60.BÖLÜM "TUZAK"

4.2K 151 7
                                    

Bunu gerçekten yapacak mıydım? Daha doğrusu yapabilir miydim? Bu kadar zor olamazdı değil mi? Altı üstü özür dileyecektim. Bu kadar.

Sinirle ofladım. Böyle birşeyi önceden asla yapmadım. Haklı olsam bile özür dilemek pek bana göre değildi ama yapmak zorundaydım. Küçük planım bunu yapmamı söylüyordu.

Şezlongta uzanan Isabel'e çevirdim bakışlarımı. Elindeki kitabı okuyordu. İki gündür onu sürekli izliyordum ama şuana kadar pek ilerleme kaydedememiştim. Mesela onu Lucy ile telefonda konuşurken yakalasam herşey netliğe kavuşabilirdi ama şuana kadar telefonu eline bile almamıştı. Bu da Zack ile kurduğumuz teoriyi destekliyordu.

Hissedebiliyordum. Tıpkı buraya gelmeden önce kötü şeylerin olacağını hissettiğim gibi bunu da hissedebiliyordum. Isabel Lucy'den habersiz birşeylere girişmişti. Biliyordum.

Adımlarım bir anda ona doğru ilerlemeye başladı. Bakışlarımı üzerinde tutarken beni hala farketmemişti. En sonunda ne kadar istemesem de yanında buldum kendimi.

Gölgemi farkettiğinde bakışlarını kitaptan çekip bana yöneltti. Benim olduğumu farkedince kaşlarını çattı. Sahte gülümsememi takındım. "Selam. Oturabilir miyim?"

Bir süre beni inceledi. Şaşırmış gibiydi. Aramızda sessizlik oluştuğunda bir an izin vermeyeceğini düşünsem de sonunda konuştu. "Otur. Birşey mi diyecektin?"
"Aslında evet. Rahatını böldüysem kusura bakma. " dedim isteksizce. Bunu demem bile bir başarıydı, artık gidebilir miydim?

"Dinliyorum." deyip kitabını kapattı. Hadi Jessica, yaparsın kızım. Dünyanın sonu değil ya!

İç sesim bana cesaret verirken bir yandan da ona hak verdim. Belki dünyanın sonu değildi ama benim için küçük bir son olabilirdi. Çünkü gerçekten bu ölesiye nefret ettiğim kızdan özür dilemeyi hiç istemiyordum.

Yutkunup konuşmaya başladım. "Aslında ben.. Özür dileyecektim."

Söylediğimle kaşlarını kaldırdı. Şaşırmış gibiydi. Benden beklemiyordu ama haklıydı, ben bile kendimden beklemiyordum. Ne yazık ki herşey plana uymak zorundaydı.

"Ne için? " dedi bu sefer. Bana işkence çektirmek istediği açıktı.

"Geçen gün sana biraz çıkıştığım için. Ha bir de sanırım kafana topu attığım için."

Derin bir nefes alırken bana bakmaya devam etti. Gözleri aklından binbir düşünce geçtiğinin kanıtı gibiydi. Bana dikkatle bakıyor ve ipucu bulmak istiyordu sanki. Bende gözlerimi kaçırmadan ona baktım.

"Tamam, sorun değil. Seni affediyorum. " dediğinde içimdeki göz devirme isteğini zar zor kontrol altına aldım. Senin affetmene muhtaçtım sanki! Benim tek yapmam gereken özür dilemekti ve sonunda başarmıştım.

Sevinmiş gibi yaptım. "Öyle mi? Teşekkür ederim. Umarım bundan sonra daha iyi anlaşırız."

Bana gülümsediğinde, sahte gülümseme konusunda uzman olarak gülümsemesinin hemen sahte olduğunu anladım. Yine de çaktırmadım. O konuştu.

"Bundan sonra daha iyi olacağımıza eminim. Belki bizim için yeni bir başlangıç olur."

"Kesinlikle." deyip gülümsedim. Daha sonra buradan bir anda kurtulmak istediğim için bakışlarımı arkaya çevirip konuştum. "Gitsem iyi olur. Bizimkileri bulmam lazım."

"Tabi. Sonra görüşürüz Jessica. " dediğinde son kez gülümseyip el salladım. "Görüşürüz."

Arkamı döndüğümde hemen maskemden kurtuldum. Yüzüm anında düştüğünde birisi yolumu kesti. Daha doğrusu iki kişi. Dylan ve Zack.

SÜRTÜKDove le storie prendono vita. Scoprilo ora