15. BÖLÜM

444 30 449
                                    

Bölüm şarkısı:
James Arthur - Car's Outside

İyi okumalar. <3

•••

   Sanırım hayatımın hiçbir anında, şu anki kadar Pusat'tan nefret ettiğimi hissetmemiştim. Tek amacı benim keyfimi kaçırmak olduğu günlerde bile. İki lafından birinin beni iğnelemek olduğu ya da sinir bozucu bakışlarını üzerime sabitleyip beni ortamdan kaçırmaya çalıştığı günlerde bile. Ya da... Neyse işte. Anladınız siz.

Onu düşmanım olarak gördüğüm zamanlarda bile ondan bu kadar nefret etmemiştim çünkü uyumamak için verdiğim savaşın boyutu olması gereken seviyeyi çoktan aşmıştı.

Hem de sırf ona sorularımı rahatça sorabileyim diye!

Evet, tamam, burada karar bana ait olabilirdi ama olsun. Uykulu ve sarhoştum. Birilerini suçlamaya ve öfkemi yöneltmeye ihtiyacım vardı. Ben de insandım bir kere.

Neyse ki ben uyumamak için kendimi tokatlayacak hâle gelmişken, aynı zamanda içinde bulunduğum durum yüzünden içten içe eğlenen Pusat'ı da tokatlayacak hâle gelmişken, herhangi bir cinayet yaşanmadan muhtemelen hemen önce, Pusat, büyük olmayan fakat her detayıyla lüks diye bağıran bir sitenin içine girmişti. Uzaktan görebildiğim ve etrafı incelediğim kadarıyla sitenin içinde en fazla on beş villa olduğunu düşünüyordum, Pusat'ın arabayı önünde durdurduğu ise girişe fazla uzak olmayan bir noktadaydı.

Burada evler bizim sitedekilerin aksine ikiz değillerdi, tekli inşa edilmişlerdi ve her villanın etrafına da yeteri kadar alan bırakılmıştı. Kimsenin bir diğerinin ne yaptığını göremeyeceği kadar korunaklı ancak yine de ihtiyaç duyulan kişisel alanı karşılayacak kadar ferahtı.

Burası hoşuma gitmişti.

Araba durmuş olmasına rağmen hâlâ oturduğum yerden kıpırdamadan etrafı inceliyordum ki Pusat'ın üzerimdeki bakışlarını fark edene dek birkaç dakika geçmişti. Göz göze geldiğimizde, arabadan inmek yerine neden sesini çıkarmadan beni izlediğini sorgulamadan edemedim. "İnmiyor muyuz?"

Başını onaylarcasına salladığında yüzünde herhangi bir ifade yoktu. "Dalmışım. İn hadi."

Yaptığı çok normal bir şeymiş gibi, beni izlemeye dalmaktan bahsediyordu, benden bir karşılık beklemeden kendini arabadan dışarıya atmıştı. Rahat tavırları eşliğinde arka kapıyı açtığı sırada günün artık kaçıncı olduğunu sayamadığım esnemesi de yeniden beni esir aldı. Kapıyı açıp topuklularımı sert zeminle birleştirirken hâlâ esniyordum.

O an ayaklarımın ağrımaya başladığını hissettim. Kim bilir kaç saattir bu aptal ayakkabılarla dolaşıyordum da artık ağrı yapmaya başlamışlardı.

"Doğanay," diyen Pusat'ı duymamla algılarım birden açılıverdi. Arabanın önünden dolaşıp onun olduğu tarafa geçmiştim çoktan. "Kapıyı açar mısın? Anahtar ceketimin cebinde."

Bakışlarım kucağına aldığı Pera'ya düşmüştü anlık olarak, içinde bulunduğumuz durum yeniden kafama dank etti ve aceleyle Pusat'a doğru adımladım. Ceketinin cebinden anahtarı aldığım sırada gözlerinin üzerimden ayrılmadığını hissedebiliyordum.

Yutkunmaktan kendimi alamazken anahtarı bulduğum gibi geri çekildim, sebepsiz yere gerilmiştim ve her ne kadar belli etmemeye çalışsam da dönmeye devam eden başım beni epey bir zorluyordu. Sarhoşken bile bu kadar uslu olduğum için benim değerimi bilmeliydi.

Düşüncelerim dudaklarıma bir sırıtış yerleştirdiğinde çoktan iki katlı villanın kapısına ulaşmıştım bile. Düşmemek için pervaza tutunarak anahtarı çevirdim ve kapıyı Pusat'ın geçebileceği bir genişlikte araladım. O da beklemeden içeri geçmişti zaten.

ALTÜST (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin