Yılbaşı

31.9K 1.7K 92
                                    

Baran'a 'Yalvarırım kurtar beni' der gibi bakınca güldü ve hayır anlamında başını salladı.
"Sence bu mu, yoksa bu mu?"
Eliyle gösterdiği elbiselere bakıp sarı olanı gösterek "Bence bu." dedim.
Dudaklarını büzüp elbiseye baktı ve "Ama sence de bu daha hoş değil mi?" diye sordu siyah olanı gösterek.
"O zaman onu al."
"Ama sarı olanda aklım kalır."
Ağlamamak için kendimi zor tutarken "Sarı olanı al o zaman." dedim.
Abartısız tam 2 saat 53 dakikadır alışveriş merkezinde elbise bakıyorduk ve her mağazada aynı ikilemi yaşıyorduk. Artık eve gidip yatmak istiyordum.
Keşke okuldan kaçmasaydım diye geçirdim içimden. Matematik dinlemeyi tercih ederdim.
"Ay Baran al şunların ikisini de!"
Elbiseleri Baran'ın eline tutuşturup onu kasaya itti ve beni de kolumdan tutup eteklerin olduğu kısıma götürdü. Etekleri teker teker çıkarıp bakarken cebim titremeye başlayınca hemen hırkamın cebinden telefonumu çıkarttım.
Babam arıyordu ve çok büyük ihtimalle eve gelmemi söyleyecekti. Normalde olsa söverek açardım ama bu sefer "My hero." diye mırıldanarak açtım.
"Arya eve ne zaman geleceksin?"
Babamın gayet sakin bir şekilde sormasına rağmen "Ay tamam kızma babacığım." dedim.
"Kızım ne kızması biz dışarı çıkacağız da anahtarın var mı diyecektim."
"Tamam baba çok özür dilerim hemen geliyorum."
"Arya, kızım iyi misin sen?"
"Özür dilerim dedim ya, bak hatta çıktım bile."
"Arya-"
Telefonu babamın suratına kapatıp sanki o kapatmış gibi "Baba?" dedim.
"A-ah suratıma kapattı. Çok sinirliydi valla, benim hemen gitmem gerekiyor. Hadi görüşürüz."
Biran yüzünü asarak "Of ya, daha seninle çok gezecektik. Neyse artık başka zaman. Ama bak ben gitmeden mutlaka tekrar buluşalım. Pasaklılığın dışında sevdim ben seni." dedi.
Başka zaman diyor, buluşalım diyor. Allah'ım ne ben bunu hakedecek ne yaptım?
"Peki o zaman görüşürüz Biran, Baran."
El sallarken yine şu isimlere kahkaha atasım gelmişti.
Biran, Baran.
"Seneye görüşürüz Arya!"
Baran'a 'Sen mi camdan atlarsın ben mi atiyim' der gibi baktım.
"Görüşürüz canım."
Biran beni öpünce ben de karşılık verdim ve hızlı adımlarla alışveriş merkezinden çıktım.
Gülümseyerek bir markete girdim ve 5-6 paket cips ve sayamayacağım kadar çok çikolata aldıktan sonra eve gittim.
Kapıyı birkaç kere yumrukladıktan sonra aklıma babamların evde olmadığı geldi. Çantamdan anahtarımı çıkartıp içeri girdim ve elimdeki poşetleri mutfağa bırakıp koşarak odama çıktım. Üzerimi değiştirip öylesine topuz yapılmış saçlarımı açıp saç diplerime ellerimi geçirdim.
Saçımı topladığım zamanlar saç diplerim çok acırdı.
Telefonum, şarj aletim ve laptopla beraber aşağı indim ve onları salondaki büyük sehpaya bırakıp babama "Ne zaman geleceksiniz?" diye mesaj attım.
Mutfağa geçip birkaç cips paketini tabaklara boşalttım ve ardından telefonumdan kısa bir melodi yükseldi.

Kimden; Faadıığğr
Biraz gecikiriz kendine dikkat et kapıyı üzerine kilitle.

Telefonu eşofmanın cebine atıp salona geçtim ve televizyonu açtım. Telefonumu da şarja taktıktan sonra koltuğa yayılıp ayaklarımı sehpaya uzattım ve cips tabağını kucağıma laptobu da yanıma koydum. Yılbaşına böyle girecektim ki tüm senem böyle geçsin. Eheheuhehe.

*

Koltuğun üzerindeki yastığı başıma bastırıp "Sus seni lanet olası telefon!" diye çığırdım. Birkaç saniye sonra susunca gülümseyerek kendimi tekrar uykunun kollarına bırakacaktım ki tekrar çalmaya başladı.
Bir kamyon dolusu küfür ettikten sonra gözlerimi açıp homurdanarak kalktım ve etrafımda göz gezdirdim. Yılbaşı eğlencem uyuyakalmamla yarım kalmıştı. Cips tabaklarının dibindeki cipse ve daha sonra bardağın dibindeki Ice Tea'ye yüzümü buruşturarak baktım. Bir de bunları toplaması vardı şimdi.
Hala kulağıma taciz eden telefonla ayağı kalktım ve telefonu açıp omzumla kulağımın arasına sıkıştırdım.
"Alo?"
Aynı zamanda mutfağa gitmiş ellerimi yıkıyordum.
"Uyuyor muydun?"
Kaya'nın sesini duyunca hemen suyu kapattım ve ellerimi üzerime silip telefonu dikkatlice tuttum.
"Hayır sadece biraz dalmışım."
"Ben.. yeni yılını kutlamak için aramıştım."
Tam cevap verecekken dışarıda patlayan havai fişekleri görünce hızla saate baktım. Saat ne ara 12 olmuştu?
"Senin de yeni yılın kutlu olsun." diye mırıldandım. Içimde öküzler halay çekerken.
"Dışarı gelsene."
"Şimdi mi?"
"Evet." deyince "Evin önüne mi geldin, bu saatte?" diye sordum.
"Hadi Arya! Dondum burada!"
Hızlıca "Tamam tamam, geliyorum hemen!" dedim.
Telefonu eşofmanın cebine atıp askılıktan montumu aldım ve üzerime geçirdim.
Anahtarı da alıp botlarımı ayağıma geçirdim ve dışarı çıktım.
Resmen buraya gelmişti ve ellerini cebine sokmuş etrafı inceliyordu.
"Kaya!"
Bakışları beni bulunca gülümsedi ve ben de hızla yanına gittim.
"Gelmene gerek yoktu."
"Yeni yıla seninle girmek istemiş olamaz mıyım?"
Kalbim yerinden fırlamak ister gibi atarken "Neden?" sorusunu yöneltemedim, alacağım cevaptan ölesiye korkuyordum.
Sadece gülümsemekle yetindim ve hala büyük bir gürültüyle havada patlayan havai fişeklere baktım.
"Yeni yılın kutlu olsun."
Başımı ona döndürüp "Senin de." dedim.
Sokağın köşesinden gelen arabayı görünce göt korkusuyla "Babam!" nidası çıkarttım.
"Sıçayım! Kaya git! Çabuk!"
"Sakin ol!"
"Ağağağa!"
"Tamam gidiyorum ama sakin ol tamam mı?"
"Ne demek sakin ol! Babam bizi böyle görürse aklından neler geçirir biliyor musun sen?!"
Kaya'yı evin arka tarafına doğru itip "Arkada kapı var!" diye sessizce bağırdım.
Sessizce nasıl bağırılır diye sormayın ben de bilmiyorum.
Gülerek arkaya doğru koşup gözden uzaklaşınca elimi göğsümün üzerine koyup bir 'Oh' çektim. Huemen ardından Öznur ablayla babam arabadan indi.
"Kızım ne yapıyorsun bu soğukta dışarıda?"
"Şey... Biraz hava almak istedim. Bir de havai fişekler çok güzeldi de onları izleyim dedim."
Yalan değildi, sadece bir yeri atlamıştım.
"Hasta olursun çabuk içeri gir, hadi."
İçeri girerken son kez evin arkasına doğru baktım. Kaya çoktan gitmiş olmalıydı. Gülümseyerek eve girdim.
Öznur abla benden önce eve girmişti ve salonun ortasında sehpanın önünde dikilmiş hüzünlü bakışlar fırlatıyordu.
Dudağımı ısırıp "Öznur abla?" diye mırıldandım.
"Aryacığım, yılbaşına seni döverek girmemi çok istiyorsun sanırım."
Öznur ablanın bakışları beni daha çok korkuturken çantasını elinden alıp koltuğa koydum ve koluna girip "Sen sakin ol, hepsini toplayacağım ben." diye mırıldandım.
Bakışları hala sehpadayken bir elini tutup merdivenlerin yanına götürdüm.
"Sen yukarı çık, güzel bir duş al ve uyu. Burası bende."
Sehpaya son bir bakış atıp yavaş adımlarla yukarı çıkmaya başlayınca tuttuğum nefesimi serbest bıraktım ve sehpanın yanına gittim.
Tabakları iç içe koyup çikolata paketlerini içine koydum ve bir elime de bardağı alıp mutfağa götürdüm. Onları makineye yerleştirdikten sonra laptopu da odama çıkarttım ve yere döktüğüm cips kırıntılarını süpürüp sehpayı sildim.
Saate baktığımda çoktan 00.30 olmuştu.
Odama çıkıp kendimi yatağa attım ve tüm yorgunluğuma rağmen gülümsedim.
Resmen kapının önüne gelip yeni yılımı kutlamıştı yahu!

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin