15.BÖLÜM "DEĞİŞİM"

10.7K 274 32
                                    

Gözlerimi tembelce açıp birkaç kez kırpıştırdım. Pencere aracılığıyla içeri giren güneş odanın bir kısmını aydınlatıyordu. Başımı yana çevirip ofladım. Uyanmaktan her zaman nefret ediyordum. Mahmur bakışlarla sol tarafa doğru bakarken yerimi yadırgadım.Tuhaf birşeyler vardı.

Bir dakika, burası benim odam değildi.Yaşadığım şaşkınlıkla hemen doğruldum. Burası neresiydi?

Doğruldum ve sırtımı geriye yasladım.Gözlerimi etrafta gezdiriyor ve nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Odanın duvarları koyu renk ile çevrelenmişti ve odada fazla eşya bulunmuyordu. Ellerimi gözlerime götürüp ovaladım. Başım da deli gibi ağrıyordu. Birden büyük bir sızı kafamda belirince bir an kafamı kesip kopartmak istedim.

O an aklıma geldi. Dünkü olanları hatırlıyordum. Dün bara gitmiş ve çok fazla içmiştim. Ayrıca bara gitmeden önce evde de içtiğim için başım bu kadar fazla ağrıyordu. Peki bardan sonra, bana yabancı gelen bu odaya nasıl gelmiştim?

En son Dylan ile olduğumu hatırlıyordum. Lucy'nin eve erken gittiğini söylemişti ve bizde kalan zamanı birlikte getirmiştik. En son birlikte içki içiyorduk ve büyük ihtimalle yanındayken sızmıştım. Ah Tanrım, Dylan. Şuan onun evinde miydim yani? Yoksa içkinin etkisiyle bir başka herifle birlikte olup o herifin evinde mi uyanmıştım?

Bunu öğrenmenin bir yolu vardı. Yataktan çıktım. Hala dünkü kıyafetlerimleydim. O zaman dün gece birisiyle birlikte olmuş olma ihtimalim de yoktu. Bunun için ilk defa şükredebilirdim.

Kapıya yöneldim ve açmadan önce birkaç ses duymaya çalıştım lakin hiç ses gelmiyordu. Bu yüzden yavaşça kapıyı açıp arkamdan da sessizce kapattım.Etrafıma baktığımda, sağ tarafımda koridor diğer yanda ise merdiven bulunuyordu.Biraz önce çıktığım odanın kapısı dışında birkaç kapı daha vardı.Kısa bir tercih sonucunda, kapılara yönelmek yerine merdivenlerden aşağıya inmek daha mantıklı geldi. Yavaş adımlarla basamaklardan inerken yüzünü bana doğru çeviren Dylan'ı görmem bir oldu. Çok şükür ki!

Başıma bir ağrı daha girdiğinde sanki durdurabilirmişim gibi elimi başıma götürdüm. "Günaydın." dediğini duyduğumda gülümsemeye çalıştım. "Günaydın."

Bir an yanına gitme konusunda kendimi ürkek hissettim. Sanki dün gece yanlış birşeyler olmuş gibi hissediyordum.

"İyi misin?" dediğinde yüzümü ona çevirdim. Kızgın değildi, ciddi de değildi hatta belki biraz sevecen bile görünüyor olabilirdi.

"İyiyim, sadece başım ağrıyor." bunun üzerine ayaklandı.

"Benim de. Kahve ister misin?" sorusuna karşılık başımı olumlu anlamda salladım. Tanrım, bu çocuğa ne oldu birden böyle? Şuan beni evden kovması gerekmiyor muydu?

Bunun üzerine yüzünü tezgaha doğru döndü.Bende oturup onu izledim.Üstünde beyaz, dar olmayan, düz bir tişört ve altında da siyah bir eşofman vardı.Yapılı bir vücudu olduğunu kaslı kollarından ve geniş omuzlarından anlayabiliyordum.Bir an tişörtünün üstünde olmamasını dilediğimde bu düşüncelerimin sabah vakti bile aklımdan çıkmadığını farkettim. Onun dışında da birşey demem gerekiyor ama ne diyeceğimi bilemiyordum.Sadece öylece onu izliyordum.

"İyi uyudun mu bari? " dediğinde yüzü hala bana dönük değildi.

"Evet, beni buraya sen mi getirdin?"

"Burası benim evim olduğuna göre evet, ben getirdim." dediğinde şapşalca gülümsedim.

Dün geceden yaşadığım kesitleri teker teker gözümün önüne getirmeye çalıştım.Onun beni farketmesi için kılık değiştirdiğimi hatırlıyordum, zaten bunu başarmıştım.Sonra biraz düşününce birşeyler konuşuyor olduğumuzu hatırladım.Ona, onunla yeni bir başlangıç yapmamızı istediğimi söylemiştim.Onun cevabını tam olarak hatırlamasam da şuanki durumumuza bakılacak olursa,bu teklifimi kabul etmiş gibi duruyordu. Belki de bu yüzden artık bana kızgın değildi.

SÜRTÜKWhere stories live. Discover now