4. Bölüm

6.8K 427 159
                                    

Tuğrul'dan

Nazlı, canı çok sıkıldığı ve şehirde yeni olduğu için gezmek istediğinde arabaya atlayıp oradan oraya dolanmış, şehrin her yanını karış karış gezmiştik. En sonunda bir barın önünde durduğumuzda heyecanlı heyecanlı beni içeri sürüklemiş, pek de sevmediğim bu ortama sokmuştu.

Önümdeki tekila bardağını kafama dikerken sinirli gözlerle karşımdaki görüntüye bakmaya devam ettim. Her an bir şey olursa diye tetikte beklemek gerilmeme neden olmuştu.

Simay yanında adını bile bilmediğim bir orospu çocuğuyla birlikte karşımda sırtı bana dönük bir şekilde oturuyordu.

Gözümü bile kırpmadan onlara bakmaya devam ederken elimle barmene bardağımı yeniden doldurmasını işaret ettim. Nazlı, beklediği eğlenceyi bulamamış olmanın verdiği sıkıntıyla yanımda otururken söylenmeleri kulağımda vızıldıyordu.

"Kız on sekiz yaşında demedin mi? Mahir de yabaninin teki değilse burada olduğundan haberi vardır işte." dedi önündeki bardaktan birkaç yudum aldıktan hemen sonra.

Başımı iki yana salladım.

Yabaninin teki olmasa da, Simay'ın buraya ondan habersiz gekdiğini biliyordum. Çünkü benim tanıdığım Mahir, kardeşinin cebine parayı koyar, kendi çalıştığı bara gönderir, insanları da ters bir durum olursa onu aramaları için uyarırdı.

Böyle diyince biraz yabani gibi gelmişti fakat, ülke şartlarında başka bir şansı yoktu.

"Nazlı dans etmek istiyorsan çık et." dedim sıkılgan bir tavırla. Evliliğimizin neredeyse birinci ayı doluyordu ve bir ay boyunca onun gönlünü eğlemekten başka bir şey yapmamıştım. Bu benim için sorun değildi. Aksine tüm o kötü günlerinden sonra onu böyle mutlu görmek ve bunun sebebi olduğumu bilmek hoşuma gidiyordu fakat şu durumda nazlanması canımı sıkıyordu.

Her ne olursa olsun oradaki kızı ben tanıyordum ve bana böyle bir misyon yüklenmemesine rağmen ona karşı bir sorumluluğum varmış gibi hissediyordum.

Normalde dışarıda eğlenen genç kızlara öküz görmüş gibi bakan akrabalar ve tanıdıklara sinir olurdum. Hadisizce davrandıklarını düşünür, kadınların istediği gibi eğlenmesi gerektiğine inanırdım. Bu hâlâ böyleydi fakat eğer o lavuk Simay'a izni olmadan yanaşırsa diye tetikte bekliyordum.

İçimde kötü bir his vardı.

Mahir'in tüm bunlardan haberi olmadığını bilmek, beni daha da geriyordu.

"Kızı böyle göz hapsinde tutarak nereye kadar izleyeceksin? Çok rahatsız edici. Zamanında ben de ağabeyime, babama yalan söyleyerek böyle ortamlara geliyordum. Eğer ailesi tarafından baskılanıyorsa yalan söylemek zorunda kalmak dışında seçeneği yok zaten. Bırak keyfini çıkarsın kız."

Yeniden dolan bardağı dudaklarıma dayayıp boğazımı yakmasını aldırmadan tek dikişte bitirdim.

"Çocuk bir şey yapmasa benim de gidip karışacağım yok zaten. Ne haddime... Ama eğer bir şey yaparsa o zaman burada olay çıkarırım."

Nazlı pes edip sessiz sessiz oturmaya devam ederken gözlerimi bir saniye ayırmadım karşımdaki ikiliden. Mahir'i aramak şu durumda bir seçenek gibi görünmüyordu. Dediğim gibi haberinin olduğunu düşünmüyordum ve eğer sadece eğlenip kalkacaklarsa sıkıntı yoktu.

Fakat o an bir şey oldu. Çocuğun eli, Simay'ın vücudunda gezinmeye başladı. Derin bir nefes verip oturduğum yerde kaldım. Vücut dilinden Simay'ın buna izin verip vermediğini anlamaya çalıştım.

ama evlisin |gay| •bxb•Where stories live. Discover now