Lunapark

32K 1.4K 65
                                    

"Lunaparka mı gitsek?"
Bahar'ın heyecanla söylediği cümleye gözlerimi devirmek istesem de kendimi zor tuttum.
Aybars, Bahar'la kaynaşmamı istediğini söyleyip beni yanlarına çağırmıştı. Beraber vakit geçiririz diye, ben de yanlarında sıkılacağımı bildiğimden Kaya'yı çağırmıştım.
Ne yapacağımızı konuşuyorduk ve Bahar'ın teklifi fazla klişe gelmişti. Filmlerdeki gibi atlı karıncaya falan binmeye çalışırsa hiç şaşırmazdım. İyi kızdı gıcık falan değildi ama çok çocuk ruhluydu.
Kimseden cevap çıkmayınca "Bunu kabul etmiş sayıyorum o zaman! Hadi gidelim!" dedi.
Kaya'yla aynı anda itiraz etmek için ağzımızı açtık ama ne mutlu ki bize Bahar çoktan arabanın yanına gitmiş "Hadisenize!" diyordu.
Omuzlarımı düşürerek arabaya bindim ve somurtarak dışarıyı izlemeye başladım.
Çoktan sıkılmaya başlamıştım ve dönme dolaba falan binersek kendimi en üstten atardım herhalde.
Sanırım elimden gelen tek şey lunaparkın bu havada açık olmamasını dilemekti. Mart ayının sonlarına geliyorduk ve ne yazık ki lunapark açıktı.
Aybars arabayı park edince istemeye istemeye arabadan çıktım. Bahar'ın benim aksime neşeli ve istekli bir şekilde çıktığını söylememe gerek yoktu herhalde.
Derin bir iç çektim ve renkli ampullerle aydınlatılmış ihtişamlı kapıdan içeri girdim.
Neden Bahar da filmlerdeki gibi entrikalar çeviren, kötü kalpli biri değildi ki? En azından en yakın arkadaşımın istediği konumda bulunduğu için ondan nefret edebilirdim. Ama bu şekilde çok zordu. Her seferinde beyazlar içindeki kız onun Amelya'yı üzdüğünden haberi olmadığını haykırıyordu.
"Arya iyi misin?"
Kaya'nın sesiyle başımı sallarken "Emin misin? Canını sıkan bir şey varsa anlatabilirsin" diye tekrar soru yöneltince dudaklarımı büzdüm.
"Birinden nefret etmeye çalışıyorum ama olmuyor."
"Peki neden o kişiden nefret etmeye çalıştığını sorsam?"
"Çünkü eğer seversem, değer verdiğim birine ihanet edecekmiş gibi hissediyorum"
Sessiz kalınca kimden nefret etmeye çalıştığımı ve kime ihanet ettiğimi sormadığı için tuttuğum nefesimi serbest bıraktım.
"Arya! Kaya!"
Sesin geldiği tarafa döndüğümde Bahar'ın bizi yanına çağırdığını gördüm. Korktuğum başıma gelmişti. Tam da dönme dolabın önünde dikiliyorlardı. Ve elinde pamuk şeker vardı. Tüm bunların hepsi şaka mıydı?
"Dönme dolaba binelim mi?"
"Şey, ben binmesem?"
Yüzü düşerken "Neden ki?" diye sordu. Suan bir çocuğun gönlünü yapmak için gezdiriyormuş gibi hissediyordum. Eve gidip yabancı dizi ve saçma sapan evlenme programları izleyebilirdim. Neden buradaydım ben?
Sıkıntılı bir şekilde "Ya ben sevmiyorum dönme dolabı, acaba gondola mı binsek. Daha eğlenceli"
"Ay yok ben çok korkuyorum. En son bindiğimde kusmuştum."
Aybars bulunduğum durumu anlamış olacak ki "Siz gondola binin o zaman biz de dönme dolaba." dedi.
İçimden bir 'oh' çekip gondolun olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.
"Sen bekle burada ben jeton alıp geliyorum"
Yanımdan uzaklaşınca gondolun önünde dikilip onu beklemeye başladım. Bir süre sonra yanıma geldiğinde çoğu kızın gözlerinin onun üzerinde olduğunu fark edebiliyordum ve bu sinirlerimin tepeme çıkmasını sağlıyordu. Daha önce hiç erkek görmemiş gibi davranıyorlardı.
İki tane kız Kaya'yı göstererek gülüşünce sinirle Kaya'nın kolundan tutup "Bir an önce neye bineceksek binip gidelim! Sıkıldım!" dedim
Aynı zamanda kızlara kötü bakışlarımdan yolluyordum.
Kaya etrafına bakınırken "Ne oldu ya şimdi?" diyordu ama kızları görünce yüzüne bir sırıtış yerleştirerek bana döndü.
"Bir dakikaa, sen beni kıskanıyorsun!"
Kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kalkarken "Ben mi?" diye çıkıştım.
"Senin nereni kıskanıyım ki ben? Git kızların yanına, öpücük at. Göz kırp umrumda olmaz!"
Pişkin pişkin "Tamaağğm" diyince sinirimi belli etmemeye çalışarak "Önce jetonları ver" dedim. Jetonları bana uzattıktan sonra "Şimdi gidebilirsin" diye hatırlatmada bulundum ve durmak üzere olan gondolu beklemeye başladım.
"Bak gidiyorum"
Omuz silktim.
"Sen ciddisin"
Tekrar omuz silktim.
Aynı zamanda göz ucuyla gidip gitmediğine bakıyordum.
Kızların olduğu tarafa yürümeye başlayınca dehşetle o tarafa döndüm. Kızların yanından geçmiş pamuk şekercinin önünde durmuştu.
Fail olmuştum anlayacağınız.
Gondol durunca jetonlardan birini görevliye uzattım ve tam binecekken Kaya koşarak yanıma geldi. Elinde de pamuk şeker vardı.
Yüzüne bakmadan ona bir tane jeton uzattım ve en arkaya geçip oturdum. Bir süre sonra o da elindeki kocaman pamuk şekerle yanıma kurulmuştu.
"Sen neden sinirlendin ki şimdi bana?"
Gülerek sorduğu soruya "Ne sinirlencem be ben sana!" diye cevap verdim.
"Suan bile sinirleniyorsun."
Ben cevap vermeyince elindekini bana uzattı.
"İster misin?"
"Ya git neresini seviyorsunuz şunun, tatsız yapışkan bir şey. Yemem ben bunu!"
"İyi be atarlı ergen"
"Sensin be ergen"
Gondol hareket edince önümdeki demire tutundum.
"Korkmuyorsun değil mi? Lütfen kulak zarımı patlatacak derecede bağırma."
Gözlerimi devirdikten sonra "Kaç senedir bindiğim şey ne korkucam ya" dedim.
O sırada gondol hızlanmış, daha yükseğe çıkmaya başlamıştı.
Doğal olarak önümdeki kızlarda çığlık atmaya başlamıştı.
Bense gayet somurtuk bir şekilde salıncaktaymışım gibi bir sakinlikteydim.
"Ya sen niye böylesin"
Kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Nasılım?"
"Normal kızlar dönme dolaba binmek ister, gondoldan korkar. Sen gondola binmeyi istiyorsun. Suan en uçta oturuyoruz ama bağırmıyorsun bile, gayet sakinsin. Suan bana sarılıp 'Kaya ölüyoruuğğm!' diye bağırman gerekirdi."
Gözlerimi devirip "Ben bu halimle mutluyum." dedim.
Ağzında bir şeyler geveleyince ne dediğini anlamak için ona döndüm ve sorarcasınca gözlerimi ona diktim.
"Yok bir şey"
Bir süre sonra gondol durduğunda hızlıca indim.
"Şimdi neye binmek istersin?"
İçimden 'tövbe tövbe' diyerek gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ranger?"
Gözlerini kocaman yaparak bana baktı ve "Ranger?" diye aynı soruyu bana yöneltti.
Omuz silkip "Evet." diye yanıtladım.
"Bir dakika, korkuyorum deme lütfen!"
Gülmeye başlayınca "Saçmalama ne korkması!" diye çıkıştı ve hemen ardından "Binelim lan! Yürü hadi!" diyerek beni Ranger'ın olduğu tarafa çekiştirmeye başladı.
Ranger'ın önüne geldiğimizde görevlinin yanına giderken onu durdurdum ve elindekini gösterdim
"Elindeki pembe pamuk şekerle hiç ciddi durmuyorsun" diyip tekrar kahkaha attım.
Tek kaşını kaldırıp "Öyle mi?" diye sordu sinirle.
'E yani' der gibi bakıp gülmeye devam ettim.
"Peki."
Kenarda geçen küçük bir kız çocuğunu durdurup "İster misin ufaklık?" diye sordu ama sormasıyla kız Kaya'ya tokat atıp yüzüne tükürdü.
"Ufaklık senin anandır! Ayrıca annem tanımadığın insanlardan şeker alma der hep bana! Seni pislik adam!"
Konuşmasından tahminimce en fazla 6 yaşındaydı. Saçlarını savurup yanımızdan uzaklaşınca kahkaham şiddetlendi.
Kaya şaşkınlıkla kızın arkasından bir süre baktı ve "Lan ilk tokatımı bacak kadar çocuktan yedim!" dedi sinirle.
Ben gülmeye devam ederken şekeri yere fırlattı ve "Gülme Arya!" dedi.
Ciddi olduğunu görünce dudaklarımı birbirine bastırdım.
Görevlinin yanına gidip jetonları verdikten sonra ortalara oturduk ve çalışmasını beklemeye başladık.
Yalnız bir sorun vardı, ben bu oyuncaktan hiçbir şeyden korkmadığım kadar korkuyordum. İnince Kaya'nın benle dalga geçebileceğini az çok kestirebiliyordum
Çalışıp yavaş yavaş yükselmeye başlayınca derin bir nefes alıp yutkundum.
İyice yükselip dönmek üzere olduğumuzda ölmek üzereydim. Gözlerimi kapattım ve kalbim yerinden çıkacak gibi atarken bacağımı sakinleşmek adına hızlı hızlı da sallamaya başladım.
Ters dönünce çığlık atıp gözlerimi açtım ve elimle Kaya'nın elini sıkıca kavrayıp tekrar çığlık attım. Beynime bir şeyler oluyordu ve çığlık atmaktan boğazım acımaya başlamıştı.
Kaya'nın beni sakinleştirmek için söylediği sözcüklere "Sus!" diye bağırarak yanıt veriyordum.
O konuştukça daha fazla çığlık atasım geliyordu.
Oyuncak durunca bir 'oh' çekip gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım.
"Arya iyi misin?"
"Sence?"
Bir süre durduktan sonra "Hadi inelim" diye mırıldandım ve indik.
"Tekrar mı binsek?"
"Oha Arya! Kalp krizi geçiriyordun yukarda!"
"Ya ben her bindiğimde böyleyim bir şey olmaz! Lütfen!"
"Olmaz. Hah, Aybarslar da geliyor zaten."
Gösterdiği tarafa bakınca bize doğru yürüdüklerini gördüm.
Yanımıza gelince Bahar hemen "Buna bindim demeyin lütfen!" dedi dehşetle.
Omuz silktim.
"Gayet de eğlenceliydi. Değil mi Kaya?"
"Yaa sorma! Şu elimin haline bak!"
Elini uzatınca dudağımı ısırdım. Tırnaklarımı özenle geçirmiştim adeta. Tırnaklarım çok uzun değildi, genelde kısa kullanırdım ve manikür falan yaptırmazdım.
Yine de baya izi çıkmıştı.
Kaya benim nasıl çığlık attığımı falan anlatırken Aybars da benimle dalga geçiyordu. Arabanın yanına geldiğimizde dalga geçmeye devam ediyorlardı ve bu çok sinir bozucuydu. En azından oraya binme cesaretinde bulunabilmiştim. Sinirle arabaya bindim ve cebimden kulaklığımı çıkarıp son ses müzik açtım onları duymamak için.
Ve tanıdık sokağa girince "Beni biraz ilerde indirir misin?" diye sordum.
Konuşmam gereken birisi vardı ama her seferinde buraya gelmeye üşeniyordum.
Hazır buradan geçerken kaç gündür yerine getirmediğim görevimi yerine getirebilirdim.

Wattpad parodileri açıldı ve adresleri aşağıda. Suanlık yalnızca wattpad parodileri var, başka herhangi bir sosyal medyada parodi yok ve herhangi bir grup, sayfa da açılmadı. Öyle bir şey olursa haber vereceğim zaten. Lütfen izinsiz herhangi bir parodi açmayın, teşekkürler^

Arya Doğan- Aryadogan
Kaya Soylu- Kayaasoylu
Barış Uysal- Baris_uysal
Beren Yıldırım- Beren_yildirim
Amelya Aksoy- Amelyaaksoy
Aybars Kayahan- Aybarskayahan
Baran Sönmez- Baransonmez
Eslem Gök- Eslemmgok

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin