15. Bölüm

6.6K 387 143
                                    

Sinirli adımlarım okulun önüne vardığımda durdu.

Duyduklarımın etkisi hâlâ üzerimdeyken tiyatrodan aceleyle çıkmıştım. Adımlarım beni, benim bile haberim olmadan Tuğrul'a getirdiğinde hislerim birbirine karışmış, ne hissedeceğimi bilememiştim.

Bir yandan mutluydum, bir yandan sinirli, bir yandan üzgün. Tüm bu duygular içinde tabii ki mutluluk en az olandı. Çünkü ona arabada dediklerimden sonra bir daha karşısına çıkmamı istememişti ve ben şimdi onun çalıştığı okulun önünde öylece duruyordum.

Bana karşıma çıkma demesine rağmen cevabını merak ettiğim sorularla onun karşısına çıkacaktım ve o sözünü dinlemediğim için bana sinirlenecekti.

Sorun yoktu.

Ben de içimden kendime kaç kez onunla bir daha yüz yüze gelmeyeceğim konusunda sözler verip hemen ardından kendimi onunla bakışırken bulmuştum. Kendi kendimin sözüne bile güvenmezken Tuğrul'un bana güvenmesini beklemek şapşallık olurdu.

Okul bahçesinin büyük kapısından içeri girdiğimde beden dersinde olan bir grup öğrencinin bakışları bana döndüğünde adımlarımı güvenlik kulübesine çevirdim.

Beyaz kulübenin içinde öylece duran güvenlik bana garipser bakışlar atıyordu. Kimin velisi olduğumu merak ediyor olmalıydı.

"Ben Tuğrul Soylu'yu görmeye gelmiştim de." dedim. "Burada çalışıyor, matematik öğretmeni..." Kimden bahsettiğimi anladığında kaşları hafifçe yukarı kalktı ve dilini damağına vurdu.

"Haa, Tuğrul Hoca." dedi anımsar gibi. Ardından kulübeden çıktı ve okula doğru yürümeye başladı. Ben de peşinden yürüdüm.

Giriş katta, içeriye adımımı attığım ilk an gözüme çarpanlar kenarda dizili ödüller oldu. Spor alanında oldukça başarılı bir okul olmalıydı, neredeyse her dalda ödülü vardı.

Güvenlik önde ben arkada merdivenlerden yukarı çıkarken buranın bir devlet lisesi olduğunu her şeyiyle hissettim. Neredeyse yıkılacak olan bir binayı okul yapıp içine öğrencileri doldurmak da kimin fikriydi bilmiyorum.

Öğretmenler odasının önünde durduğumuzda güvenlik bana kısa bir bakış atıp "Burada bekleyin." diye mırıldandı ve odadan içeri girdi. Tuğrul'a misafiri olduğunu söylediğini duyabiliyordum. Yalnız bu tavırları sanki Tuğrul cezaevindeymiş de ben de onu görüşe gelmişim gibi hissetmeme sebep oluyordu.

İki dakika sonra güvenlik arkasında Tuğrul'la beraber çıktığında bana iyi günler dileyip aşağı indi.

Tuğrul'un bakışları bana çarptığı an yüzü şaşkın bir hâl aldı. Sanırım beni burada görmeyi beklemiyordu. Hemen ardından ise yüzünde büyük bir öfke peyda oldu.

Hâlâ beni görmek istemiyordu.

Adımları, tam önümde durduğunda derin bir nefes verdim. Bakışlarının sertliği canımı yaksa da sonunda cehenmemden kurtulduğum için ona sıkıca sarılmak, izin vermediğim her an için onu doyasıya öpmek istiyordum.

"Senin ne işin var burada?" dedi sert bir sesle. Ardından bakışları etrafa kaydı.

"Konuşmaya geldim." dediğimde gözlerini tekrar benim gözlerimle birleştirdi.

ama evlisin |gay| •bxb•Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum