Aşk Mektubu

30.7K 1.6K 54
                                    

"Hişt, pişt, kız!"
Omzumu defalarca omzuna geçirmeme dayanamayarak kafasını telefondan kaldırdı ve "Neden özürlü gibi davrandığını sorabilir miyim?" diye sordu ukalaca.
Gözümü kırpıp kaşlarımı indirip kaldırdım ve "Kimle konuşuyorsun kız sen?" diye sordum. Cevabını bildiğim halde.
Bana baygın baygın bakıp "Utku" diye cevapladı ve tekrar telefona döndü. Kaşlarımı çatarak birkaç saniye ona bakmayı sürdüm ve burnumu çekiştirdim.
"Beni bu aralar çok ihmal ediyorsun Amelya."
Bu sabah ne tost almıştı ne de aysti, sınıfa girdiğimden beri Utku'yla mesajlaşıyordu.
Ondan herhangi bir cevap alamayınca sinirlenip "Sana beni çok ihmal ediyorsun dedim!" diye bağırdım.
Birkaç saniye sonra kafasını telefondan kaldırıp "Ha?" diye sordu.
Bu hareketine biraz daha sinirlenirken kıvrak bir hareketle elinden telefonu kaptım ve bana yetişip almaması için sıranın üzerine çıktım.
"Arya napıyorsun?!"
Şirince gülümseyip "Bir dakika canım arkadaşım, küçük bir işim var" dedim ve telefonun kilidini açıp mesaj kısmına girdim.
Amelya'nın da sıraya çıktığını görünce hızla diğer sıraya atladım ve dengemi sağladıktan sonra önceki mesajları okumaya fırsat bulamadan parmaklarımı klavyede gezdirmeye başladım.
"Arya telefonumu geri ver!"
Bulunduğum sıraya gelince başka sıraya zıpladım ve o yanıma gelene kadar mesajı tamamlayıp gönder tuşuna bastım.
"Tamamdır canım, alabilirsin telefonunu!"
Telefonu ona uzatıp öpücük gönderdim ve sıradan indikten sonra kapının kenarına geçip kaçmaya hazırlandım.
O da hala sıranın üzerinde çatık kaşlarla mesajı okumuş, daha sonra gözleri hiddetle açılmıştı.
"Amelya'dan uzak dur pezevenk! Bizi ayırmana izin veremem! Amelya'nın ultra yakışıklı hayvan gibi kaslı sevgilisi!"
Ona 32 diş sırıttım ama o "Kork benden Arya!" diye bağırıp sıradan zıplayarak indi ve bana doğru koşmaya başladı.
Ben de sınıftan koşarak çıktım ve teneffüs olduğu için dolu olan koridorda millete çarpa çarpa koşmaya başladım.
"Dur kaçma!"
Arkama bakarken tanıdık kokusu burnuma hızla dolan sert bedene çarpmamla duraksamıştım.
"Neden koşuyorsun?"
Kaya'ya bana doğru koşan Amelya'yı gösterince "Onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptın bilmiyorum ama bence koşmaya devam et!" dedi ve ben de koşmaya devam ettim. Bahçeye çıktığım gibi arka bahçeye gittiğim için beni görememişti. Aslında arkamızdaki mesafe neredeyse tamamen kapanmıştı ama son anda kendimi arka bahçeye attığım için izimi kaybettirmiştim.
Bir 'Oh!' çekip nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Aynı zamanda gülüyordum.
Ne güzel kankaydım be ben!
Ders zili çalınca bahçedeki sesler yavaş yavaş azaldı ve bir süre sonra tamamen kesildi. Karşımdaki banka oturup bağdaş kurdum ve telefonumla oynamaya başladım. Derse hiç giresim yoktu, zaten derse girsem de can sağlığım yoktu.
"Arya?"
Aniden ismimin söylenmesiyle irkildim ve oyunda yandım.
"Hey rekor kırmak üzereydim!"
Kaya çantamı kucağıma fırlatıp "Deminden beri seni arıyordum nerdesin kızım sen!" dedi sinirle.
"Burdayım"
İçinden sabır dileyince çantamı göstererek "Neden bunu getirdin?" diye sordum.
"Çünkü sana çok cazip bir teklif sunacağım. Ama sonradan okuldan kaçmamız gerekecek."
Tek kaşımı kaldırıp "Dinliyorum?" dedim havalı bir şekilde.
Sonra erkek demiş ne kadar da cool bir Arya...
Bana hafifçe eğildi ve "Geometri hocasından nefret ettiğini biliyorum" dedi sessiz bir şekilde.
Başımı salladım.
"40'ını geçmiş olmasına rağmen hala evlenemediğini de biliyorum."
Tekrar başımı salladım.
"Masasına aşk mektubu bırakacağız!"
Gözlerim parlarken "Yemin et!" dedim yüksek sesle
"Şşh! Sessiz ol!"
"Ne zamandır müdürün odasına gitmiyordum! Hadi!"
Ayağa kalktığımda bileğimden tutup yerime geri oturttu.
"Boş kağıt bırakamayız ya, önce mektup yazalım. Nereye gidiyorsun."
Hızla çantamdan bir defter çıkarıp sayfa kopardım ve kalem çıkardım.
"Sevgili Hocam;"
"Aşk mektubu yazıyoruz Arya, hocam ne!"
"Tamam ya, Sevgili Aşkım;"
"Hayatında hiç mektup yazmadın mı sen ya ver şunu!"
Kağıtla kalemi elimden çekti ve sesli bir şekilde "İlk görüşte aşka inanır mısınız Zehra Hanımcığım" dedi yazarken.
"Ya Kaya hanımcığım ne!"
"Sevgili Aşkım ne peki?"
"Ver şunu bana!"
Kağıdı elinden çektim ve yazdığı cümlenin yanına "Bana deniz kenarındaymışım gibi huzur veren gözleriniz, sırma saçlarınıza tutuldum." yazdım. Aynı zamanda seslice okuyordum.
"Gözleri kahverengi ve saçları siyah, ayrıca aralarında beyazlar var."
Kaya homurdanınca "Ona bakılırsa kimse hocaya aşk mektubu yazmaz. O yüzden kes sesini!" diye tısladım ve yazmaya devam ettim.
"Beni kendinize hapsettiniz Zehra Hanımcığım, sizi ilk gördüğümden beri size aşığım. Bana geometriyi sevdirdiniz, her gün sizin aşkınızdan denklemlerle, üçgenlerle, fonksiyonlarla sabahladım."
"Hiç kimse birine sırılsıklam aşık olsa bile bunları yapmaz. Hiç de inandırıcı değil."
Gözlerimi mavilerine kilitledim.
"Ben yaparım, eğer birine sırılsıklam aşık olsam onun için sabaha kadar matematik ve geometri çözerim."
Gözlerini kaçırıp "Neyse hadi, bu gidişle okul bitene kadar yazamayacağız şunu" dedi ve yazmaya devam ettik.
Mektup bitince katladım ve hırkamın içine sokup çantamı omzuma astım.
Dersin bitmesine 10 dakika vardı ve hızlı olmamız gerekiyordu.
Okula girip geometri hocasının odasına doğru yürümeye başladık. Aynı zamanda etrafı kontrol etmeyi de ihmal etmiyorduk.
Odanın önüne gelince Kaya kapıyı aralayıp içeri baktı ve daha sonra bana 'Gel' hareketi yaptı eliyle. İçeri sızıp kapıyı sessizce kapattık ve mektubu masasının üzerine görünür bir şekilde koyduk. Elini çak yapmam için kaldırdı ve ben de elimi çakmak için uzattığımda geri çekildi.
Tökezleyince bir kahkaha attı.
Öküz.
Zil çalınca gözlerimi büyülttüm ve "Eyvah!" nidası çıktı ağzımdan. Koridordaki sesler artarken "Çabuk gel şuraya!" dedi ve beni camın önüne doğru çekmeye başladı.
"Napcaz?"
"Daha önce yapmadığın şey değil! Camdan atlayacağız."
Bizim sınıfla aynı katta olduğu için çok yüksek değildi ama yine de sanmıyordum atlayabileceğimi.
"Hadi şimdi hoca gelecek!"
Cama tırmanıp hazırlandıktan sonra aşağı atladı ve daha sonra bana "Hadi Arya!" dedi.
Hızlı olmam gerektiğini biliyordum. Hoca her an gelebilirdi.
Cama tırmanıp Kaya'nın kollarına baktım. Beni tutabileceğinden emin değildim ama atlamak zorundaydım. Beni ikilemde bırakan bir şey vardı tabiki; götümün çok değerli oluşu.
Içimden bildiğim tüm duaları okuduktan sonra çantamı fırlattım ve ardından kendimi aşağı bıraktım. Bedenime sarılan güçlü kollarla beraber yaklaşık 1 sene öncesi gözlerimin önünde belirdi.

"Kayaaağğğğ"

Diye fısıldayarak bağırdım. Evet hem fısıldama hem de bağırma gibi yeteneklerim var. Bana baktı ve sinir bozucu bir kahkaha attı.

"Gülmeyi kes ve inmeme yardım et!"

Dedim sinirli ve korkutucu bir ses tonuyla. Ama ne kadar korktu, orası meçhul. Kızların kıskanç bakışları eşliğinde yanıma geldi ve belimden tutup yere bıraktı, demeyi çok isterdim ama resmen fırlattı.

"Napıyon hayvan! Göt bu göt! Ağağağağa götüğğğm!"

Aşağı atlarken kapattığım gözlerimi açtığımda saçlarımın önüne düştüğünü ve Kaya'nın mavilerinin hemen önümde olduğunu farkettim.
Odanın kapısının açılma sesini duyunca hızla yere çöktük.
Cam olmayan bir duvarın yanına emekledim ve daha sonra ayağı kalkıp eteğimi düzelttim.
Kaya da benim gibi ayağı kalktı ve atlamadan önce attığım çantamı bana verdi.
"Hangi terbiyesizin işi bu!"
Zehra Hoca'nın bulunduğumuz yere kadar gelen çığlığıyla beraber Kaya "Koş!" dedi ve ben daha ne olduğunu anlamadan elimi kavrayıp koşmaya başladı.
Bacaklarım ona ayak uydurup koşarken parmaklarımı sıkılaştırdım.
Bahçedekiler bize deliymişiz gibi bakarken çoktan okul bahçesinden çıkmıştık.
Çıktığımızda durdum ve nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalıştım.
Kaya'yla gözlerimiz buluştuğunda aynı anda gülmeye başladık. Bazı şeylerin sonu disiplin bile olsa değerdi.

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin