Yavuzcuk

33.5K 1.9K 55
                                    


"Uh, burası da değil"
Kapıya yaslanıp derin bir nefes aldım ve tekrar servis arabasının kenarlarından tutup bir sonraki kapıya doğru ittirmeye başladım.
Tam kapıyı çalacakken koridorun ucundan Baran gözüktü. 1 haftamı otel sahibini havuza düşürmek, yanlışlıkla pastayı müşterinin yüzüne geçirmek, çöp kutusuna düşmek, bir çiftin odasına yanlışlıkla girip yatakta basmak dışında kazasız belasız geçirmiştim. Sıra ne tür ekşınlar yaşayacağım hakkında bir bilgim olmadığı bir haftadaydı. O haftayı da atlatınca özgür olacaktım.
"Ne yapıyorsun burada"
Baran'ın sesiyle düşüncelerimi dağıtıp ona döndüm.
"Kahvaltıyı sahibine götürüyorum."
"Saat 10.47"
"Oo o kadar olmuş mu ya? Daha hızlı olmam lazım. Bu sefer Yavuz Bey tam anlamıyla ağzıma.."
"Dur tahmin edeyim. Bunu bir odaya götürecektin ve oda numarasını unuttun, bu yüzden teker teker odaları geziyorsun"
Şaşkınlıkla ona baktım.
"Nerden bildin?"
"Her gün aynı şeyi yaşıyorsun da ondan"
Derin bir iç çektim.
"Ne yazık ki"
"Yavuz'a neden sormuyorsun?"
"Bu sefer beni kesin öldürür"
Baran ağzını açtı ama telefonun melodisi ağzının kapanmasına neden oldu.
Otelin vermiş olduğu kısacık eteğin cebinden zıplaya zıplaya telefonu çıkarttım ve kimin aradığına bakmadan telefonu açtım.
"Alo"
"Nerdesin sen"
Gonya yolundayım gonyaağğ
"Şimdi geliyorum Yavuz Bey"
"Ne demek şimdi geliyorum! Kadın aradı yarım saattir kahvaltı bekliyorum dedi!"
"Hadi ya, şey o zaman ben hemen vereyi-"
"Bırak, verme hiçbir şey! Serap götürdü bile!"
"O zaman ben bu- Alo? Alo Yavuz Bey? Kapattı."
Baran başını yani anlamında sallayıp "Haklı" dedi.
"Ben olsam kendimi çoktan kovmuştum. İyi dayanıyor valla bana"
Tabaktan bir tane zeytin alıp ağzıma attım.
"Böyle ayakta yenmez bu"
Servis arabasını alıp merdivene doğru sürükledi ve merdivene oturup kızarmış ekmeklerden ısırdı.
Şaşırmış ifademi değiştirip gülümsedim ve ben de yanına oturup tabaktan kızarmış ekmek aldım. Yaklaşık 15 dakika sonra tabakları silip süpürmüştük. Telefonum çalmasaydı tabakları da yerdik sanırım.
"Alo?"
"Nerdesin sen Arya! İşinin başına dön"
"İş? Ha şey, unutmuşum. Hemen geliyorum!"
Telefonu kapatıp hızla yerimden fırladım ve servis arabasını asansöre doğru ittirmeye başladım.
"Dur! Nereye gidiyorsun?"
Doğru ya, Baran'ı unutmuştum.
Arkamı dönüp "Huysuz ve kızgın Yavuz'u daha fazla sinirlendirmeden işimin başına dönmem gerekiyor. Sonra görüşürüz. Tabi Yavuzcuk beni öldürmezse"
"Arya?"
"Hı?"
"Araba!"
Kahkaha atmaya başlayınca endişeyle arkamı döndüm. Araba, bıraktığım için tam gaz asansöre uçuyordu.
"Duuğğr"
Arabanın peşinden koşmaya başladım ama asansöre çarpmak üzere olduğunu görünce gözlerimi yumdum.
'Sinir krizi geçiren patron, her türlü mallığı yapan çalışanını kovmakla kalmadı, kafasını duvara sürtüp tuvalete soktuktan sonra 32 yerinden bıçakladı ve gelinlik giydirip ormana attı. Kovulduğunu duyan annesi de ceza olarak mezara temizlik malzemeleriyle gömdü'
Aklıma çeşit çeşit işkenceler gelirken aynı zamanda da tüm kuvvetimle ittiğim servis arabasının çarpma sesini bekliyordum. Biraz daha bekledikten sonra ses gelmeyince önce tek gözümü açtım ama Kaya'nın bana bakan sinirli gözlerini görünce diğer gözümü de ışık hızıyla açtım. Servis arabasını asansöre çarpmadan tutmuştu.
"Boş boş gezinmek yerine aşağı gelsen!" diye tıslayınca Baran araya girdi.
"Benim yanımdaydı."
"Yani?"
Birbirlerine olan meydan okuma bakışlarını görünce "Tamam ya, iniyorum şimdi" deyip asansörü çağırdım.  Kaya ve Baran'ın birbirlerine olan bakışları beni de korkuturken sanki asansör daha hızlı gelecekmiş gibi ısrarla düğmeye bastım. Asansör gelince Kaya'yı kolundan tutup içeri soktum ve Baran'a "Görüşürüz" dedikten sonra ben de asansöre bindim. Asansör zemin kata gelince Kaya beni iterek çıktı ve Yavuzcuğun odasına doğru yürümeye başladı. Onu kaşlarımı çatarak izledikten sonra ben de arkasından çıktım ve "Kaya" diye seslendim.
"Ne var"
"Küs müyüz?"
"Ben çocuk değilim"
"Ama be- Ya beklesene. Nereye gidiyorsun. Hey, Kaya!"
Gözlerimi kısıp sırtına atlamak için pozisyon aldım fakat Yavuzcuğun odasına aniden girince hissettiğim boşluktan sonra bedenim yerle buluştu.
Burnumun ucundaki siyah ayakkabıların sahibini görmek için kafamı kaldırdım.
"Yavuzcuk?"

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin