5. BÖLÜM

711 61 168
                                    

@doganayozenc4890 beğeni, 103 yorum@a: sen de heykel gibisin maşallah@b: Yok abi, bu kız gerçek olamaz biri simülasyonun oyunu falan olduğunu söylesin lütfen@c: tanrının varlığına inandıracak cinsten

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

@doganayozenc
4890 beğeni, 103 yorum
@a: sen de heykel gibisin maşallah
@b: Yok abi, bu kız gerçek olamaz biri simülasyonun oyunu falan olduğunu söylesin lütfen
@c: tanrının varlığına inandıracak cinsten...
@d: Bu hafta sonu tüm Tepe'nin davetli olduğu partiye Doğanay da gelecek mi? Eğer gelirse neler olacak? Tüm gelişmeleri kaçırmamak için bizi takip etmeyi unutmayın.
+e: Ya biri şu dedikodu hesabını hackleyip kapatsın artık yeter aq
103 yorumun tümünü görmek için dokunun.

•••

   Gözlerimin uyku diye yalvardığı can sıkıcı dakikalardan birindeydim, Lizge karşıma geçmiş bir şeyler anlatıyor ve doğal olarak da bir tepki vermemi bekliyordu ancak andan öyle kopmuş hissediyordum ki yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Zihnim düşünmeyi bir türlü bırakmıyordu, işin kötü tarafı ise bütün günümü bu şekilde geçirmeme sebep olmuştu. Bu denli kafama takılan şey Işıl'la bir türlü konuşamamış olmamdı, dünden beri ne aramalarıma ne de mesajlarıma geri dönmüyordu ve bunu inadına yaptığını tabii ki biliyordum. Telefonu asla elinden düşmezdi onun. Bu yüzden zihnim bana durmadan aynı şeyleri fısıldıyordu: Her şeyi eline yüzüne bulaştırdın.

Onu dinlemeyi kesemiyordum, üstüne üstlük onun yüzünden çevremdeki hiçbir şeyi ve hiç kimseyi duyamıyordum. Sürekli çocukluğumdan gelen aynı kasedi oynatıp duruyordu. Dışarıdan her şey yolundaymış gibi görünmeye çabalasam da her zamanki gibi içimde büyük bir işkenceye maruz kalıyordum ve bunu engellememin tek yolu Işıl'la konuşup her şeyi eski hâline döndürmekti. Başka şansım yoktu çünkü ufak görünen bu olay her an benim hakkımda bir skandal başlatabilirdi ve bunun annemin kulağına gitmesi bittim demekti.

Annemin hayatında önem verdiği yegâne şey mükemmel görünmekti, bunu sağlamasının kilit noktası da onun hayatındaki kişilerin de mükemmel görünmesiydi. En çok da bu sayede babamla birbirlerini bir yapboz misali tamamlıyorlardı zira annem her zaman en iyisini aramıştı; en başarılı, en zengin, en yakışıklı, en güvenilir ve sayamayacağım daha birçok kriter. Aynı şeyin babam için de geçerli olduğunu göz önünde bulundurursak sanırım onların tanışmalarını bir tesadüften öte kader sağlamıştı. Böyle bir evlilikten meydana gelecek çocuk da tabii ki mükemmel olacaktı. Başka seçeneği olamazdı. Hatta öyle ki ailem benden sonra bir daha çocuk yapmaya cesaret edememişlerdi. Çünkü benden daha kötüsüne sahip olurlarsa ne yapacaklarını bilemeyeceklerdi. Onlar için tepe noktası bendim, beni de kendi standartlarına göre yetiştirmişlerdi.

Mükemmeldim. Mükemmel olmak ve bu şekilde devam etmek zorundaydım zira bildiğim de başarabildiğim de tek şey buydu.

"Doğanay! Sabahtan beri sana sesliyorum!"

Zihnim beni hazırlıksız yakalayarak bu sefer tuzağına düşürmeyi başardığı için gerçeklikten o kadar kopmuştum ki karşıma geçip de bana seslenen kişinin artık Lizge değil, Alp olduğunu fark edebilmem birkaç saniyeden biraz daha uzun sürmek zorunda kalmıştı. Gözlerimi kırpıştırarak şaşkınlık içinde Alp'e yöneltmeye çalıştım odağımı, onun bakışları benim aksime şaşkınlığın yanında korkuyu da barındırıyordu. Kuruyan boğazımı yatıştırmak amacıyla yutkundum ve bana Alp'le aynı şekilde bakmakta olan grubun diğer üyelerinde gezdirdim bakışlarımı. Karşımdaki manzara bana, ne kadar süredir kendi içime daldığımı sorgulatmıştı açıkçası. "Ne oluyor?" diye mırıldandım, sesim istesem de daha yüksek çıkamadı. "Neden öyle bakıyorsunuz bana?"

ALTÜST (+18)Where stories live. Discover now