta sonra sevdiğim adam beni istemeye gelecekti. Ablamlar annemlerle barışacak ve mutlu bir aile olacaktık.

Bunların olacağını hayal bile edemezken gerçeğini yaşıyordum. Bu... İnanılmazdı.

"Ne düşünüyorsun öyle?"

Omuz silktim.

"Hiç."

"Sevdalandığım kadını o kadar iyi tanıyorum ki şu an olanları hayal bile edemezken yaşadığı için mutlu olduğunu düşündüğünü tahmin edebiliyorum."

Gülerek ona döndüm. Evet gerçekten de beni tanıyordu. Dizimin üzerinde ki elimi tutup öpmüş ve elimi bırakmadan arabayı kullanmaya devam etmişti.

"Saat geç olmadı mı? Ya uyudularsa?"

"Koray Şan mı? Onun uyuduğu zamanları bu yaşıma kadar çok nadir görmüşümdür."

"Peki ya ablam?"

"Telefon icat etmişler değil mi prenses?"

Tuttuğu elimi çekip gülerek telefonumu çıkardım.

Ablam aranıyor...

'Bahar?'

"Abla uyudunuz mu?"

'Hayır da sen iyi misin?'

"İyiyim abla hemde o kadar iyiyim ki." dedim neşeli ama bir o kadar da yorgun sesimle.

'Oh şükür, o zaman aile buluşmanız güzel geçti.'

"Bunu gelince konuşalım mı?"

'Ne? Buraya mı geliyorsunuz?'

"Evet bir sakıncası mı var?" dedim alayla.

'Yok, hayır tabi ki gelin.'

"Tamam o zaman kapıyı açın. Doruk uyanmasın."

Ablam telefonu yüzüme kapattığında gülerek Çağan'a baktım. Gülümsememe hayranlıkla bakarak sırıtıyordu. Çoktan Şan'ların bahçelerine gelmiştik bile.

Ablam kapıyı bir heyecanla açmış ve bize bakmıştı. O anda kapıyı açmak için uzandığımda Çağan durdurup benden önce inerek kapımı açmış ve inmeme yardım etmişti.

Bunu sürekli yapıyordu ve artık yabancılamıyordum. Derin bir nefes alıp evi baştan aşağıya süzdüm. Bütün acılarımı ve korkularımı yaşadığım bu eve güzel bir haberle giriyordum.

GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)Where stories live. Discover now