22.BÖLÜM "İSPİYON"

6.5K 252 81
                                    

Merhabalar! Yeni bölümle karşınızdayım. Sadece birşey söylemek istiyorum. Bu bölüme 10K okunmayla girdik. Son bölümlere bakıldığında okunma oranı çok az olsa bile ben bundan pişman değilim.Çünkü çok güzel okuyuculara sahibim.Şuana kadar hikayemi destekleyenlere çok teşekkür ederim.Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar :)

Lucy'nin Ağzından

Aynada kendime dikkatlice baktım. Ne ara böyle biri olmuştum ben? Ya da, ne ara bu kadar çok şey yapacak biri olmuştum?

Kendime bile açıklayamadığım şeyler vardı. Bazılarını hatırlayınca pişmanlık duyuyor ve üzülüyordum ama bazıları ise benim için gurur kaynağıydı,hayata bağlanmamı sağlıyordu.

Peki bu gurur duyduğum şeyler ne kadar doğruydu?

Belki de ne kadar aksini iddia etsem de değişiyordum. O olaydan sonra değişmiştim ama okul değiştirmemin de değişmemde bir katkısı vardı.

Ben önceden böyle değildim.En azından bu kadar değildim. Herşey o kızın yüzündendi. Jessica'nın yüzünden.Oturduğu yerde dursa hiçbir sorun olmayacaktı. Kötü işlere kalkışıyordu. O, Dylan'ı benim elimden almaya çalışıyordu ve benim Dylan'a ihtiyacım vardı.

Başta Jessica'yı en iyi arkadaşlarımdan görmeme rağmen Dylan'ı değiştirmesi işleri çıkmaza sokmuştu. Dylan gerçekten değişmişti. Onun gibi birisi nasıl değişebilirdi? O bana deliler gibi aşıktı, değişemezdi.

Ama acı gerçek işte. Jessica'yla ikisini gördüğümde bile ona daha çok gülümsüyordu ama benimleyken hiç.Ona değil, bana gülümsemesi gerekiyordu. Gerçi bu her zaman için geçerli olan birşeydi. Benden kaynaklanan birşey değildi. Zaten Dylan benim yanımda da fazla gülümsemezdi ki.

Her ne olursa olsun aşkı herşeyin önüne geçmişti. Ona ikimizin arasında tercih yapmasını söylediğimde tabiki de beni seçmişti. Başka bir seçeneği yoktu. Jessica'nın ne halt olduğu belli değildi. Onun hakkında okuldan birçok bilgi öğrenmiştim ve birazdan yapacağım şey biraz aşırıya kaçacak olabilirdi ama ne yapayım, artık ondan ciddi anlamda nefret etmeye başlamıştım.

Onu iki kez uyarmıştım. Tehdit şeklinde hemde. Tamam, ondan sonra Dylan ile konuştuğunu görmemiştim. Bu hem benim tehditimden hem de Dylan'ın söylediği ağır sözler yüzündendi.Zaten o gün son anda yetişmiştim. Biraz geç kalsaydım Dylan kesin ona herşeyi söylerdi.

Neyse, o günden sonra konuşmamıştı ama bana karşı sürekli öldürürcesine bakan gözleri beni hiç memnun etmiyordu. Tabi birde her seferinde Dylan ile konuşmak için bir girişimde bulunup son anda vazgeçmesi vardı.

İşte, sorun da buradaydı. Bunları yapmaması gerekiyordu. Bizi gördüğünde zavallı haline bürünerek başını yere eğmesi gerekiyordu. Ama o hiçbirini yapmıyordu.

Demek ki beni dikkate almıyordu. İşte bu yüzden ben de ona gereken cezayı bugün verecektim. O, Dylan'ı elimden alamayacaktı. Benim kim olduğumu öğrenecek ve birdaha yanımıza adım atamayacaktı. Gerekirse sırf gücümü gösterebilmek için onu okuldan bile attırırdım.

Annemin sesini umursamadan evden hızlıca çıktım. Büyük ihtimalle yine kendi kendine mırıldanıyordu.

Adres yazılı olan, elimdeki kağıt sayesinde eve ulaştığımda karşıdan baktım. Kocamandı ve lükstü.Bizim evin üç katı kadar daha büyüktü. Bu da Jess'in ailesi hakkında yaptığım araştırmaları doğruluyordu.

Derin bir nefes aldığımda zili çaldım. Kapıyı hizmetçi olarak düşündüğüm biri açtığında gülümseyerek sordum.

"Bay Carter evde mi acaba? "

SÜRTÜKOnde histórias criam vida. Descubra agora