Prensese Aşık

34.2K 1.9K 134
                                    

"Arya sana ne oldu?"
Aşık oldum.
"Ne olmuş?"
"Ne mi olmuş? Bana yerli yersiz tripler yapıyorsun, tavır koyuyorsun! Ben nedenini bile bilmezken bana çocuk gibi küsüyorsun! Bazen çok iyi oluyoruz sonra bir anda benden nefret etmeye başlıyorsun! Ne oldu diyince de ne olmuş diyorsun! Bak eğer benimle görüşmek konuşmak istemiyorsan söyle, seni tanımıyormuş gibi davranırım, anladın mı?"
Birazdan yaşlar boşalacak kızarık gözlerimi mavilerine kilitledim. Onunla konuşmak istiyor muydum, ihtiyacım var mıydı ona? İlk defa bu kadar sinirli ve korkunç gözüken mavilerine daha dikkatli baktım. Önceden o yoktu, mutluydum. Bundan sonrada ihtiyacım yoktu. Onsuz da olurdu. Hayran olduğum maviler hayatımda olmadan da olurdu. Sürekli dağınık olduğu halde mükemmel olan, güneşte sarı rengi en güzel şekilde ortaya çıkan sarı saçlar olmadan da olurdu. Gözüm piercingine takıldı. Başka kimseye bu kadar yakışamazdı herhalde.
Göz kapaklarımı indirmeye korktum, yanağım tuzlu suyla ıslanırsa ona sarılıp ağlardım. Her şey daha da sarpa sarardı. Boğazımdaki koca yumruyla gözlerimi belki de bir daha göremeyeceğim mavilerden asfalta indirdim.
"Merak etme, karşına fazla çıkmamaya dikkat edeceğim."

"Arya!"
Aniden kulağıma dolan gür sesle irkildim ve istemsizce elimi yanağıma koyup yana doğru kaydığım sırada doğruldum. Gözümü hafifçe yana kaydırdığımda Kaya'nın bana baktığını görebiliyordum. Tabi tüm sınıfında.
"Dikkatini buraya ver, sınava ben girmeyeceğim."
Başımı sallayıp tahtaya odaklandım. Beynimde dolanan bir ton düşünceyle.
Hocanın anlattıklarını dikkatlice dinlemeye çalışsam da hemen çaprazımda oturan bir öküz buna hiç yardımcı olmuyordu.
"Şimdi bir de Arya anlatsın bize bu soruyu."
Sınıfta gözümü gezdirip hocaya döndüm. Benden mi bahsediyordu?
"Hadi Arya, seni bekliyoruz."
Hoca bana piç smile yapınca dudağımı ısırıp ayağa kalktım ve tahtaya doğru yürüdüm. Arkada sulu sınıfımın alkışlarıyla. Resmen benimle dalga geçiyorlardı.
Oflayarak adımlarımı hızlandırdım ama Kaya "Sana anlattığım gibi." diye fısıldayınca kısa süreliğine duraklamıştım. Uzun bir süre sonra benimle konuşması, tuhaf hissettirmişti. Tahtaya gelince hocanın elinden kalemi aldım ve soruyu okumaya başladım. Sana anlattığım gibi. Bana anlattığı gibi yapacaktım ama o anlatırken ben başka şeylerle meşguldüm ve kesinlikle anlattığı şeylerin tek bir kelimesini hatırlamıyordum.
Sana anlattığım gibi.
Pekala, birazcık zorlarsam bu sorunun nasıl çözüldüğünü hatırlayabilirdim.
Yada hayır, hatırlayamazdım.
Omuzlarımı düşürüp kalemi hocaya doğru uzattım.
Hoca kaleme bakıp tek kaşını kaldırdı ve bana uzun uzun baktı.
Oflayıp kalemi öğretmen masasına bıraktım ve "Yapamıyorum hocam." diye açıklamada bulunduktan sonra yerime oturdum. Tüm sınıfın ve hocanın bakışlarının hala üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.
"Madem yapamıyorsun, başka şeylerle meşgul olmak yerine dinle."
Hocanın uyarısına göz devirmemek için kendimi zor tutarken daha fazla konuşmasın diye tahtaya odaklandım. Ama kulağıma fısıldanan şeyle yine tüm dikkatim dağılmıştı.
"Matematiğe daha fazla çalışmalısın. Yoksa sınavda sıçarsın."

*

Oflayıp telefonu masaya sertçe bıraktım ve teker teker masadakileri inceledim. Okul başlayalı 1 hafta olmuştu ve kimsenin sınav falan taktığı yoktu. Öğle arasındaydık ve Amelya'yla Beren ünlü bir oyuncunun geçen gün katıldığı galada ne kadar rüküş olduğunu tartışıyordu, Barış tuvalete gitmeye üşendiği için iki büklüm olmuş oturduğu yerde kıvranıyordu ve Eslem, telefonuyla ilgileniyordu.
Farketmiştim de fazla değişmişti sanki, eskiden olsa ya bana kötü bakışlar atar ya da bahçede gezinen kızların giyimleriyle ilgili yorumlarda bulunurdu. Bu Eslem olamazdı, yada ben onu yanlış tanımıştım. Başını aniden kaldırınca ona baktığımı fark etti ve göz devirip tekrar telefonuna döndü.
Kesinlikle bu Eslem değildi. Yazın onu bu kadar değiştirecek ne olmuş olabilirdi ki, onu bu kadar üzebilecek, değişmesini sağlayacak? Kafamı iki yana salladım. İlla bir şey olması gerekmezdi, ben onu her seferinde kötü biri olarak görmüştüm o kadar. Derin bir nefes verip bahçede gezdirdim gözlerimi. Kaya bir işi olduğunu söyleyip gitmişti ve hala gelmemişti.
Kendime kızarak önüme döndüm. Onu merak etmesi gereken kişi ben değildim. Eslem'di.
Kollarımı masaya koyup başımı yasladım ve gözlerimi kapattım.
Geçen seneki Arya'yı düşündüm. Böyle miydim o zamanlar? Beni hiçbir güç sevdiğim kişinin sevgilisiyle aynı masaya oturtturamazdı, otursam bile üstüne atlar saçını başını yolardım.

Kahkaha atmayı kesip kendime verdiğim tüm sözleri unuttum ve Eslem in saçına yapıştım. Cırlamaya başlayınca yüzümü buruşturdum . Burdan çıkınca bir doktora gözükmem gerekiyordu. O da benim saçıma yapışınca onu yere yatırdım ve üstüne çıktım tırnaklarını boğazıma geçirdi. Tam yumruk atacaktım ki belime bir çift kol sarıldı. Pardon yalnızca bir öküzün sahip olabileceği kadar hayvansı kollar demeliydim. Kolların sahibi beni Eslem in üzerinden kaldırınca tekmelerim havada uçuşmaya başladı. Eslemi de arkadaşı kaldırdı. Bu burda bitmedi tarzı şeyler geveledikten sonra koşa koşa sanırsam tuvalete gittiler. Arkalarından bağıra bağıra bir kamyon dolusu küfür ettikten sonra omuzlarımı düşürdüm. Güya daha fazla sorun çıkartmıycaktım.

Pekala, buna benzer bir şey yaşamıştım zaten.
"Arya, huu! Kız!"
Önümde sallanan ele kaşlarımı çatarak baktım.
"Kızım zil çaldı hadisene!"
Barış'ı bacaklarını çapraz yapmış bir o yana bi bu yana hareket ederken görünce bir kahkaha patlattım.
"Oğlum bu hal ne ya? Karizma yerlerde yemin ederim. Tuvalete gitsene."
"Ya kızım olma- Off! Lan! Ben gidiyorum! Eyvah, sıçtım kanka! Reel ama, baya sıçtım!"
Barış okula doğru koşmaya başlayınca kahkaha atmaktan kıpkırmızı olmuş bir şekilde karnımı tutarak yere eğildim. Beren de arkasından cıkcıklıyordu.
Kafamı kaldırıp Eslem'in yanında bana boş boş bakan Kaya'yı görünce kahkaham yüzümden yavaş yavaş silindi. Eslem'in elinden tutup okula yürümeye başlayınca ben de telefonumu masadan aldım ve hızlı adımlarla okula girdim.
"Arya!"
Duraklayıp arkama baktım. Amelya bana doğru geliyordu.
"Neden birden yanımızdan ayrıldın?"
Gözlerimi devirip "Zil çaldığından olabilir mi? Ders matematik ve hoca bana takık, geç kalmak istemem." diye açıklama bulundum ve tekrar aynı hızla sınıfa yürümeye devam ettim.
"Dur bi, daha öğretmenler zili daha çalmadı."
Adımlarımı daha da hızlandırdım.
Nasıl tutmuştu ama elini, benim der gibi. Nasıl sahiplenmiş o kızı, nasıl da seviyor. Keşke, keşke beni de öyle sevse, öyle sahiplense.
"Senin neyin var?!"
"Ha?"
"Uçmuşsun kızım sen!"
Sınıfın önüne çoktan geldiğimizi fark edince içeri girdim.
"Cevap verseydin keşke!"
Kendimi sıraya atıp kollarıma başımı yasladım.
"Pekala, sana gerçekten bir şey olmuş. Vee.. Ciddi gibi. Aslına bakarsan okul başladığından beri. Yani hatta ve hatta biz seninle-"
Bıkkınlıkla kafamı kaldırdım ve "Amelya." dedim düz bir sesle.
Dudağını ısırıp "Buyur benim?" dedi.
"Sus."
Oflayarak yanıma oturdu ve omuzlarımdan tutup kendine döndürüp hiç alay barındırmayan bir ifadeyle "Kızım anlatsana ya, ne oldu sana? Neden böylesin?" diye sordu.
Senin bu beyinsiz arkadaşın, asla sevmem dediği kişiye aşık oldu. Hem de tahmin edemeyeceğin kadar. Aynı hikayelerdeki gibi. Ama sonu güzel bitecek bir şey değil benim ki, ne erkek sular seller gibi kıza aşık ne de kız onu kendine aşık edebilecek kadar güzel. Ve en kötüsü de ne biliyor musun? Erkek başka bir kıza aşık, bir prensese.
"Yok bir şeyim. İyiyim ben, gerçekten."
İyiyim ben. Fazla klişe sanki. Ama her seferinde inanmıyor mu insanlar? Yada inanmış rolü mü yapıyorlar?
"Peki, öyle olsun."
Boğazıma aniden oturan yumruyla "Bi çekilir misin?" diye mırıldandım.
"Neden?"
Elimle Amelya'yı hafifçe itip sınıftan koşarak çıktım. Arkamdan seslenince daha da hızlandım ve okuldan çıktım ama çıkmamla omzuma adeta biri geçirdi.
"Eslem? Dur bi-"
Ağlayarak koşmaya devam edince şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım ve az öncekinin aksine yavaş yavaş arka tarafa doğru yürüdüm. Öğretmenler zili çalmıştı ve büyük ihtimalle yok yazılacaktım. Okulun arka tarafına geldiğimde çoktan ağlamaya başlamıştım ama banka oturup dirseklerini dizine yaslamış Kaya'yı görünce hızla bir iki adım geriledim. Başını ellerinin arasına aldığı için beni görememişti.
Az önce yaşadığım şey gözlerimin önünde belirince şaşkınlıkla duvara yaslandım.
Elimizde tam olarak 1 adet ağlayan Eslem ve 1 adet okulun arka tarafında ultra dertli görünen bir Kaya vardı.
Gözlerimi büyülttüm.
Ne yani, ayrılmışlar mıydı?

Vote ve yorum lütfen :')

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin