PROLOG

134 6 0
                                    

Bu bölüm, kitap tamamlandıktan sonra eklenmiştir. Kurgu akışında herhangi bir oynamaya sebep olmamaktadır. Her şeyin başlangıcını aktardığı için okunması tavsiye edilir.

 Her şeyin başlangıcını aktardığı için okunması tavsiye edilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



•••

   Güneşli, güzel bir haziran sabahına gözlerimi açtığımda beklediğim ilk şey lezzetli bir kahvaltı yaparak sükûnetin tadını çıkarmaktı. Ya da tek başıma havuz kenarında bir cinayet romanı okumak. Ya da sadece evde yalnız olmak!

Ama kesinlikle, bütün evi birbirine katan bağırışmalar dizesi duymak değil. Hem de hiç değil!

Göz bandımı başımın tepesine çıkartıp sesin kaynağını bulmak amacıyla odamdan çıktığımda tek gözüm hâlâ kapalıydı. El yordamıyla merdivenlerden indiğim sırada, bağırışmalarının şiddetinin gittikçe arttığını duyuyordum.

Bir an her şeyi boş vererek odama geri dönmeyi istesem de bu kavgayı ben ayırmazsam akşama kadar süreceğini biliyordum. Bu yüzden içten içe ağlayarak merdivenleri tamamladım ve annemle babamın birbirlerine rastgele bağırmalarıyla karşı karşıya kaldım.

Oturup dinleyince mantıklı tek bir şey bile anlaşılmıyordu. Ama bunun onlar için bir önemi yoktu elbette.

"Günaydın!" diye bağırdım ben de, dikkatlerini çekebilmek adına. Yeni uyandığım için pürüzlü çıkan sesim onları susturmaya yetmeyince ise biraz daha yükselttim desibelimi. "GÜNAYDIN."

İkisi de susup bana baktı. Nihayet.

"Yardımcı olabileceğim bir konu var mı, yoksa evi yıkmaya kararlı mısınız?"

Normalde ailemle bu şekilde asla konuşmazdım ama uyku mahmurluğu bana cesaret yüklemiş olmalıydı.

Aynı şeyi düşünürmüş gibi bakışlarını bana sabitleyen babam, "Seni ilgilendiren bir şey yok." dese de annem onunla aynı fikirde değildi anlaşılan.

"Baban, Berkant ve onun kardeşi ile tatile gitmeyi planlıyormuş!"

Sanki rolleri değişmişiz gibi babamı bana şikayet etmesi gülmek istememe sebep olsa da annemin cümlesindeki bir ayrıntı tüm dikkatimi oraya yöneltti.

"Berkant abinin kardeşi mi varmış? Ne?"

Babamın ağzının içinden, "Al işte," gibi bir şeylerden homurdandığını duysam da onu umursamadım. O her şeye sinirlenebilirdi, bu yüzden görmezden gelmeyi öğrenmiştim.

Annem bu konuyu konuşmaya epey hevesli bir şekilde, "Evet! Bunu ben bile bilmiyordum! Ben!" dediğinde kaosun başlangıcını anlamış oldum. Aslında haklı da sayılırdı. Berkant abi babamın üniversiteden beri en yakın arkadaşıydı ve neredeyse 20 yıllık hayatımda bir kardeşi olduğunu daha şimdi öğrenmiştim.

ALTÜST (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin