13. BÖLÜM

422 42 304
                                    

Diğer karakterlerimizi de multiye ekledim(:

İyi okumalar dilerim!!

İyi okumalar dilerim!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


•••

Pusat'ı arkamda bırakarak evden içeriye adım attığım anda huzursuz edici bir his ellerini boğazıma doladı. Saniyeler önceki mutlu hâlim parçalara ayrıldı, kapıyı kapattığım gibi yutkunmaya çalıştım. Altıncı hissi kuvvetli bir insandım. Kötü bir şey olacağı zaman bunu mutlaka hissederdim, bazı zamanlar rüyamda gördüğüm bile olurdu. Ertesi gün ise zihnimde oynayan rüyanın gerçekleştiğini öğrenirdim. Çocukluğumdan beri bu tarz olaylar yaşadığım için artık alışmıştım fakat... Endişelenmekten kendimi alamıyordum.

Saatin akşam 10'u geçtiğini biliyordum, normalde, evde Berkant abi olmazsa, annemler bu vakitlerde çoktan kendi odalarına çekilmiş olurlardı. Uyumasalar bile çalışma odasında işleriyle uğraşırlardı ancak şu an salonun ışığının açık olduğunu görebiliyordum. Berkant abinin burada olmadığından da emindim, öyle olsa Pusat bana söylerdi yahut benimle eve gelirdi. Böyle bir şey yaşanmamıştı.

Geriye tek bir seçenek kalmıştı. Ailem şu an beni bekliyordu.

Kapı sesinden geldiğimi duyduklarını biliyordum ve yaklaşık iki dakikadır yerimden kıpırdamak gibi bir girişimde bulunmamıştım. Gayet güzel bir akşam geçirdikten sonra potansiyel bir kavganın ortasına düşmek istediğimi söyleyemezdim. Genel olarak onlarla herhangi bir konuşma içerisinde bulunmak istediğimi söyleyemezdim.

Kaçamayacağımın farkında oluşum ise trajikti.

Kendimi cesaretlendirmek istercesine derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum, içimden beşe kadar saydım ve yüzüme bir gülümseme kondurdum. Topuklularımın dikkat çekici sesi eşliğinde salona doğru yönelmiştim, içimden bir an önce odama kapanmayı dilerken saniyeler sonra artık kapının önündeydim.

"Merhaba," diye mırıldandım, onları gördüğümde. Odaklarını bana yöneltmelerine gerek kalmamıştı zira beni bekliyor oldukları her hâllerinden belliydi. Annem yalnızca bir şeyler okurken taktığı gözlüklerini başına çıkarmış, kollarını gövdesinde birleştirerek gözlerimin içine bakıyordu. Babam, annem kadar sert bakmasa da onun da tüm dikkatinin bende olduğunu görebiliyordum.

Biri bir şey mi söylemişti, herhangi bir dedikodu çıkmıştı da benim mi haberim yoktu? Dertleri neydi şimdi?

"Hoş geldin, kızım," diyen babama usulca başımı salladım. Arada bir kızı olduğumu hatırlaması beni şaşırtmıyor desem yalan olurdu. O yalnızca kendi kurduğu dünyada yaşardı. Bizi de birer piyon gibi oynatırdı, onun istediği yöne gitmeliydik, istediği hamleyi yapmalıydık. Çoğu zaman varlığımızı umursamazdı bile, isteklerine göre davrandığımız sürece gerisini önemsemezdi.

ALTÜST (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin