Sinema

33.1K 1.9K 88
                                    

Bilgisayara geçince bu bölümü ilk okuyucularımdan olan Thusedi 'ye ithaf edeceğim :Dd Yorumların ve oyların için sağol ^^
Eğer ithaf isteyen olursa mesaj atabilir. Keyifli okumalar.

"Baran?"
Baran kahkahalarının arasında "Efendim?" diye bir cevap verdi ama yüz ifademi görünce onunda gülüşleri yavaş yavaş kesilmişti. Kaşlarını çatıp "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
Başımla arkasını gösterip "Onları sen mi çağırdın?" sordum.
Gösterdiğim tarafa dönünce kaşları biraz daha çatıldı.
"Hayır ama istersen çıkabiliriz. Hatta çıkalım. Eslem'den hoşlanmadığını biliyorum."
Gitmek için hazırlanınca "Hayır hayır." diye durdurdum.
"Gerek yok. Eğlencemizi onlar yüzünden bozamayız ya. Boşver."
Ben gülümsediğimde o da gülümseyip hala elinin içinde olan elimi daha iyi kavrayarak sinema salonlarının olduğu bölümlere doğru yürümeye başladı.
"Arya, Baran!"
Evet, yaptığımız tam bir aptallıktı.
Eslem'le Kaya'nın yanından birer yabancı gibi geçemezdik ya.
Baran bana sorar gibi bakınca yanıt olarak onların bulunduğu tarafa yürüdüm.
Eslem önce birbirine kenetli ellerimize sonra da bize bakıp "Eğer aşkınızı gizli gizli yaşamak istiyorsanız daha farklı yerler seçmeniz gerekir. Yoksa aynen böyle yakalanırsınız." deyince Kaya'nın yumruğunu sıktığını gördüm. Öyle ki sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Yüzü de milli takımımızın renklerini tamamlıyordu.
"Yoo, biz bu halimizden gayet memnunuz."
Baran'ın dediği şeyle aniden ona döndüm. O bana gülerek 'sus' der gibi bir hareket yaptı. Kaya ise renkten renge giriyordu. Onun için endişelenmeye başlamıştım.
"İyi o zaman, hayırlı olsun ne diyim. Biz de Barış'larla buluşacaktık. Hadi görüşürüz size."
Eslem'le Kaya yanımızdan yeterince uzaklaşınca Baran'a sinirle baktım.
Gülerek karşılık verince kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.
"Sadece ufak bir şaka. Sakin ol."
Şaka. Evet sadece ufak bir şakaydı ama illaki ortaya çıkacaktı.
Fazla pinpirikli olduğumu düşünerek kendime dil çıkarttım. Çok abartıyordum. Ama Kaya'nın da fazla abarttığı bir gerçekti. Hikayelerdeki gibi saf ayağına yatıp acaba neden sinirlendi diye saçma bir yorum yapmadım ama kıskanmış da olamazdı ya. Sonuçta daha geçen gün Eslem'i öpmüştü ve onu seviyordu.
"Sen iyi misin?"
Baran'ın sesiyle kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Beni endişeyle süzüyordu.
"Önce dil çıkarttın sonra da kafanı sallaya sallaya kendi kendine bir şeyler mırıldandım."
"Hee, o şey ya. Şey o. Ben böyle ara sıra kendi kendime şey yaparım yani sorun yok."
Bana 'anlıyorum' der gibi bakıp yürümeye devam etti. Önce tereddüt etsem de daha sonra elimi çekip avcumu şortuma sürttüm.
Bana bakınca ellerimi gösterip "Terlemiştim de." diye bir açıklama da bulundum.
Gülüp kolunu omzuma attı ve hızlı adımlarla sinema salonlarının olduğu bölüme geldik.
"Nerdesiniz ya, deminden beri sizi bekliyoruz. Hem, sizin suratınıza ne oldu böyle?"
Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda Baran'da güldü ve "Uzun hikaye." diye geçiştirip yüzümüzü temizlemeye gitmiştik. Uzun hikaye falan olduğu yoktu yoksa. Yüzümüzü makyaj malzemeleriyle boyamış ve görevliden kaçmıştık. Yine de film replikleri kullanmayı seviyordum.
Yüzümü iyice temizledikten sonra lavabodan çıktım. O da çıkmış beni bekliyordu.
"Onlar filmi seçmişler ve salona girmişler bile."
"Bizi beklemeden?"
"Aynen. Bir dakika, senin jelibonun nerde?"
"Ay içerde unuttum! Ben hemen alıp geliyorum."
Jelibonumu aldıktan sonra en büyük boy mısır alıp filme girdik. Daha başlamadığını görünce sırıttım. Filmlerin başını kaçırmaktan nefret ederdim. Amelyaları bulmak için salonu gözlerimle taradım ama gözüme Barış ve Beren çarpınca çığlık atıp elimdeki mısırı Baran'a uzatıp tutmasını beklemeden onların olduğu tarafa koşmaya başladım. Belki yere bir avuçdan fazla mısır dökülmesini sağlamış olabilirdim. Çığlık atınca salonun yarısı bana dönmüştü. Berenler de dahil. Beren ve Barış beni görünce hemen ayağa kalktı. Sıra sıra dizilmiş ayakların üzerinden atlaya atlaya onların koltuğuna geldim ve ikisine birden sıkıca sarıldım.
"Sizi çok özlemişim."
"Biz de seni ama böyle devam edersen özleyeceğin arkadaşların olmayacak."
Hızla geri çekildim ve bir elimle Beren'in diğer elimle de Barış'ın yanaklarına hücuma geçtim.
"Yotmoz mo sonco? Tom korozmom cozoldo."
Barış'ın yanağından elimi çektim ve "Karizmanı yesinler senin!" dedim.
"Sana bayan her şeyi yiyen derken bunu kastediyordum işte."
"Salak şey ya!"
"Arya, film başlayacak hadi!"
Baran'ın uyarısıyla son kez Berenlere sarıldım ve koltuğuma yerleştim.

*
Hayır yani, madem yiyişeceksiniz neden para verip filme giriyorsunuz. Gidin kıyıda köşede beleş beleş yiyişin. Demi yani.
Sinirle elimi patlamış mısıra daldırdım ve avuçlayıp ağzıma tıktım.
Ekranda oyuncuların isimleri kayarak geçmeye başladığında bittiğini anlamıştım. Oflayarak kalktım ve mısırın dibinde kalan taneleri ağzıma tıktıktan sonra bizimkileri beklemeden salondan çıktım. Tüm film boyunca ön sırada oturan sarı çiyanları izlemiştim.
"Arya!"
Baran'ın yanıma doğru koştuğunu görünce adımlarımı yavaşlattım.
"Salonda pek iyi gözükmüyordun. Bir sorun mu va-"
"Hayır, iyiyim. Gerçekten. Sadece eve gitmem lazım. O yüzden bir an önce çıkmak istedim. Evden pek iyi bir şekilde ayrılmadım da, annemle atışacağım daha. İşim var yani."
"İyi hadi çıkalım."
"Yo, yoo! Sen Utkulara takıl. Ben tek giderim."
"Arya bırakayım."
"Baran, gerçekten istemiyorum."
"Ya olmaz öyle beraber geldik beraber gideceği-"
"Baran, lütfen."
Gözlerimdeki netliği görünce omuzlarını düşürdü.
"Peki."
Yüzünün asıldığını farkedince kollarımı boynuna doladım.
"Bugün için sağol."
Omzunun arkasındaki iki sarı kafayı farketmemle geri çekilmem bir oldu.
"Görüşürüz."
Arkamı dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladım ama aklıma gelen şeyle topuğumun üzerinde döndüm.
"Ha, Amelya'ya gittiğimi söylersin."
Olur anlamında başını salladığında tekrar aynı hızla yürümeye devam ettim. Alt kata indiğimde artık koşuyordum. Nedense çok kötü canım yanıyordu ve bir an önce eve gidip ağlamak istiyordum. Çok geçmeden otobüse binmiş ve eve gelmiştim bile. Zile üst üste bastım ve açıldığı gibi ayakkabılarımı fırlatıp merdivenlerle yöneldim.
"Açıklama yapacaksın önce!"
Babamın sesini duyunca dudağımı ısırdım. Annemin babama haber verebileceği aklıma bile gelmemişti. Gerçekten çok şanslıydım.
Babamın azarı ve verecekleri cezayla toplu depresyona girip tüm yabancı dizileri bitirecektim. Odamda stokladığım çikolatalar ve cipsler sonunda işe yarayacaktı. Ve yazın ne yapacağım derdim de yoktu. Kıskanmayın beni, doğuştan şanslıyım ben.

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin