12. BÖLÜM

463 39 415
                                    




   Dizüstü bilgisayarımı uyku moduna alarak son üç saattir oturduğum sandalyeden bir rahatlama hissi eşliğinde kalktım. Bazı hocalar finalde sınav yapmak yerine ödev teslim etmemizi istiyorlardı ve az önce günlerdir uğraştığım ödevi tamamlamış bulunmaktaydım. Şu an benden mutlusu olamazdı.

Sessiz olmaya özen göstererek eşyalarımı toplamaya koyuldum, ders çıkışı kütüphaneye gelmiştim ve birazdan da bizimkilerle buluşacaktık. Son bir haftadır kendilerinden kaçtığımı fark ettirmemek için buluşmalardan birine katılmak zorunda kalmıştım, neden olduğunu anlamadığım bir şekilde konuştukları en basit bir konu bile beni sinirlendiriyordu ve akıl sağlığım için hepsinden uzak kalmayı tercih etmiştim.

Her güzel şeyin bir sonu var, diye boşuna demiyorlar.

Aralarında katlanabildiğim tek kişi Alp'ti fakat o da son zamanlarda ortalıkta pek görünmüyordu. Belki o da benim gibi ortamın sahteliğine daha fazla dayanamamıştı artık. Onu suçlamazdım. Her ne kadar bu durumdan hoşnut olmasam da o sahte insanlardan biri de bendim ancak onların aksine ben böyle olmak zorundaydım. Hiçbirinin ailesinin benimkiyle uzaktan yakından alakası yoktu.

Bıkkın bir nefes eşliğinde adımlarımı kapıya yönlendirdim, kütüphaneden çıktığımda direkt olarak buluşacağımız kafeye doğru yürümeye başlamıştım. Her zaman gittiğimiz yerlerden biriydi, böyle birkaç mekânı işaretlemiştik ve hep oralarda takılırdık.

Ayaklarımın geri geri gittiğini hissettiğim o dakikalarda, sıcaktan bunalmış bir şekilde, kafeden içeri girerek bizimkilerin olduğu masayı buldum. Geldiğimi henüz fark etmemişlerdi, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Bakışlarım masada dolaşınca herkesin orada olduğunu görmüştüm. Harika.

Yanlarına yaklaştığımda beni ilk fark eden kişi Alp oldu, uzun süredir onu görmediğimden özlediğimi hissederek kollarımı sıkıca ona doladım. Teması sevmeyen biri olarak samimi bir şekilde sarıldığım insanlar benim için değerliydi. Annemle babama hiç sarıldığımı hatırlamıyordum mesela.

"Hoş geldin, güzelim," dedi, sarılışıma karşılık verirken. Ardından masadaki herkesten aynı cümleyi duymuştum. Alp'in yanına oturarak hepsini selamladım. Enerjimin şimdiden düşüşe geçtiğini hissedebiliyordum.

"N'abersiniz?" dedim, samimi göründüğünden emin olduğum bir şekilde.

Ardından birkaç saat sürecek olan o eziyet başladı. Elimden geldiğince eskisi gibi yakın davranmaya çalışıyordum, dedikodulara dahil olarak ya da hepsiyle konuşmaya çalışarak hâlâ onlara karşı aynı olduğumu kendimce kanıtlamaya uğraşıyordum ancak midem, içinde bulunduğum durumu eskisi kadar kaldıramıyordu. Üstelik Alp'in sürekli üzerimde olan bakışları yüzünden neyi neden yaptığımı anladığını da sezebiliyordum. Onunla sürekli görüşmesek bile liseden beri tek yakın olduğum arkadaşımdı, bu yüzden birbirimizi iyi tanıyorduk.

Bazı zamanlar bu durumdan nefret ettiğimi söyleyebilirim...

Neyse ki ben hep yaptığım gibi rolümü çok iyi oynadım, Alp de her zamanki gibi benim oyunuma katıldı ve sanki gizli bir anlaşmanın içindeymişiz gibi birbirimizin foyasını ortaya çıkarmadık. İşte bu kadardı. Bu insanların arasındaki hayatım 'gibi'lerden ibaretti. Kendi evimin sınırları içerisindeyken bile öyleydi, ne bekliyordum ki?

Birkaç saatin sonunda, artık buradan kaçma isteğiyle dolup taştığım dakikalarda, imdadıma yetişen kişi Can oldu. Bana muhabbet etmek için öylesine bir mesaj attığını görmemle ona sadece şu cümleyi yazdım: "ÇABUK ACİL BİR ŞEY OLMUŞ GİBİ BENİ ARA."

Gören de istemediğim bir randevudan kaçıyorum sanacaktı.

Neyse ki Can isteğimi sorgulamadan anında beni aramıştı.

ALTÜST (+18)Where stories live. Discover now