43. Bölüm

2K 200 47
                                    

Nefes nefese uyandığımda göğsüm hâlâ kalkıp inerken kızarık yanaklarımla boş boş duvara bakıyordum. Aklımda gördüğüm rüyadan kesitler dolanırken her saniye aldığım nefes daha da hızlanıyor bacaklarımın arasında iyice sertleşen aleti hissediyordum ve bu beni deli gibi utandırıyordu. Her detayını çok iyi hatırladığım rüya zihnimde yeniden yeniden dönerken yorganı üzerimden atıp derin derin nefesler aldım. Resmen ergenler gibi ıslak rüyalar görmüş, sonra da buna azmıştım. Liselilerle bu kadar çok aynı yerde bulunmak bünyeme hiç iyi gelmemişti.

Aklımdan geçen her şeyden ben bile utanıyordum. Tuğrul'u böyle hayal ettiğim için ondan da utanıyordum. Uzun süre yüzüne bakamayacağına emindim. Oysa ki benim rüyalarım tamamen gerçeği yansıtıyordu. Rüyamda daha önce yapmadığınız hiçbir şey görmemiştim.

Peki şimdi niye böyle utanıyordum?

Niye rüyamda onunla seviştiğimi görmüştüm ki?

Birbirimize dokunmayalı yıllar olmuştu ve yeniden bir ilişkiye başladığımızdan beri hiç o kadar ileriye görmemiştik. Onu içimde hissetmeyi özlemiştim ama ne zaman biraz ileri gidecek olsam, elim kazağının eteklerini bulsa engelliyor, devam etmek istemiyordu. Onca şeyden sonra böyle hızlı gitmek istmemesi, kendini hazır hissetmemesi gayet normaldi ama ben gerçekten bu kadar mı vahim durumdaydım? Yani... Rüyalarımda içimi ısıttığını görecek kadar mı?

Aslında böyle olması gayet normaldi. Onun dışında kimseyle tam anlamıyla birlikte olmamıştım. Onun dışında biriyle yalnızca öpüşmüştïm ve son zamanlarda bana öpüşmek için her yakınlaştığında vücudum daha fazlası için yanıp tutuşuyordu. Ama o kendini hep geri çekiyordu. Hazır hissetmekten öte beni arzulamıyormuş gibi hissetmeye başlamıştım. Aynı benim Özkan'ı arzulamadığım gibi. Acaba ona yakınlaşmak istemem rahatsız mı hissettiriyordu? O da benim fazla azgın olduğumu mu düşünüyordu?

En son yıllar önce Rize'de beraber olmuştuk, bu normal değil miydi?

Yutkundum. Düşündükçe aklıma bir sürü ihtimal doluyor, doldukça içinden çıkılmaz bir hâl alıyordu ve ben bunları düşünmemeliydim. Yatıp uyumalıydım.

Gözlerim saate kaydığında bire on dakika kaldığını görmemle derin bir nefes verdim. Bu gece nasıl geçecekti?

O an duyduğum bildirim sesiyle elimi komodine attım. Bu saatte de bankalardan, mağazalardan falan mesaj gelmezdi herhalde?

Ekranı aydınlattığımda Tuğrul'un adını gördüm. Kaşlarım hafifçe çatılırken bakışlarım bir anlığına bacak arama kaydı ve yanağımın içini ısırdım.

Utanmıştım.

Umursamamaya çalışarak kilidi açtım ve mesaja girdim.

Tuğrul: Uyuyor musun?

Mahir: Uyandım.

Tuğrul: Evin önündeyim.

Tuğrul: Aşağı iner misin?

Mahir: Hayırdır bu saatte?

Tuğrul: İçim sıkıldı.

Tuğrul: Bir şeyler anlatabildiğim bir sen, bir de psikoloğum var.

Tuğrul: O da ne anlatsam not alıyor gibi hissediyorum.

Mahir: Geliyorum beş dakikaya.

(Görüldü)

Yutkundum.

Tam zamanıydı.

ama evlisin |gay| •bxb•Where stories live. Discover now