47.BÖLÜM "EV"

5.5K 195 45
                                    

Karşımda duran malikaneye bakıp derin bir nefes aldım. Burada çok anım vardı. Çoğu kötü anılardı. Örneğin en son bu eve geldiğimde babamdan dayak yemiştim. Önce onunla barışacağımı zannedip mutlu bir şekilde gitmiştim, bir sürü hayalim vardı. Onlarla barışmak benim için harika olacaktı ama bu hayaller yerine gerçek yüzüme vurmuştu.

O zamanlarda çok istemiştim bu evde olmayı. Onlarla birlikte olup konuşmayı. Gerçekten bir ailemin olmasını istemiştim. Hatta bunun için çok şey yapmıştım, herşeyi göze almıştım ama bunun yerine elimde kalan tek şey hayal kırıklığı olmuştu.

Artık eskisi gibi değildim. Nedenini bilmiyordum ama artık bu evde yaşamaya fazla hevesli değildim. Önceden hayalini kurduğum şeyi biraz sonra yapacaktım ama ben artık eskisi gibi değildim. Artık bu evde yaşayıp yaşamamanın benim için çokta bir önemi yoktu.

Değişmiştim çünkü. Bazı gerçekler gözümün açılmasını sağlamıştı. Bazı kişiler tanımıştım. Onlar sayesinde hayata farklı bir şekilde bakmayı öğrenmiştim. Artık aile kavramı benim için pekte bir anlam ifade etmiyor gibiydi. Bilmiyorum, belki annemi görünce bu değişebilirdi ama şuan için böyleydi işte.

Tekrar derin nefes aldım. Elimdeki çantayı biraz daha sıkı tuttum. Yanıma sadece birkaç elbise ve makyaj malzememi almıştım. Bavulla gelecek değildim herhalde. Bu eve tamamen taşınacağımı düşünüyorsa yanılıyordu. Yani şimdilik tam olarak taşınmayı düşünmüyordum. Bu yüzden fazla büyük konuşmayayım.

Gözlerimi devasa evden ayırmadan ilerledim. Saçlarımı düzelttim ve yüzüme ciddi bir ifade takıp kapıyı çaldım. Kısa bir süre sonra kapıyı bir hizmetli olarak düşündüğüm biri açtı. Kızı tanımıyordum. Zaten tanımamda biraz saçma olurdu herhalde.

Ben kızı tanımasam da kız beni tanımışçasına hemen geri çekilip yol verdi ve "Hoşgeldiniz." dedi.

Hoşgeldiniz. Hoşgeldin Jessica. Bakalım gerçekten de hoş olacak mı?

Birşey demeden içeri ilerledim. Buraya en son geldiğimde evin görünüşü umrumda değildi ama şimdi dikkatle bakınca gerçekten çok değişmiş olduğunu gördüm. Buradan son çıktığım gibi değildi kesinlikle.

İçeriye ilk girişte birkaç adımdan sonra salon karşılıyordu gelenleri. Salona ilerlemeden hemen önce sol tarafta mutfak yer alıyordu. Salondan ilerleyince de sağ tarafta merdivenler vardı. Mutfağı incelemeden salona geçtim.

Kum beji rengindeki duvarların üstünde birkaç tablodan başka birşey yoktu. Bu renge uyumlu beyaz mobilyalar evin sadeliğini açıkça vurguluyordu. Bu evi annemin dizayn ettiği çok belliydi. Çünkü her zaman böyle konularda sadelikten yana olan birisiydi. Bu yüzden kişiliğine göre çok zıtlık gösteriyordu.Annemle uzun zamandır konuşmuyorduk, onu görmüyordum bile ama ben küçükken her zaman hareketli bir kadındı. Babam ile çok zıttı aslında ama her zaman babamın etkisinde ve onun baskısı altında kalan birisiydi. Zaten öyle olmasaydı ben belki hala bu evde kalabilirdim ama bunun için annemi suçlamıyordum. Sonuçta babamın çoğu zaman ne kadar deli olduğunu biliyorduk.

Etrafa bakmaya devam ettim. Gözlerim birkaç fotoğraf aradı ama hiçbir şey yoktu. Acaba ben geleceğim için mi kaldırdılar? diye merak ettim. Belki de ben gelmeden önce her tarafta fotoğrafları vardı. Zaten ablamın aksine benim onlarla fazla fotoğrafım yoktu.

Düşüncelerimden sıyrılıp ne yapacağımı bilemez bir halde salonun ortasında dururken merdivenlerden inen birisinin adım seslerini duydum. Çok hızlı iniyordu. En sonunda kim olduğunu gördüğümde koşarak yanıma geldi ve tabiri caizse üstüme atladı. Evet, gelen ablamdı.

Ablam bir ahtopot misali beni kuşatmışken bende onu düşürmemeye çalışıyordum. Normalde olsa tabiki yere atardım, umrumda bile olmazdı ama şuan normal bir durumda değildik.

SÜRTÜKNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ