Buz Pateni

29.7K 1.7K 98
                                    

"Ee ne yapacağız şimdi?" dedim sıkıntıyla oflayıp ayağımla yerdeki taşı ittirirken.
Okula 12. sınıfların bir çoğu gelmiyordu, gelse de ders işlenmiyordu. Bazı gıcık hocalar işliyordu tabiki ama dinleyen yoktu.
Ben de sıkıntıdan ölmek üzereyken Kaya okuldan kaçmayı önermişti, kabul etmiştim çünkü Amelya da okuldan kaçıp Utku'yla buluşmaya gitmişti. Beren'le Barış da ortalıkta gözükmüyordu.
"İroniye bakar mısın, okuldan kaçtık ve ne yapacağımızı bilmiyoruz."
"Bence eve gidebiliriz" diye mırıldandım esnerken. "Uyuruz"
Kaya bana baygın bakışlarla bakıp "Sen götünü devirip yatmaktan başka bir şey bilmez misin?" diye homurdandı.
Omzuna vurup "Hey, uyku kutsaldır! Onu bu şekilde betimlemene izin veremem." dedim sahte bir sinirle.
Gözlerini devirip "Çok sıkıcısın" dedi.
Durdum ve onun önüme geçmesini bekledikten sonra arkasından taklidini yapmaya başladım.
Hızla arkasını dönene kadar...
"Bir fikrim va- Arya! Çocuk musun!"
Somurtarak ona yetiştim ve "En son buna benzer bir cümle kurduğunda olanları hatırlatmama gerek var mı?" diye sordum.
Kaşları çatılırken "Tamam ya demedim bir şey" dedi.
"Her neyse, ne yapacağımızı buldum"
Ona sorar bakışlarla bakınca "Buz pateni" dedi ve hemen ardından yüzüne bir sırıtış yerleştirip "Profosyonelimdir de" diye ekledi.
Tek kaşımı kaldırıp "Buz pateni konusunda kimse beni geçemez." dedim meydan okurcasına.
Bu sefer sallamıyordum, gerçekten iyiydim.
Bir kahkaha patlattı ve "Hadi canım, sen mi?" dedi gülüşlerinin arasında.
Sinirle kaşlarım çatılırken "Evet ne varmış?" dedim.
"Düz yolda yürüyemeyen sen?"
Gülmeye devam ederken sinirlenip "Var mısın lan iddiaya!" diye sordum.
Gülüşü yavaş yavaş kesilirken "Pişman olacağın şeyler yapma Arya" diyordu dalga geçer gibi.
"Sana bir sürü profosyonel hareket sergileyeğim!"
"Sen ciddisin!"
"Evet!"
"Tamam nesine"
Gözlerimi kısıp bir süre düşündüm ve "Eğer tek bir kere bile düşmezsem, dediğim gibi hareketler sergilersem beni omzunda gezdireceksin. " dedim.
"Peki eğer yapamazsan?"
"Seni sırtımda taşıyacağım."
Güldükten sonra "Bak taşıttırırım ama!" dedi.
"Tamam."
"Belinin falan ağrıması umrumda olmaz."
"Tamam"
"Pişman olursun"
"Yoo"
Tek kaşını kaldırıp beni süzdü ve "Kendine çok güveniyorsun, sonra göt olursan karışmam ama" dedi.
Omuz silktim.
"Seni piste gömeceğim"
"Tamam be yürü, gidiyoruz! Ama ağırımdır ha ona göre!"

*

Bulunduğum yerde iyi bir dönüş yapıp durdum ve dengemi sağladıktan sonra Kaya'ya piç smile yolladım.
Geldiğimizden beri yaptığım hareketlerle onu şaşırttığımı farkediyordum ve bu hoşuma gidiyordu. Çok üst seviye hareketler değildi fakat yine de iyi bir patenciydim.
Daha önce istemeyerek gittiğim kursların bir gün işe yarayacağını bilmiyordum.
Kaya kaşlarını kaldırıp yanıma doğru geldi ve "Kabul ediyorum, iyisin." dedi.
"Tabiki!"
Etrafımda döndükten sonra "Ee hazır mısın?" diye sordum.
"Neye?"
"Beni omzunda gezdirmeye! Hadi gidelim."
Bir şey demesine izin vermeden hızla pistin çıkışına gittim ve kenarda duran koltuklara oturdum.
Ben patenimi çıkarırken o da yanıma gelmiş "Şaka yapıyorsun değil mi?" diye sormuştu beklentiyle.
Başımı iki yana salladım.
"Yoo gayet ciddiyim."
Dehşetle gözleri açılırken ona gülümsedim ve çıkardığım patenleri kenara koyup spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.
O da ayakkabılarını giydikten sonra "Eğil!" dedim
"Anlamadım?"
"Eğil, omzuna çıkacağım."
"Yok daha neler."
"Kaya, eğil."
"Arya saçmalama"
"Eğil"
"Başka istediğin her şeyi yaparım"
"Eğil."
"Arya herkes bize bakar! Ne kadar komik görünebileceğimizi tahmin edebiliyor musun?"
"Eğil."
Gözlerini yumup birkaç saniye bekledi ve daha sonra eğildi.
Yüzüme zafer gülümsemesi yerleştirip omzuna çıktım ve Kaya bileklerimden tutup ayağa kalktı. İlk saniyeler dengemi sağlamakta biraz zorlansam da Kaya'nın kafasından tutunmuştum.
Tabi o da bana sövmüştü.
Alışveriş merkezinde dolaşırken neredeyse herkesin bakışları üzerimizdeydi. Bazıları bize deliymişiz gibi bakarken bazıları onaylamaz bakışlar atıyordu. Bazılarının umrunda bile değildi.
Dışardan bakınca sevgili gibi gözüktüğümüzü kabul ediyordum. Şikayetçi değildim.
Ama bir gerçek vardı ki, asla biz olamazdık.
"Arya, herkes bize bakıyor."
Kaya yalnızca benim duyabileceğim bir şekilde fısıldayınca duymamazlıktan gelerek "Hadi çikolata alalım!" dedim yüksek sesle.
Bize bakan kişilerin çoğalmasını sağlamıştım. Biraz da kasıtlı yaptığım bir davranıştı. Dikkat çekmeyi severdim.
Birkaç tane genç kızın bize kaşları çatık bir şekilde baktığını görünce onlara sinir bozucu bir gülümseme yolladım.
Yalnızca geçen seneye kadar o kızların arasında ben de vardım. Yolda yürüyen sevgililerden iğrenip onlara yüzümü buruşturarak bakardım.
Markete girince istediğim çikolataların markalarını sıralamaya başladım.
Çikolatalarla beraber kasaya gittiğimizde kasiyer de bize tuhaf bakışlarından yolluyordu.
Parayı ödedikten sonra Kaya bana çikolatayı uzattı.
Çikolataları teker teker mideye gönderirken AVM'den çıkmış çarşıda geziniyorduk. Normal olarak daha fazla dikkat çekmeye başlamıştık.
Ve ben de insani bir özellik gösterip rahatsız olmaya başlamıştım.
"Arya yetmez mi artık?"
Çikreflik yapıp "Yetmeeğğz!" diye bağırmak istesem de "Sanırım yeter." diye mırıldandım.
"Tamam in o zaman."
"Eğil ineyim"
"Yoo, böyle in."
"Nasıl ineyim böyle?"
"Canın nasıl inmek isterse öyle in."
"Kaya eğilir misin?"
"Hayır."
Dil çıkartıp "Peki sen bilirsin." dedim ve kafasından tutunarak tek bacağımı omzundan kurtardım. Şuan rezilliğin dibine vurduğum doğruydu.
Çok komik göründüğümü tahmin edebiliyordum.
Bize bakarak gülen insanlar tahminimi doğru çıkartıyordu zaten.
Diğer ayağımı kurtardığımda nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde dengemi kaybettim ve düşmemek için Kaya'nın boynuna asıldım.
Kaya'nın kolu hızla belimi kavrarken kapattığım gözlerimi araladım.
Tabiki neredeyse dibimde duran mavileri görmeyi beklemiyordum.
En son sırtında değil miydim ben Kaya'nın?
Beynim şuan ne kadar uygunsuz bir durumda olduğumuzu idrak edince hızla kendimi geri çektim.
"Amma da ağırmışsın ha!"
Kaya omuzlarını tutup homurdanınca sırıttım.
Kaya'ya karşı kazandığım ilk ve son iddia olarak tarihe geçmeliydi bence.

*

"You say that you're no good for me
Cause I'm always tugging at your sleeve
And I swear I hate you when you leave
But I like it anyway."

Telefonumdan yükselen şarkıya iğrenç sesimle bağırarak eşlik ederken aynı zamanda yatakta zıplıyordum.
Bilmediğim yerlerde "Lalaala, dırırım!" diye eşlik ederken kapım aniden açıldı ve içeri annem girdi.
"Kızım bu hal ne!"
Yataktan zıplayarak indikten sonra deodorantı elimden fırlattım ve "Hiç!" dedim.
"Sen niye geldin?"
"Aşağı da bir çocuk var, seninle konuşmaya gelmiş."
"İsmi neymiş?"
"İn öğren Arya!"
Annem odadan çıkınca müziği kapatıp terlediğim için beni rahatsız eden saçlarımı topladım ve aşağı indim.
Dışarı çıkmamla bahçedeki koltuklarda oturan Baran'ı görmem bir olmuştu.
"Baran?"
Adımlarımı hızlandırarak yanına gittiğim de ayağa kalktı ve kollarını bana doladı.
Sarılışına karşılık verdikten sonra "Ne işin var burada?" diye sordum.
"Istersen gidebilirim"
"Dur, hayır! O manada söylememiştim."
Güldükten sonra "Kaya'nın yanına gelmiştim, seni de bir göreyim dedim. Ne zamandır görüşemiyoruz. Bir de sana söylemem gereken bir şey var." dedi.
Sonlara doğru sesi durgunlaşmıştı.
Beklentiyle ona baktığımda "Haftaya İstanbul'a gidiyorum. Oradaki başka bir üniversiteye nakil yaptırdım." dedi.
Gözlerim sonuna kadar açılırken "Nasıl ya?" diyebildim.
Beni rahatlatmak ister gibi güldü ve "Sakin ol ya, burdan uçağa binsen gözlerini kapatıp açtığın gibi oradasın." dedi.
Bu kararı almasına neden olan şey neydi bilmiyordum ama Baran'a alışmıştım ve eksikliğini hissedeceğimi biliyordum.

100K olduğumuzu görünce gaza gelip bölüm yazan yazar yapmışlar:') Hepinize çok teşekkür ederim, iyi ki varsınız!

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin